Bilinmeyene Yolculuk

Yazı: Pelin Hasçalık

Her şey aromatik ve botanik bir nota ile başladı... Yaratıcılık söz konusu olduğunda her zaman içgüdülerine güvenen Christine Nagel, özgün bir koku yaratmak için sık kullanılan materyallere başvurmak yerine misk adaçayını tercih etti. Sıktığınız an yoğun bir şekilde teni saran misk adaçayı, arka planda kaybolmayı reddeden kokulardan. Nagel, bu orijinal nota için ilhamı nerede bulduğunu şöyle tarif ediyor; "Şehrin içindeki doğayı, betonu delerek kendine yer açan küçük bir bitkinin hızlandırılmış görüntüsünü düşündüm. Bu hareket ifadesini ve yaşam gücünü, muazzam derecede heyecan verici buluyorum." Parfümün diğer yıldızı ise nergis çiçeği. Nagel, kokuya zarafet katmak için gece tütsülerini anımsatan bu çiçeği seçtiğini anlatıyor; "Onu, başka bir materyalle birlikte damıtarak canlı, enerjik karakterini elinden almadan yumuşattım." İnovasyon, ünlü parfümör için sınırsız bir oyun alanı. Kokuları harmanlama aşamasında doğayla inovasyonun gücünü birleştiren Nagel, çevre dostu enzim reaksiyonlarını baz alan ve yeni moleküllerin üretimini mümkün kılan çalışmalara da imza atıyor. "Doğal ve son derece klasik hammaddelere teknolojiyi kullanarak başka ifadeler, başka yapılar kazandırmayı seviyorum."

H24'e karakterini veren üçüncü içerik gülağacı esansı. Güney Amerika'daki yabani bir ağaçtan özütlenen notayı aslında sadece gül olarak da adlandırmak mümkün. "Bu notayı sade ve doğal botanik tazeliği için seçtim" diyen Nagel ekliyor; "Gül ağacını Peru'daki üreticilerden temin edecek kadar şanslıydık. Parfüm evinin desteklediği Peru'daki ekolojik sorumluluk girişimi, türlerin çevreye saygılı biçimde yetiştirilmesini ve toplanmasını kapsıyor." Parfümün finalinde ise geleceğin molekülü karşımıza çıkıyor: Sclarene. Başlangıçta yeşil ve topraksı olan bu aromatik gövde, çok hızlı bir şekilde sıcak demiri andıran tensel bir koku geliştiriyor. Bu özelliğiyle Hermès'in hazır giyim evreni ile bağ kurarak, modaevinin atölyelerinde ütülenen kumaşların sıcak ve baş döndürücü kokusunu çağrıştırıyor.