Yeryüzündeki cennet; Provence
Sakin kır yaşantısı, baş döndüren lavanta tarlaları, zeytin ağaçlarının gölgesi ve nereye gitseniz sizi takip eden sıcacık bir güneş... Bu ay, Van Gogh'un sarı sıcak tabloları kadar güzel; yeryüzündeki cennette, Provence'tayız.
Yazı: Türkan DOĞAN
Tablolara esin kaynağı olan çarpıcı manzaraları, yamaçlara yayılan kır evleri ve hafızalara kazınan eşsiz lavanta tarlalarıyla Provence, size yavaşlamanızı söyleyen ve her köşesini adımladıkça huzuru hissedeceğiniz yerlerden.
Provence, geniş bir alana yayılan bir bölgenin ve 'Provençal' denilen bir yaşam sanatının adı. Ve bu yaşam sanatının içerisinde daima güneşli, sakin bir kır yaşantısının, lavantaların, ayçiçeklerinin ve kadim zeytin ağaçlarının bir Van Gogh tablosuymuşçasına göz alıcı birlikteliği söz konusu. Provence'ı bir Vincent Van Gogh tablosuna benzetmemin bir nedeni var. Provence'ın sakin kır hayatı bizlerin aklını başından almadan önce bu güzel havalar önce onları; Cezanne'yi, Van Gogh'u ve Picasso'yu mahvetmiş. Paul Cezanne, fırçalarıyla harikalar yaratırken Provence doğası ona yol göstermiş. Vincent Van Gogh'un yüzlerce tablosu rengini Provence'ı ısıtan sarı sıcağından almış. 'Arles'te Gece Kahvesi' ya da 'Kumsaldaki Kayıklar' gibi eşsiz Van Gogh tablolarına baktığınızda Provence'ın size neden bu kadar tanıdık geldiğini anlayabiliyorsunuz. Ve hayatının son yıllarını Provence'ta geçiren Picasso…
Provence, iki bin yıl önce Roma İmparatorluğu'nun bir parçasıydı. Romalılar'dan geriye ise muhteşem mimari anıtlar ve yapılar kaldı. Romalılar'ın bu topraklardaki bir diğer mirası ise Provence'ın dört bir yanını saran üzüm bağları. Fransız şarabının hikâyesi Provence'ta Romalılar ile başlar denmesinin nedeni de bu. Arles'teki 20 bin kişilik Roma tiyatrosunda gladyatörlerin mücadelesi sürerken, amfi tiyatronun merdivenlerini ise binlerce Romalı dolduruyormuş. Provence bölgesindeki diğer Roma amfi tiyatroları için Nimes ve Orange'ı da ziyaret edebilirsiniz.
Provence ile ilk tanışmanız Marsilya Provence Havaalanı'na inişinizle başlayacak. Marsilya'yı kuşatan bölgeler, Provence'ı oluşturuyor. Kuzeydeki Orange, güneydeki Avignon, Arles ve Aix'te, Provence'ın ruhunu yansıtan sade ve canlı bir hayat var. Ancak sizi de kolaylıkla içine alan Provence'ın sade kır yaşantısı bu bölgelerle de sınırlı değil. Güneye indiğinizde Saint –Tropez, Cannes ve Nice gibi Provence'ın ünlü sahil şeridini de keşfedebilirsiniz. Tüm bu bölgeleri layıkıyla keşfetmek içinse ortalama bir aylık zamana ihtiyacınız var. Ancak zaman kısıtlı… Bu yüzden yola katıksız bir Provence ruhu için Avignon ve Arles ile devam ediyoruz.
