Güvenli liman
ABD dolarının üç lira üzerinde tutunmaya başlaması, yatırımlarında dolara öncelik verenlerin kararlarını teyit ediyor. Hem içeride hem dışarıda hareketlenme, aralık vermeden devam edecek. Peki, yeni 'güvenli liman' tek başına yeterli mi?
Kasım ayında yapılacak seçimler öncesinde ekonominin gündemi (Yine ve yeniden ve maalesef.) dolar kuru olmaya devam ediyor. Geçen ay üç lira direncini test ederek kırmayı başaran dolar kuru şimdilerde 3,05 seviyelerinde tutunma ve hatta daha da yukarılara çıkma refl eksini gösteriyor. Bize oldukça pahalıya patlayan bir refl eks bu. Yılbaşından bugüne dolar kuru yüzde 31,4'lük bir artış gösterdi. Keza avronun yükselişi de yüzde 21,4 oldu. Bu tabloya BİST 100 Endeksi'ndeki yüzde 16,7'lik kaybı eklediğimizde yatırımcı penceresinden çok da hoş bir manzara görünmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğer Benjamin Franklin'leri zamanında ve bir yatırım stratejisi dahilinde portföyünüze katmadıysanız çok da üzülmeyin. Evet, geriye bakıldığında yüksek değerde kayıplar görünüyor ancak "Zararın neresinden dönülse kârdır." lafı açıkçası ünlü Çin atasözü (!) "Her kriz kendi fırsatını yaratır."dan çok daha makul ve mantıklı geliyor.
Yatırım kararını alırken söylentilerden çok temel gerçeklerden yola çıkılmasını her zaman savunuyorum. Bugünkü temel gerçek şu: Dolar -kendi yarattığı- krizden çıkarak toparlanmaya başlayan ABD nedeniyle güçleniyor. Bu süreç son bir yıldır artarak devam ediyor. Küresel ekonominin durumu doların güçlenmesini durduramıyor. Ne Avrupa'nın ne de Uzak Doğu'nun ekonomik aktiviteyi canlandıracak gücü var. Merkez bankaları sürekli vitamin iğnesi yapıyor ancak etkisiz kalıyor.
Özellikle Çin'deki yavaşlama küresel yatırım camiasının kâbusu haline gelmiş durumda. Çin nedeniyle emtia fi yatları geriliyor (Bu iyi ama...), buna karşılık Çin'e mal satan ülkeler acı çekiyor. Ve Çin etkisi, bir kartopu gibi küresel ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Tam anlamıyla bir 'perfect storm (kusursuz fırtına)' ile karşı karşıyayız ve açıkçası bu duruma hazırlıksız yakalanmamak, önlemleri de artırmak gerekiyor. Üstelik yurtiçindeki belirsizlik ortamı yatırımlar için hiç de destekleyici bir ortam sunmuyor. Piyasalarda gözler ABD Merkez Bankası FED'in atacağı hamleleri kollarken, içeride bir bekleyiş hâli var. Kasım'daki seçim ve akabinde kurulacak yeni hükümet bekleniyor. Terör olaylarındaki artış ve sınırlarımızdaki olumsuz gelişmeler de piyasaları bekleme moduna almış durumda. Görünen o ki genel seçim bitene, hatta hükümet kurulana kadar yatırım araçları yatırımcıların yüreğini hoplatmaya devam edecek. Bu tür ortamlarda paranın zarar etmeyeceği yatırım araçları için kullanılan bir klişe var: Güvenli limanlar...
Uzun yıllar boyunca altın en güvenli liman olarak adlandırıldı. Hatta o kadar çok üzerine düşüldü ki iki yıl kadar önce altın fi yatları öyle bir uçtu ve arkasından çıkıldı ki altın yatırımcısının canı çok acıdı. Spekülasyonun girmesiyle darmadağın olan altından sonra yeni 'güvenli liman'ın artık ABD doları olduğu konuşuluyor. Dünya dolara yeniden 'aşırı' güvenmeye başladı. Geçen ay en çok sorulan soru malum, "Dolar almak gerekiyor mu?" oldu. Bu soruya "Al." ya da "Alma." cevabını vermek açıkçası falcılıkla eşdeğer. Gelin bu soruyu geniş bir perspektifte değerlendirelim: Evet, dolar yükseliş trendinde ve evet lokal ekonomi uzayan belirsizlikler nedeniyle şu an için çok da iyi görünmüyor. Ancak en sağlıklısı, kişisel risk algınıza göre oluşturacağınız yatırım stratejisi dâhilinde kendinize bir döviz portföyü oluşturmanız. 100 lira ya da 100 dolarla başlasanız da bir hedef belirleyerek uzun vadeli yatırım yapmanız en verimli sonucu doğuracak. Döviz elbette ki portföyün değişmez parçası olacak. Bu noktada sadece dolar ya da avro değil, döviz bazlı enstrümanlara da ilgi göstermenizi tavsiye ediyorum. En güzel örnekleri 'Yabancı Menkul Kıymet Fonları (YMK)'nda görüyoruz. Yılbaşından itibaren %43 getiri sağlayan YMK'lar bulunuyor.
Bu döviz yatırımınızın kur artışının yanı sıra ekstra getiri elde etmesi demek. Genelde ABD gibi gelişmiş ülkelerin hisse senetleri piyasalarına yatırım yapan bu fonlar, özellikle ABD piyasalarındaki gidişat nedeniyle dikkatle incelenmeli. Ancak bu fonların getirileri çok dalgalı olabiliyor. Dönemsel olarak fevkalade getiriler gözükse de işler tersine döndüğünde getiriler zayıfl ıyor; hatta götürüsü bol oluyor. Kısacası bu fonların risk seviyeleri yüksek, kalp çarpıntısı yapabilir. Yine de Foreks piyasalarında 'oynamaktansa' YMK fonları (özellikle dönem itibariyle) tercih edilebilir. Alternatif ise çok basit; döviz mevduatı. %2'ye kadar varan faiz oranlarıyla döviz mevduatı, kalp çarpıntısız bir yatırım dönemini size sağlayacak özelliklere sahip.
Adil UÇAR