Murat Beşer'in 'Yoldan Çıkmış Simalar'ı!
Murat Beşer, Yoldan Çıkmış Simalar adlı kitabında ortak tutkuları müzik olan bir grup insanın hikâyesini anlatırken müzik tarihine de ışık tutuyor.
- Kültür Sanat
- Perşembe 12:09 | 26 Nisan 2018
Yazı: Ege Görgün
Zaman zaman benim de bu derginin sayfalarında yer bulan portre yazılarım oldu, hatta bazıları Bana Onun Portresini Getirin adlı kitabımda da yer aldı. O yüzden şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Hikâye anlatmak zor zanaat. Topluma mal olmuş ünlülerin hikâyesini anlatmak zorun katmerlisi. Neredeyse herkesin gözleri onların üzerinde. Hayatlarını çoğunlukla toplumun tam da gözü önünde yaşıyorlar. Herkesin her ayrıntısını bildiğini sandığı yaşamlarını okuyanı sıkmadan tekrar tekrar anlatmaya çalışmak ayrı bir efor istiyor.
Bir de pek göz önünde ve popüler olmayan, şan ve şöhretle işi olmayanların hikâyeleri var anlatılacak. Belki de en zoru böylesi. Kimi zaman tarihin tozlu sayfalarına sıkışıp kalmış, kimi zaman da bir gazete kupüründe iki satır bahsi geçmiş bu isimsiz kahramanların hikâyelerine kendim de meraklı olduğumdan arada sırada haklarında kalem oynatıyorum. Onlar, adı üstünde 'popüler' ya da 'ünlü' olmadıklarından (Gerçi tanıyanları, sevenleri arasında oldukça popülerler, sadece genel izleyiciye ya da dinleyiciye hitap eden popülerlikte değiller.) hikâyelerini anlatmaya gönüllü olanların sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor haliyle.
İletişim Yayınları tarafından okurla buluşturulan ve Aptülkadir Elçioğlu 'Aptülika'nın çizimleriyle renklenen Yoldan Çıkmış Simalar adlı kitabında Murat Beşer de müzik âleminin göbeğinde olup popüler olmamış ve müzik aşklarından hiç taviz vermemiş kişileri ele alıyor ve onların hikâyelerini ustalıkla anlatıyor. Sınıf atlamaya, gösterişe, para pula, kariyere, şana şöhrete sırt çeviren, tek tutkuları müzik olan insanlar bunlar. Aralarında plakçısı, gitaristi, şarkıcısı olduğu gibi yapımcısı, kafe-bar işletmecisi, şarkıcısı, dergi çıkarma heveslisi, tutunamamış grup müzisyeni de var. Murat Beşer Yoldan Çıkmış Simalar'ın yazılış öyküsünü anlatırken "Elinizdeki kitap, 'Ben yazmazsam hiç kimsenin yazmayacağı şey ne olabilir?' diye kendi kendime sorduğum sorunun yanıtı olarak şekillenmeye başladı," diyor. "İşte ondan sonradır ki, bir günden diğerine ıkına sıkına geçen, özgürlüğüne ölümüne düşkün, bilinçli ya da bilinçsiz boyun eğmeyen, hizaya girmeyen, toplumun kendisine biçtiği karikatür rolü kabul etmeyen portreler düştü aklıma bir bir... Aslında onları siz de tanıyorsunuz, benimki bir tür aracılık..." İyi ki aracılık etmiş Beşer ve bu güzel insanları daha geniş kitlelerin de tanımasını sağlayacak bu kitabı kaleme almış.
PLAKLARIN NOEL BABA'SI
"Sırtından yaz kış eksik olmayan koyu renkli müzik tişörtleri hiç sönmeyen gençlik heyecanının en çıplak kanıtı olurken, dükkânın tanıtımında kullandığı müzik sevdasını yaşam iddiasına çeviren 'Ne dinliyorsan O'sun' sloganı, plakların Noel Baba'sı yapmıştı onu. Çıkınında her daim yakası açılmadık bir albüm bulunurdu. Onun 30m2'lik ses cennetindeki albümler arasında geçen saatler, günler, aylar; akrebin yelkovanı hızlı çekime sokmasıyla su akmışçasına yaşanırdı. Oysa bu işe sadece bir rapido takımı almak için girdiğini kimse bilmiyordu..." Kadıköy'deki Akmar Pasajı'nın demirbaş plakçısı, çok sevdiğim dostum Zihni'nin (Şahin) kitaptaki hikâyesi böyle başlıyor. Devamını bilmiyorsanız öğrenmek; Apaçi Ayhan'dan Roker Hakan'a, Tebeya Birol'dan Laterna Bülent'e müzik tutkunlarını yakından tanımak için iyisi mi bir an önce kitabı edinip okumaya başlayın, onlarla siz de tanışın.