İstanbul'a Yıldızlı Dönüş
Yaşamını İtalya'da sürdüren Ferzan Özpetek, bol yıldızlı oyuncu kadrosuyla çektiği 'İstanbul Kırmızısı' ile doğduğu şehre dönüyor. Özpetek'in geçmişinden izler taşıyan kitabından sinemaya uyarlanan hikaye, senaryo aşamasındaki değişikliklerle kitaptan farklı bir yön alıyor.
- Kültür Sanat
- Cumartesi 12:01 | 04 Mart 2017
Yazı: Ege GÖRGÜN
1997 yapımı 'Hamam', 2001 yapımı 'Cahil Periler', 2003 yapımı 'Karşı Pencere' gibi filmleriyle yurt dışında da, Türkiye'de de hatrı sayılır bir üne kavuşan yönetmen Ferzan Özpetek, yaşamını sürdürdüğü İtalya'da çektiği 10 filmin ardından bu kez "İlk Türk filmim," dediği 'İstanbul Kırmızısı' ile izleyicilerin karşısına çıkıyor. Gösterim tarihi 3 Mart olarak açıklanan filmin başrollerini Tuba Büyüküstün, Nejat İşler, Mehmet Günsür ve Halit Ergenç gibi yıldızlar paylaşıyor. Özpetek filmlerinin değişmez oyuncusu Serra Yılmaz bu filmde de oynarken Ayten Gökçer, İpek Bilgin, Zerrin Tekindor gibi isimler de kadroda yer alıyor.
Filmlerinde aşkı, dostluğu, insani duyguları anlatan Özpetek, kullandığı müziklerle de dikkat çeken bir yönetmen. Filmin ön tanıtımının yapıldığı Roma'da, bu filminde öncekilerin aksine çok fazla müziğe yer vermediğini söyleyen yönetmenin, müzik ve ses bakımından şehirdeki gürültüden yararlandığını belirtmesi, filmi merakla bekleyenleri biraz hayal kırıklığına uğratsa da, film hakkında ser verip sır vermeyen üç dakikalık fragman bu meraklı bekleyişi körüklemeyi başarıyor.
Filmin çekimleri esnasında Türkiye'de meydana gelen olaylara da değinilen Roma'daki tanıtımda, yaşanan olaylara rağmen gerek ekibinin, gerekse kendisinin bu filme çekmeye odaklandıklarını anlatan Özpetek, bu kez Türk oyunculardan oluşan bir kadro kurmasıyla ilgili olarak da bütün oyuncuların dünyanın çeşitli yerlerinde tanınan yıldızlardan oluştuğunu belirterek kararının arkasında durduğunu ifade etmiş bulunuyor.
Kitapların sinemaya uyarlanışında, filmin kitaptaki hikâyeyi beyazperdeye yeterince iyi aktaramaması sıkça dile getirilen bir sorundur; kitapta sayfalarca anlatılan hikâyenin dakikalarla kısıtlanan bir filmde aynı etkiyi yaratması maalesef her zaman mümkün olmaz. Özpetek İtalyan basınına verdiği röportajlarda, filmin senaryo aşamasında kitaptaki hikâyeye ne kadar sadık kalacaklarını düşünmeye koyulduklarını belirtirken tekrara düşmekten sıkıldığını da ekliyor ve hikâyedeki değişikliğin filme farklı bir bakış açısı kattığını söylüyor. Dolayısıyla benim naçizane görüşüm; bu filmi tamamen kitabı baz alarak izlemek yerine, kitaptan tamamen bağımsız, bambaşka bir hikâye gözüyle değerlendirmenin daha doğru olabileceği yönünde.
Çekimleri 'Kırmızı Yalı' olarak bilinen, Boğaz'daki Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'nda yapılan Türk-İtalyan ortak yapımı 'İstanbul Kırmızısı' (Rosso İstanbul) filminin konusunu sürpriz bozmadan kısaca anlatırsak şöyle diyebiliriz: Uzun yıllar yurt dışında yaşayan yazar-editör Orhan Şahin, ünlü yönetmen Deniz Soysal'ın ilk kitabı üzerinde çalışmak için İstanbul'a gelir. Deniz zenginliğinin son demlerindeki ailesiyle birlikte bir yalıda yaşamaktadır. Orhan daha ilk günden Deniz'in karmaşık ilişkileri, esrarengiz arkadaşları ve aile bireylerinin ortasında bulur kendisini. Yıllar sonra döndüğü İstanbul'u yepyeni gözlerle keşfederken unuttuğu duyguları yeniden yaşamaya başlayacaktır.