Provence'ın birbirinden güzel üzüm bağlarını görmek, bir tepeye çıkıp ayaklarınızın altına serilen kır hayatını izlemek ve gönlünüzce mola vermek için önerimiz Avignon'u da Arles'i de otomobil kiralayarak gezmeniz. Köylerin arasında genellikle 60-70km'lik bir mesafe var ve araçla yol aldığınızda pek çok köyü görme fırsatınız olacak. Köyler arasında yol alırken manzaralarıyla aklınızda yer eden bir filmi; 'İyi Bir Yıl'ı da hatırlayabilirsiniz. Peter Mayle'ın kitabından uyarlanan 'İyi Bir Yıl'da Russell Crowe'un hayat verdiği Max Skinner'ı bu güneşli havalar, olağanüstü kır manzaraları ve ansızın beliren bir aşk baştan çıkarmıştı. Ve Skinner, Provençal hayatı Londra'daki parıltılı ve lüks yaşamına tercih etmişti. 'İyi Bir Yıl' sayesinde hepimiz daha sade ve daha yavaş bir hayat mümkün olamaz mı, diye kendimize sormamış mıydık?
Provence'ta ilk durağımız Van Gogh'un 15 ay yaşadığı, 300'den fazla eserini ürettiği, ancak ne yazık ki bu eserlerin hiçbirini orada göremeyeceğimiz Arles. Arles'teki taş evleri, köprüleri, Arnavut kaldırımları, ağaçlıklı yolları unutmanız mümkün değil. Van Gogh, bu sokaklarda yürümüş ve belki de Arles'in güneşi onun tablolarındaki sarılara esin kaynağı olmuştu. Arles, Roma döneminin önemli başkentlerindendi. İmparatorluk sarayı, tarihi tiyatro ve Arles'in güzel meydanı, Romalılar'dan yadigâr. Tarihi meydanları gezdikten sonra rotanız Arles'in muhteşem köyleri olabilir. Hemen her köy, kendine özgü dokusuyla yüzyıllardır ayakta. Gordes, Rosillion ve Les Baux de Provence gibi tarihi köylerde taş evler, ağaçlıklı yollar, Orta Çağ'dan kalma şatolar ve sükûnet sizi karşılayacak.
Arles'ten sonraki rotamız Avignon… Avignon, Orta Çağ'da Hristiyan'lığın merkezlerinden biriydi. 1307 ile 1424 yılları arasında dokuz Papa'ya ev sahipliği yapan Papalık Sarayı, 15 bin m2'lik alanıyla Avrupa'nın en büyük Orta Çağ yapılarından. Yapının 4km'lik surları ise tüm kenti çevreliyor. Geniş ve görkemli salonları ve güzel bahçesiyle Palais des Papes, bölgenin en ihtişamlı gotik yapısı.
Avignon'a hayat veren Rhones Nehri'nin üzerinde bir zamanlar tüm heybetiyle St. Benezet Köprüsü uzanıyordu. 12. yüzyılda inşa edilen köprünün bugün yalnızca küçük bir kısmı ayakta kalmış. Avignon tarihi yapılarıyla olduğu kadar yaşamın olması gerektiği gibi aktığı basit rutinleriyle de sizi kendisine bağlayacak. Avignon'da bağ bahçe gezip basit ama lezzetli bir yemekle günü sürdürebilir ve ünlü kapalı pazar Les Halles'ta sepetinize Fransız lezzetlerini doldurabilirsiniz. Avignon'un bir diğer ünü ise yalın ve lezzetli mutfağıyla her yemeğe eşlik eden Cotes du Rhone şaraplarından geliyor. Bölgenin ünlü şarabını tatmadan dönmeyin.
Provence'ın en önemli simgesi elbette ki lavanta bahçeleri. Lavanta, bu topraklarda 'hayat' demek. Her an teninizde bir koku ya da sofranızda bir lezzet olarak karşınıza çıkabiliyor. Özellikle Gordes'teki lavanta bahçeleri yüzyıllardır bölgenin manzarasını tamamlıyor. Vaktiniz varsa 'Abbaye Notre-Dame de Senanque' yolu üzerindeki Lavanta Müzesi'ni ziyaret edebilirsiniz.
