Max Colombie: İstanbul dünyanın başkenti!

Türkiye’de festivallerde, şenliklerde çalan, hatta Kayseri’de bir düğünde bile sahneye çıkan Oscar and The Wolf grubunun solisti Max Colombie tam bir İstanbul hayranı.

Giriş Tarihi: 12.05.2018 10:27 Güncelleme Tarihi: 12.05.2018 14:28

Öyle böyle değil, gerçekten çok seviliyor. Binlerce hayranı Oscar and the Wolf'u dinlemek için konserlerini tıklım tıklım dolduruyor. Grup da bu sevgiyi karşılıksız bırakmıyor. Sık sık ülkemize geliyor. Üniversite şenliklerinde, festivallerde çalıyor. Hatta Kayseri'de bir düğünde de sahneye çıktılar.
Geçen hafta grubun Chill@ÖzÜ Festivali'nde verdikleri konser öncesinde solist Max Colombie ile sohbet etme fırsatı buldum. Colombie sahnede karizmasıyla dikkat çekse de şaşırtıcı derecede utangaç bir kişiliğe sahip. Hayatı sorguluyan, düşüncelerini ve hayallerini şarkı sözlerine yansıtan bir müzisyen. İstanbul'dan ilham alarak yaptığı Fever adlı şarkı, yeni düzenlemesiyle kısa bir süre önce yayınlandı.

Son albümünüz büyük ilgi gördü. Albümü hazırlarken hangi duygularla baş etmek zorunda kaldınız?
İlk albümüm Entity'deki (Varoluş) şarkıları yazdığım dönemde kalbim kırıktı. Albümün tamamı aslında hiçbir zaman bana ait olmayana veda etmekle ilgiliydi. Son albümüm Infinity (Sonsuzluk) ise ebedi ilişkiye, ebedi hayata olan özlemi dile getiriyor. Sonu olan şeylerle ilgili sorunum var. Ölümü, ölüm hakkında düşünmeyi sevmiyorum. Bence hayattaki en büyük üzüntü hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyecek olması. Aileniz, aşk... Her an veda etmek zorunda olmadığım bir hayatım olmasını isterdim.

Albüm bittiğinde ne hissettiniz?
Şarkılar bittiğinde hikayem bitmiş gibi hissetmedim. Mutluluk ve farkındalık noktasına ulaşmak için daha çok yazmam gerekiyor. Yazarken daha mutluydum.

Şarkılarınızı nasıl bir ortamda yazıyorsunuz?
Güneş ışığına ihtiyacım oluyor. Yaz ya da kış olması önemli değil, önemli olan benim nasıl hissettiğim. İki mevsimi de içimde aynı anda hissetmeliyim. Hayatın içinde olmalı, partilere gitmeli, arkadaşlarımla akşam yemeği yemeliyim. Yara almalıyım. Tam anlamıyla mutluluğu hissetmeliyim. Kimi zaman harika bir film de bana ilham verir. Sokakta gördüğüm küçük bir çiçek de...

Fever adlı şarkınızı da İstanbul'da yazdınız değil mi?
İstanbul'da ne zaman gece dışarı çıksak kendimizi çatı katındaki bir gece kulübünde buluyoruz. Yine benzer bir geceydi. Boğaz manzaralı bir gece kulübündeydik. Sahnede bir müzisyen gitar çalıyordu. Bir de DJ vardı. Dans ediyorduk. O an benzer bir şarkı yapmak aynı hüznü yakalamak istedim. Hüzünle dans etmek...

Sizce Türkiye, Avrupa ülkesi mi yoksa Ortadoğu mu?
İkisi de. Bu çok çılgınca değil mi?.. Kokusu, görüntüsü, mimarisi ve yapıları ile Ortadoğu. Kaldığım otelden manzaraya baktığımda binaların renklerinin gri, bej ve kahverengi olduğunu görüyorum. Bu renklerin birleşimini seviyorum. Çok kaotik. Zaten ben de bundaki güzelliği seviyorum. Zihniyet açısından ise Avrupalı olanlar var. Dünyanın başkenti bence İstanbul.

Geçen yıllarda Kayseri'de bir düğünde sahneye çıktınız. Sizi şaşırtan bir olayla karşılaştınız mı?
Konserin başından sonuna kadar davetliler sahneye çıkıp benimle selfie çektirmek istedi. Şarkı söylerken yanımda durup poz veriyorlardı. Çok garip bir durumdu. Çok da komik.

TEMBELİM, RESİM YAPAMIYORUM

Müzik yapmanızın nedeni nedir?
Yapabildiğim tek şey bu.

Hiç B planınız olmadı mı?
Eskiden taksi şoförüydüm. Çünkü şehirde arabayla dolaşmayı seviyordum. Okulda da resim eğitimi gördüm.

Bu konuda iyi misiniz?
Ressam arkadaşlarım iyi olduğumu söylüyorlar. Ama artık eskisi kadar sık resim yapmıyorum. Fırçadan çok müzikle boyamayı seviyorum. Aslında asıl nedenini itiraf edeyim mi? O kadar tembelim ki fırçalarımı yıkamaya üşeniyorum. Annem çılgına dönüyor. Fırçalar temizlenmediği için kırılıp çöp oluyor. Oysa müzik yazarken laptop'ın önünüzde olması yetiyor. Öncesinde ve sonrasında hiçbir şeyi temizlemek zorunda kalmıyorum.

Sahnede çok karizmatiksiniz. Siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Eksantrik tarafımı gösterdiğimi düşünüyorum. Normalde utangacım. Hatta yakın arkadaşlarım "Max seni sahnedeyken tanıyamıyoruz" diyorlar. Nasıl yapıyorum bilmiyorum ama o halimi seviyorum. Sanırım benim çocuksu versiyonum. Çünkü çocuklar yaptıklarının sonucunu düşünmezler. Doğruyu ve yanlışı bilmezler. Ben de böyle hissetmek istiyorum.

Seyirciyle ilişkiniz nasıl?
Sahnede rahat olamadığım, içimdeki çocuğa nasıl ulaşacağımı bilemediğim zamanlarda öndeki seyirciler arasından bir tanesini seçerim. Onun benden daha çocuksu olduğunu görmek beni rahatlatır. Aramızda bir etkileşim olur. O saatten sonra her şeyi yapabilirim.

PARASIZ HAYRANLAR DAVETLİ LİSTESİNDE

Konser öncesinde size sosyal medyadan ulaşıp parası olmadığı için bilet alamadığını söyleyen hayranınızı davetli listesine yazdırdınız. Bunu sıklıkla yapar mısınız?
Parasızlıktan nefret ederim. Parasının olmadığını okuyunca konsere davet ettim. Mesaj kutumda benzer başka mesajlar da vardı ama çok fazla oldukları için hepsine yetişemedim. Otomatik olarak silinenler oldu. Sadece görebildiklerime yanıt verip konsere davet ettim.

Siz hiç bu durumda kaldınız mı?
Hayır. Zamanımın çoğu stüdyoda ve konserlerde müzikle iç içe geçiyor. Bu yüzden arabada, evde müzik dinlemiyorum, konserlere de gitmiyorum. Bana kalan zamanda sessizliği tercih ediyorum.

BİZE ULAŞIN