Adriyatik'in incisi: KOTOR
Sarp dağların denizle buluştuğu, Adriyatik’in cennet sahillerinden biri olan Kotor, tarihi sokakları, güzel sahili ve eşsiz doğasıyla Balkanlar’ın yükselen turizm merkezlerinden biri. öyle ki bu haklı ün, Kotor’u ‘Lonely Planet’in bu yıl mutlaka görülecek kentler listesinde bir numaraya taşıdı.
- Kültür Sanat
- Pazartesi 12:34 | 16 Ocak 2017
Yazı: Türkan DOĞAN
Adriyatik'in tek fiyordunun üzerinde yükselen ve eski bir Akdeniz Limanı olan Kotor, Venedikliler döneminde inşa edilen ve 'Venedik Duvarı' denilen surlarla çevrili. Engebeli ve dik yolların sizi Akdeniz'in en güzel koylarından birine; Kotor'a çıkardığı bu eşsiz coğrafya, tarihi dar sokakları, sahil boyunca uzanan yat limanı ve birbirinden hoş kafeleriyle metropollerin koşturmacasından uzakta, sakin ve sessiz bir şekilde vakit geçirebileceğiniz tatil beldelerinden biri.
İngilizce adıyla 'Montenegro', Türkçesiyle ise Karadağ olan bu güzel ülkenin küçük sahil kenti Kotor, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Romalılar, Osmanlılar, Sırplar ve Bulgarlar, kentin hem çok kültürlü yapısını beslemiş hem de mutfağını şekillendirmiş. Özellikle Venedikliler, kentin genel siluetine imzasını atarken tüm bu etkileşimler, kentteki İtalyan kültürünün etkisini arttırmış. Yüzyıllardır kenti koruyan kalesi ile birbirinden etkileyici kiliseleri ve saat kulesiyle Kotor, Adriyatik kıyısında görebileceğiniz en güzel Orta Çağ kentlerinden. Eski kent merkezini keşfedip; denizini, dağlarını ve ormanlarını aştıkça Kotor'un bu denli bakir kalmasına hem seviniyor hem de üzülebiliyorsunuz. Seviyorsunuz çünkü turist kalabalıkları bir yere ne kadar geç gelirse o yer, o kadar el değmemiş kalabiliyor.
Milyonları çeken İtalyan sayfiye kentlerinin sahip olduğu tüm güzellikleri barındıran Kotor'un hâlâ keşfedilmemiş ve ekonomik potansiyelini arttıramamış olması da sizi biraz olsun üzebiliyor. 1979 yılından beri UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve el değmemiş yapısıyla kendinizi bir zaman tünelinde hissedebileceğiniz Kotor, Budva ile birlikte Karadağ'ın en güzel sahil kentlerinden. Bu nedenle Kotor, Adriyatik'in popüler cruise duraklarından da biri. Ve bu durum ise turistlerin bu güzel kenti günübirlik ve telaşla keşfetmesini sağlıyor. Oysa Kotor, huzurlu birkaç gün geçirmek için ideal. Ancak yine de bölgeyi keşfettikçe cevabı bulana kadar peşinizi bırakmayacak bir soruyla karşılaşıyorsunuz. Budva'nın mı Kotor'dan güzel olduğu, yoksa Kotor'un mu Budva'dan daha hoş olduğu konusunda yarışa girenler arasına siz de katılıyorsunuz. Öyle ki yolu Dubrovnik sahillerinden geçen ve Kotor'un sessizliğinde huzur bulanlar da bu güzel kıyı şeridine gelmekte bu kadar geç kaldıkları için hayıflanabiliyor.
Peki, Kotor'u nasıl keşfetmeliyiz? Bana kalırsa Kotor, size durmanızı ve yavaşlamanızı; anın tadını çıkarmanızı söyleyen kentlerden. Bu yüzden acele etmeyin. Uzun uzun kahvaltı edin; eski şehri, kiliseleri, tarihi dar sokakları yavaş yavaş gezdikten sonra bu sokakları size miras bırakan eski medeniyetleri düşünün. Farklı medeniyetlerin birbirini ne kadar zenginleştirdiğine tanık olup bin yıla merdiven dayayan yapıların ne kadar iyi korunduğunu izleyin. Ve vaktiniz varsa Kotor'un çevresindeki adaları bir bir keşfedin. Geçmişle geleceğin birbirini kucakladığı; Orta Çağ'ın birbirinden güzel yapılarının, tarihi dar sokakların ve Venedik Sarayları'nın güzel meydanlara açıldığı Kotor, size ne Budva'nın kalabalık sahillerini ne de Dubrovnik'in gösterişli hallerini vadediyor. Sade ve sakin hayatı, yaşayan tarihi ve romantik atmosferiyle Kotor, belki de bu kendine has özelliklerinden dolayı Lonely Planet'in görülmesi gerekilen kentler listesinde bir numaraya kadar yükseldi.