Kırda bir kahvaltı, lavanta tarlalarından üzüm bağlarına uzanan bir keşif turu, Fransa'nın tüm bereketini sofranıza taşıyan bir restoranda akşam yemeği ve unutulmaz bir gün batımı… Tüm bunlar Provence'ta bir güne sığdırabileceğiniz sonsuz çeşitliliğin küçük birer parçası.
YAPMADAN DÖNME!
• Provence'taki pek çok küçük dükkân, kurutulmuş lavantadan sabuna hediyelik eşyalardan objelere uzanan yöresel ürünleri satıyor.
• Gördüğünüz bütün pazarları unutun. Provence'ın pazarları da Provence gibi kendine özgü. En ünlüsü ise; Pazar günleri açılan, 'L'isle sur La Sorgue' kasabasındaki.
• Provence'ın irili ufaklı köyleri, müzik, tiyatro ve fotoğraf gibi farklı konsept festivallere ev sahipliği yapıyor. Provence'ta, sevdiğiniz ressamlara ya da ilgilendiğiniz alanlara özgü bir rota izleyebilirsiniz.
PROVENCE SANATI
• MUSÉE RÉATTU
Rénoir, Chagall, Cézanne, Van Gogh ve Picasso Provence'in güzel kır havasını soluyup Akdeniz güneşinin altında ürettiler. Onlardan geriye kalanların izini sürmek için Arles'teki Orta Çağ yapısı Musée Réattu'ya gidebilirsiniz. Arlesli ressam Jacques Réattu'nun ismini taşıyan müzede, Van Gogh'un kardeşi Teo'ya ve ressam arkadaşı Paul Gauguin'e yazdığı mektupları ve Picasso'nun çizimlerini görebilirsiniz.
museereattu.arles.fr
• MUSÉE ANGLADON
Bir sanat koleksiyoncusu olan Jacques Doucet'ın koleksiyonunu görebileceğiniz müzede, Van Gogh, Picasso ve Cezanne başta olmak üzere 19. ve 20. yüzyıl sanatçılarının önemli eserlerini görebilirsiniz. Derain, Degas, Vuillard, Fujita ve Modigliani'nin eserleri yine Avignon'daki bu güzel, küçük müzede.
angladon.com
NEREDE, NE YEMELİ?
Lezzetli yemekler, Fransız yaşam sanatının kalbinde yer alıyor. Özellikle söz konusu olan yemeğin bir tutkuya dönüştüğü bereketli topraklar üzerindeki Provence ise… Zeytinyağı, sarımsak, domates ve şarapla harikalar yaratılan bu güzel mutfak, dört bir tarafı saran tarlalarda yetiştirilen organik taze sebze ve meyveler ile gastronomi tutkunlarının vazgeçilmezi. Özellikle Orta Çağ'dan itibaren papalığın önemli merkezlerinden biri olan Provence bölgesindeki zenginlik, mutfaktaki çeşitliliğe de yansımış. Hemen her yemeğin en güzel eşlikçisi peynir ve şarap olurken ördek, kazciğeri, balık ve lezzetli ekmekler, öğünlerin olmazsa olmazları. Sarımsak çorbası 'Aïgo Boulido'; alabalık ve kuzukulağıyla hazırlanan 'Truite à l'Oseille'; krema, şeker ve lavantanın muhallebi kıvamında pişirildiği tatlı 'Crème Anglais à la Lavande', bölgenin klasik lezzetlerinden.
• LA CHASSAGNETTE
Bir Michelin yıldızlı Şef Armand Arnal'ın kendi bahçesindeki meyve ve sebzelerle harikalar yarattığı La Chassagnette'de sakin bir akşam geçirebilirsiniz. Mekânın yenilikçi vejetaryen mönüsü de oldukça lezzetli. Rezervasyon şart.
chassagnette.fr
• LA MAISON GOUIN
100 yıla merdiven dayayan La Maison Gouin, bir restorandan da fazlası. Mekânın şarküteri bölümü ve şarap mahzeni oldukça ünlü. lamaisongouin.com