X Faktörü

ABD , faizleri yükselterek küresel ekonomi denklemindeki, bilinmezlerden birini ortadan kaldırıyor.Denklem çok karmaşık ancak FED'in açtığı bu yol bile ana stratejiler için temel atmaya imkan tanıyor.

Açıkçası 2015, hiç de güzel bir yıl olmadı... Yaşanan iki genel seçim ekonomi ve piyasaların dinamiğini derinden etkiledi. İçerideki belirsizliklerin ötesinde uluslararası piyasalardaki karmaşanın yatırım dünyasında yarattığı etki tek kelime ile 'nahoş' oldu. Koca bir yılda yaşadığımız talihsizliklerden madde madde bahsetmeye niyetim yok ancak 2016'ya taşınacak ve ekonominin seyri ile yatırım kararlarını etkileyecek olayları merceğe alıp takip etmekte fayda var. Yeni yıl, eskisinin etkilerini –çoğu zaman katlanarak– devam ettirmesine rağmen, insan kendini psikolojik olarak 'yenilenmeye' hazır hissediyor. Hayatımızla ilgili önemli kararlar belki bu yazının konusu değil ancak 2016 ve sonrasının yatırım stratejisinin şekillenmesi için 'yeni yıl' gibi bir dönemi kaçırmak olmaz.

Aslında günlük hayatımızda olmaması gereken ama hayatımıza zorla giren ABD Merkez Bankası'nın (Fed) 2016 ve sonrasında piyasaların seyrinde hâlâ önemli bir rolü olduğunu unutmamak gerekiyor. Tam 2015'ten kurtulmak üzereyken 16 Aralık'ta Fed, beklenen faiz arttırımını yaptı. 'Beklenen'; zira 2012'den beri Fed'den bu hamle bekleniyordu. Özet: 2008 krizini çözmek adına Fed para basarak bilançosunu altı yılda 500 milyar dolardan 4,5 trilyon dolara çıkardı. Şimdi krizin etkilerinin 'enfl asyon, işsizlik, büyüme' gibi kriterlere bakarak geçtiğini söyleyen Fed, faizleri arttırarak piyasaya verdiği parayı toplamaya başlayacağını ilan ediyor. Bu, beklenen; hatta bazı kesimlerce arzu edilen bir hamle. Üstelik Fed'in faizleri yavaş yavaş arttıracağı neredeyse kesinleşti. ABD kendi ekonomisini düzelteceğim derken dünyayı ateşe vermeyi (dolayısıyla sonrasında tekrar kendi ekonomisinin batmasını) istemiyor. Geçişin zamana yayılacak olması denklemdeki X bilinmeyeninin açıklanması demek. Denklemin diğer bilinmeyenleri Çin, Avrupa Birliği, Japonya, gelişen ülkeler, savaş ve terör gibi son derece karmaşık olsa da Fed tarafının bilinirliği, dünya ekonomisi üzerindeki etkisi nedeniyle çizilecek yol haritasını tahmin edilebilir kılıyor.

Fed'in yatırımcılara açtığı pencere özetle şu manzarayı gösteriyor: Dolar değerli kalmaya devam edecek ve hatta toplam faiz oranı 2'ler seviyesine yaklaştığında (kriz öncesinde seviye 5,25 idi) zirve yapacak. ABD dolarının değerlenmesi, dolar bazlı yatırım enstrümanlarının değerini ve oluşacak talep nedeniyle getirisini arttıracak. Bu temel varsayımla oluşturulacak yeni yatırım stratejileri önümüzdeki dönemde biraz daha rahat uyumanızı sağlayabilir. Nasıl mı? Türk yatırım evreninden çok basit bir örnek vereceğim: Emeklilik fonları. 2015 getirilerini incelediğimizde hisse senedi fonlarının yüzde 10-15 kaybettirdiğini görüyoruz. Tahvil ağırlıklı fonların ise yüzde 5-8 arası getiri sağladığını –ki enfl asyonu da koyduğunuzda bu getiriyi yok sayabilirsiniz– buna karşılık döviz cinsi borçlanma araçları fonlarının getirilerinin yüzde 25'lere kadar çıktığını görüyoruz. Son bir yıldır Fed'in faiz arttırımı yapacağı konusu o kadar çok işlendi ve doların değerleneceği o kadar çok telaffuz edildi ki bu kadar çok dillendirilen bir beklentinin artık gerçekleşmeyeceğini düşünebilecek hale geldik. Ancak gerçekler ortada ve paranın değerini korumak için uygulanabilecek stratejiler belli. Ya borsa veya vadeli işlemler borsasında hisse senedi ve endeksler üzerine yatırımlar yapılacak (bilgi, araştırma ile ve uzun vadeli), ya özel sektör tahvilleri (riskleri iyice analiz edilerek, profesyonel yardım alarak) tercih edilecek, ya döviz bazlı enstrümanlar kullanılacak ya da kafayı hiç yormadan dolar/avro döviz sepeti oluşturularak bankaya vadeli döviz mevduatına yatırılacak. 15 yıldır yatırım fonları ve yatırım stratejileri üzerine haber yapıyorum ve Türkiye'deki faiz oranlarının yüksekliğinin yarattığı kısır enstrüman çıkmazını ilk elden yaşıyorum. Türkiye'nin en büyük bankalarından birinin özel bankacılık müdürünün sözleri hep aklımda: "Basit güzeldir." Milyon dolarlara sahip olanların bile faizlerin yüksekliği ve enstrümanın basitliği nedeniyle parasını yıllarca mevduatta tutmasının bir nedeni olmalı. Bazen hayatta bekleyip görme dönemleri vardır ve 2016'da aksiyona geçmek yerine bekleyip gözlemleme yılı olacak gibi duruyor. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın getirdiği risklerin yanı sıra küresel ekonominin seyri de yatırımcıların işini zorlaştırıyor. 2016 stratejisini 'çıkacak yeni fırsatlara göre bekleme' temel düşüncesi üzerine kurmak ve beklemek en sağlıklı yol gibi görünüyor. Madem yeni bir dönem ve stratejilerden bahsediyoruz Warren Buffet'ın çok değerli bir sözünü aklınıza not etmeyi unutmayın: "Harcadığın paradan kalanları biriktirme, biriktirdiğin paradan kalanları harca." Buffet'ın bahsettiği iki durum ve bu durumlara sağlanan uyum arasındaki fark –yatırım dünyasında– çoğu zaman kazanan ile kaybeden arasındaki farkı da işaret ediyor.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.