Her kitabı bir hayat dersi
Karanlığın Sol Eli, Yerdeniz serisi, Mülksüzler gibi unutulmaz eserlerin yaratıcısı, ünlü edebiyatçı Ursula K. Le Guin, geçtiğimiz aylarda 88 yaşında hayata veda etti.
Yazı: Ege GÖRGÜN
Edebiyat dünyası, önemli bir kalemi kaybetmenin üzüntüsünü yaşadı; çünkü yazar ve çevirmen olarak katkıda bulunduğu pek çok çocuk kitabı, deneme, novella, öykü ve tiyatro oyununu ardında bırakan Le Guin, fantastik edebiyatın en önde gelen yazarlarından biriydi.
ABD'nin Kaliforniya eyaletine bağlı Berkeley'de 1929 yılında dünyaya gelen Ursula Kroeber, Alfred Kroeber adlı antropolog bir baba ile psikolog ve yazar anne Theodore Kroeber'in kızıydı. Adını, doğum tarihi olan Azize Ursula Günü'nden alan Ursula, ebeveyni tarafından üç erkek kardeşi ile beraber kültürel farklılıkların saygı gördüğü, kadın ve erkeğin eşit olduğu bir ev ortamında yetiştirildi. Babası ona yazar olmak istiyorsa başka bir işten yeterli ücret kazanmasını ya da iyi kazanan birisiyle evlenmesini öğütledi. Çok değerli bulduğu bu öğüdü sonraları kendisi de tüm genç yazarlara salık verecekti.
Massachusetts-Radcliffe College'ı ve Columbia Üniversitesi'ni bitirdi; yüksek lisansını da 'Fransa ve İtalya'da Orta Çağ ve Rönesans Dönemi Edebiyatı' konulu teziyle tamamladı. 1951'de tarihçi Charles A. Le Guin ile evlendi. Üç çocuk ve dört torun sahibi oldu. Neredeyse bir asra yaklaşan yaşamı boyunca ne ailesinden ne de yazmaktan vazgeçti. Farklı evrenler yarattı; toplumu, iktidarı sorguladı. İlk öyküsü 1962'de, ilk romanı Rocannon'ın Dünyası 1966'da yayımlandı. Karanlığın Sol Eli ile Hugo ve Nebula ödüllerini kazandı; Mülksüzler ile bu ödülleri bir kez daha almayı başardı. Yerdeniz serisinin üçüncü kitabı En Uzak Sahil'le 1973'te Ulusal Kitap Ödülü'nü, Tehanu ile de 1990'da tekrar Nebula'yı kazandı.
Derinlikli, çok yönlü ve yetenekli bir kalemdi Le Guin. Öyle ki, eserlerinde ortaya koyduklarıyla Salman Rüşdi'den Neil Gaiman'a kadar birçok farklı yazara esin kaynağı oldu. Margaret Atwood ve Kazuo Ishiguro gibi yazarlarla tartıştı. Ne ilginç bir tesadüftür ki, Atwood Nobel'e aday oldu; Ishiguro da Nobel'in sahibi oldu.
Yine de aralarında yaşanan sürtüşmeye rağmen Margaret Atwood'un onun hakkında sarf ettiği şu sözler ölümünün insanlığın da kaybı olduğunu gayet güzel anlatıyor: "Ursula K. Le Guin'in ölüm haberi beni çok üzdü. Sadece kitapları çok okunan ve sevilen, çoktan hak ettiği birçok ödülü kazanmış, 20. yüzyılın en önemli edebiyat ustalarından birini kaybettiğimiz için değil; onun makul, kendini adamış, rahatsız edici, nükteli, bilge ve her zaman zekâ fışkıran sesine bugün daha çok ihtiyacımız olduğu için."
Kendisine sorulan, "Hangi yönünüzle hatırlanmak istersiniz?" sorusuna, "Yazdıklarımla," diye cevap veren Le Guin'in bu arzusunun şimdiden kabul olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak yazdıklarını hatırlamakla kalmamalı, her seferinde yeni bir hayat dersi almak için, eserlerini dönüp dönüp okumalı.
Le Guin'i daha yakından tanımak için Kadınlar, Rüyalar ve Ejderhalar ile Carl Freedman'ın derlediği Ursula K. Le Guin'le Konuşmalar'ı okuyabilirsiniz.
BAĞDAT MERKEZ
Elliott Colla, Encore Yayınları
Kanlı bir savaşın ortasındaki Bağdat'ta geçen, sırlarla dolu gözü pek bir cinayet öyküsü bu. Özgürleştirme kisvesi altında tarumar edilen o güzelim kentin ve orada yaşayan insanların hüzünlü hikâyesini anlatıyor. Aynı zamanda da acımasızlığın, geçmişe özlemin, zulmün, haksızlığın, muktedirin kibri karşısında boyun eğmemenin, tevazunun, aşkın, sevginin ve unutmamanın hikâyesini...
YERYÜZÜ YORGUNLARI
Neslihan Önderoğlu, Can Yayınları
Haldun Taner Öykü Ödülü alan yazarın aşkı, şiddeti, evlilik kurumunu ve doğadan kopuşu sorguladığı roman, hem kahramanlarına hem de insanlığın kutsal metinlerin yazılışından bu yana bir türlü çözemediği ve 'yorgun' düştüğü sorunlarına vurgu yapıyor.