Nerede, Ne Yenir?
Geçmişte Venediklilerin ve Osmanlıların hâkimiyeti altına giren Kotor'da, Balkanlar'ın da etkisiyle çok kültürlü bir mutfak kültürü oluşmuş. Kotor'un bir sahil kenti oluşu deniz mahsullerinin her daim taze oluşunu sağlarken Njegusi bölgesinden gelen peynir ve pastırma ile dağlık bölgelerde tüketilen kuzu ve keçi etleri de coğrafyanın mutfağa katkısı olarak yansımış. Makarna ve pizza gibi klasik İtalyan tatları dışında Osmanlı yemekleri ve Balkan börekleri de Kotor'un mutfağını zenginleştirmiş. Bölgenin hemen her yerinde Türk restoranlarıyla karşılaşabilirsiniz. Mürekkep balığı, karides ve midyenin bolca tüketildiği Karadağ mutfağında, domates sosu ve bol sarımsak ile pişirilen midye yemeği 'Skoljke na Buzaru'yu ve vişneli pay 'Pita Visnja'yı denemeden dönmeyin.
Bastion Restaurant: Deniz ürünleri ve geleneksel et yemekleri için tercih edebileceğiniz mekân, eski kent merkezinin en iyi adreslerinden biri.
Galion: Romantik atmosferiyle akşam yemekleri için ideal olan mekân, özellikle deniz ürünleriyle ünlü. Mekân, kış aylarında genellikle kapalı.
Aziz Trifon Kilisesi: Aziz Trifon onuruna inşa edildiği için Trifon Katedrali olarak da bilinen yapı, Kotor'un iki Roman Katolik Katedrali'nden biri. Ve Aziz Trifon'un şehri koruduğuna inanılıyor. 1166'da inşa edildikten sonra 1667 ve 1979 yılındaki depremlerden etkilenen ve yenilenerek bugünlere gelen katedral, Adriyatik bölgesinin en eski ve etkileyici yapılarından.
Napolyon Tiyatrosu: 18. yüzyılda inşa edildikten sonra 19. yüzyılın başında Fransız otoriteleri tarafından tiyatroya çevrilen yapı, Balkanlar'ın ilk tiyatrosu olma özelliğini taşıyor. 1979 yılındaki depremden büyük ölçüde etkilenen, daha sonra bir etkinlik merkezine çevrilirken şimdilerde Hotel Cattaro'nun bir parçası olarak faaliyet gösteriyor.
ALIŞVERİŞ Küçük bir sahil kenti olan Kotor, alışveriş ile ön plana çıkmayan ancak bu konuda bazı seçenekler sunan kentlerden. Kent merkezindeki ikinci el kıyafet mağazalarında bulabileceğiniz eşyalar, Kotor'un kedi formlu ünlü el yapımı hediyelik ürünleri ve şarapları kentten alabilecekleriniz arasında.
GÖRMEDEN DÖNMEYİN!
• Kedi Müzesi: Kediler için çıldırıyorsanız doğru adrestesiniz. Zira bu kentte, sokaklarda özgürce salınan Kotor'un güzel kedilerine adanmış bir müze var. Kedilerle ilgili kartpostallar, biblolar, süsler ve antik eşyalara ev sahipliği yapan müzede çok eğleneceğiniz kesin.
• Perast: Kotor Körfezi'nin en dar kısmında yer alan bölge, Rönesans ve Barok dönemi yapıları ve birbirinden güzel saraylarıyla hafızanıza kazınacak. Uzunca bir süre Venediklilerin himayesinde olan kent, görkemli mimarisi ve taş sokaklarıyla bir kartpostal kadar güzel.
• Herceg Novi: Kotor'a bir saat uzaklıktaki bu güzel sahil kenti, Akdeniz'in ılık havasına ve bitki örtüsüne rastlayabileceğiniz yazlık bölgelerden biri. Tarihi surları ve kuleleriyle Osmanlı'nın kentteki izlerini sürebilir, küçük meydanları aştıktan sonra denize kavuşabilirsiniz.