Dünyayı kurtaran dede
Lal Kitap'tan ve Amerikan çizgi roman piyasasının dahi çocuğu Mark Millar'ın imzasını taşıyan Starlight-Duke McQueen'in dönüşü adeta John Wayne'li bir uzay macerası.
Yazı: Ege GÖRGÜN
Kahraman bir dünyalının başka bir gezegene, galaksiye ya da evrene yanlışlıkla gidip oradaki halkların kurtarıcısı, kötü ve zalimlerinse ezeli düşmanı olması teması fantastik kurgunun vazgeçilmezlerindendir. Edgar Rice Burroughs'un Mars Günlükleri serisinde John Carter ya da Philip Francis Nowlan ile kısa öykülerde yarattığı ama sonradan çizgi romanların TV yapımları sayesinde bilimkurgu janrının en ünlü simalarından biri haline gelecek Yüzbaşı Buck Rogers, ilk anda akla gelen kahramanlar arasında sayılabilir. Tabii Superman, Thor gibi süper kahramanları düşünürsek bu durumun tam tersinin de revaçta olduğu söylenebilir; yani başka galaksi ya da evrenden dünyamıza gelip bizlerin kahramanı olanlar.
Amerikan çizgi roman âleminin dahi çocuğu Mark Millar da Starlight adlı eserinde bu temanın izinden gitmiş. Ancak Mark Millar'ın dâhiliği biraz da alışılmış temalara farklı bir açıdan yaklaşmasından geliyor. Bu kez de öyle yapmış: Kahramanının, yani Duke McQueen'in kahraman olduğu ilk yolculuğa değil; onun yıllar sonra dede olduktan sonra yaptığı ikinci ziyarete odaklanmış. Bu da Millar'a ikinci alametifarikasını sergilemek için fırsat yaratmış. Böylece karşımıza basit çizgilere sahip klişeleşmiş bir kahraman yerine içi dolu bir 'karakter' çıkıyor: Eşini yeni kaybetmiş olmanın acısını çeken, yaşlılığın yalnızlıkla eşanlamlı olduğunu keşfeden, insanların hatta akrabalarının 'kaçık' gözüyle baktığı, çocukları tarafından ihmal edilen bir büyükbaba.
Pilot Yüzbaşı Duke McQueen uçağı kozmik bir girdaba düşünce kendini zalim bir diktatör tarafından yönetilen Tantalus gezegeninde bulur. McQueen, diktatörü öldürüp Tantalus'u özgürleştirdikten sonra dünyaya döner. 30 yılı aşkın bir süre sonra Tantalus'tan bir ziyaretçi gelir. Gezegenlerinin bir kez daha yardıma ihtiyacı vardır. Tantalus halkı bu kez de savaşçı ve sömürgen bir uygarlığın kölesi olmuştur. Yüzbaşı ilerlemiş yaşına rağmen bu daveti kabul eder.
Mark Millar, Duke McQueen karakterini yaratırken yararlandığı kaynağı saklamamış, bilakis ana karakterinin ismine yerleştirmiş. 'Duke', Hollywood western'lerinin ikonu John Wayne'in takma adıdır. Diğer bir Hollywood efsanesi Steve McQueen'den ödünç alınmış soyadıyla Duke gerçekten de Wayne'in filmlerinde temsil ettiği değerleri taşıyor: Mağdurun yanında yer almak, cesaret, aileye bağlılık ve elbette kötüye karşı sert yumruk. Hikâye 'fumetti' çıkışlı; ülkemizde daha önce Büyülü Rüzgâr ve Nick Raider gibi çizgi romanlarını okuduğumuz çizeri Goran Parlov da çizgileriyle bu benzeşmeye destek vermiş. Mark Millar demişken sevenlerine bir de müjde verelim; Jüpiter'in Mirası ve Chrononauts da yakında Lal Kitap'tan çıkacak.