Yıllar sonra beş saatlik film maratonu
37. Uluslararası İstanbul Film Festivali yarın sona eriyor.
İKSV'nin düzenlediği SABAH ve atv'nin tema sponsoru olduğu 37. İstanbul Film Festivali'nde son düzlüğe girildi. Yarın bitecek 10 günlük maratonun sonunda adet olduğu üzere festival notlarımızı paylaşalım istedik...
BEŞ SAATLİK FİLM MARATONU: Festivalde 2001'de İtalyan yönetmen Bertolucci'nin beş buçuk saatlik 1900 filmi bir kere ara verilerek Beyoğlu Sinepop Sineması'nda gösterilmişti. Salon hınca hınç doluydu büyük bir keyifle salondaki seyircilerin çoğu filmi izlemişti. 17 yıl sonra benzer bir maraton bu yıl Kadıköy Sineması'nda yaşandı. Bergman'ın Bir Evlilikten Manzaralar filminin beş saatlik uzun versiyonunun gösterimi yapıldı. Salon yine hınca hınç doluydu, tek ara verildi. Ve salondakiler büyük bir keyifle filmi izledi... Festival seyircisi böylesi maratonlardan alnının akıyla çıkıyor işte!
SAVAŞIN SANATA KATKISI: Yeşilçam'ın emektar yönetmenleri arasındadır Aram Gülyüz. Bu yıl festivalin Onur Ödülü sahiplerinden biriydi. Festivaldeki söyleşisinde sinemaya başlama macerasını anlattı: "Kore'ye gönüllü olarak gittiğimde altı tercüman teğmenle aynı çadırdaydık ve bunlardan biri de Halit Refiğ'di. Normal şartlarda Halit ile arkadaş olmama imkan yoktu, ama 18 ay baş başa olunca acayip arkadaşlık başlıyormuş. 'Sen matrak adamsın, sinemaya gel' diye tutturdu, benim de aklıma yattı." Ne diyelim bazen savaşların sanata böylesi katkısı olabiliyor!
Aram Gülyüz
ANA AKIM ÖNEMLİ: Sinemamızın en gözde görüntü yönetmenleri arasında Gökhan Tiryaki... Nuri Bilge Ceylan'la da Pelin Esmer'le de çalışıyor, Çağan Irmak'la Yılmaz Erdoğan ve Selçuk Aydemir'le de... Bu yıl festivaldeki söyleşisinde önemli bir şey söyledi, aktaralım: "Ana akım filmlerde çalışmak benim için zor, çünkü ilgimi çekmeyen şeyler anlatabiliyorlar. Ama aslında sinemayı destekleyen, insanları sinemaya çeken de ana akım sinema. İnsanlar sinemaya gitmeseydi, ne bu kameralar yapılabilirdi, ne biz burada oturup sinemadan konuşabilirdik. O yüzden ana akım önemli. Ana akımda daha çok komedi çekiliyor ve komedi iyi yapıldığında da çok önemli bir şeye dönüşüyor; ben de o kısmını kovalıyorum. Bildiğim işi yapıyorum ve iyi yapmaya çalışıyorum."
Gökhan Tiryaki
TÜRK SİNEMASININ JEANNE D'ARC'I: Bilge Olgaç sinemamızda hak ettiği ilgiyi görememiş yönetmenlerimizden biridir. Bu yıl onun çektiği İpekçe'nin restore edilerek gösterilmesi isabetli bir tercihti. Film gösterimi sonrasında görüntü yönetmeni Aytekin Çakmakçı, "Bana Bilge Olgaç'ı tarif et deseler Türk sinemasının Jeanne d'Arc'ı derdim" dedi. Galiba Olgaç ile ilgili en doğru tanımlamalardan biri bu...
Bilge Olgaç
OKUL KIRMAK BAZEN İYİDİR: Film festivalinde hafta içi gündüz seanslarında öğrenciler 1 TL'ye film izleyebiliyor. Hal böyle olunca okul kıranların sayısı da artırıyor. Ama bazen okul kırmak iyidir. Çünkü İKSV Genel Müdürü Görgün Taner de vakti zamanında okul kırıp festivale katılanlardan biridir...
SALONLAR YİNE DOLU: Festivale olan seyirci ilgisine şaşıranlar var. Çok da şaşırmamak gerek çünkü festivalin seyirciyle kurduğu özel bağı anlatmaya kalksak kitap olur. Bu yıl salonların yüzde 90 oranında dolu olduğunu gözlemledim... Bazı şeylerin değişmemesi güzel.
ARABESK DE FESTİVAL FİLMİ OLDU: Ertem Eğilmez'in son filmi Arabesk yıllar önce vizyona girince kapı pencere kırdırmıştı. Agah Özgüç "Rakam bilinmiyor ama sinemamızın rekortmen filmlerinden biri" der Arabesk için. O yıllarda bu film, film festivalinde gösterilecek dense herhalde kimse inanmaz, hatta gülerdi. Aradan 30 yıl geçti Arabesk İstanbul Film Festivali kapsamında Beyoğlu Sineması'nda gösterildi işte.
FAVORİLER İYİ ÇIKTI
You Were Never Really Here ve Köpek Adası festival öncesindeki öneri listelerinin öne çıkan iki filmiydi. Festival başlayınca gördük ki bu iki film bu listelerde olmayı hak ediyormuş. Bu iki filme ek olarak Tarihsiz, İmzasız ve Mutlu Prens de festivalde öne çıkan iyi filmleri arasındaydı...
Olkan Özyurt