Asimetrikk Kravat Düğümü: Merkezden de biraz kaçık. Hafif Tüylenmiş Yaka ya da Manşet: Giyilmiş gibi, tükenmiş değil. Renkli Çoraplar: Az görünür olsalar da kıyafetinize renk katar. 1840: Terziler Savile Row’da mağaza açtı; Galler Prensi’nin terzisi Henry Poole, hem smokinin hem de robdöşambrın mucidi olarak tarihe geçti. 1938: İngiliz ordusu ilk ‘cargo’ pantolonları bularak, istemeden de olsa 1990’ların Amerikan modasını sabote etmeyi başardı. 1944: İngiliz ordusu Burma’da kalırken Nathan Clark, izinli askerlerin lastik tabanlı süet botlar giydiğini gördü ve çöl ayakkabısını İngiltere’ye geri getirdi. Spencer, Londra modasının hoş bir noktasını bulmayı başarmış bir tasarımcı: Ne çok uçuk ne de çok kurumsal. Portobello Pazarı’nda ikinci el ürünler satan adamın şimdi ise İngiliz stilinin ne olduğunu düşünerek yarattığı ve kendi adını taşıyan bir markası var. Tüm bunlar onun için ne anlama geliyor: “Bir erkek için İngiliz stili diye bir şey yok. Bizler seçici kişileriz, bireylerden oluşmuş bir toplumuz. Kıyafetlerimizin de bir espri anlayışı olması gerek.” “Eğer kıyafetlerimin bir çekiciliği varsa; o da zekice tasarlanmış olmalarından dolayıdır. Zira burada insanları konfor alanlarından çıkarıp farklı şeyler yapmaya iten bir stilden bahsediyoruz. Ayrıca, bunun asla saçma görünecek bir yanının olmadığından eminiz.”