Nasıl hazine avcısı olunur?
1960’larda uzayda görev almış ‘Mercury 9’ astronotlarından Gordon Cooper, artistik tavırları ve spor otomobil düşkünlüğüyle grubun en genci ve en havalısıydı!
Giriş Tarihi: 22.09.2018
10:23
Yazı Emrah SAKA
Uzayda en uzun yalnız kalma rekorunu elinde bulunduran Cooper, dünyadaki nükleer tesisleri tespit etmek için çıktığı uzay seyahatlerinin birinde bambaşka bir şeyle karşılaştı: Gemi enkazları! Bunun üzerine, yıllar boyu gizlice çalışarak kendisini inanılmaz bir servete kavuşturacağını düşündüğü bir belge, uzaydan çekilmiş bir hazine haritası oluşturdu ve bu çok gizli belgeyi ölümünden önce yakın dostu Darrell Miklos'la paylaştı. Dünyaca ünlü define avcısı Darrell Miklos, 18 Ekim'de 21.00'de Discovery Channel kanalında yayımlanmaya başlayacak 'Cooper'ın Hazinesi' programında çocukluk kahramanı NASA astronotu Gordon Cooper'ın çizdiği define haritasını izlemeye çalışıyor! Darrell ile bu müthiş macera hakkında konuştuk.
ESQUIRE: Nasıl hazine avcısı oldunuz? Hazine avcısı olmanın yolları nelerdir?
Darrell Miklos: 1960'ların sonlarında babam sayesinde hazine avcısı oldum. Babam bir hazine avcısıydı; Florida kıyısında yaşarken beni bu işle tanıştırdı. Sahil boyunca hazine arar, geçinmeye çalışırdık. Şimdi gelelim nasıl bir hazine avcısı olunur sorusuna… Ancak deliyseniz bu işi yapabilirsiniz. Bu çılgın işe ya aile ve arkadaş baskısı yüzünden girmiş ve takılmışsınızdır –çünkü çoğu insan hazine avcılığını kendi isteğiyle yapmıyor– ya da keşfetmeye ve maceraya ilgi duyuyorsunuzdur. Ancak ikinci bir işiniz olmalı, çünkü şu günlerde hazine avcılığı para kazanabileceğiniz bir iş değil.
ESQ: Peki hazine avcılığı 21. yüzyılda da sık karşılaşacağımız bir iş mi? Sanki artık çok fazla hazine avcısı bulunmuyor gibi.
D.M: Birçok hazine avcısı, işin doğası gereği başarılı olmanın ve yaşamlarını sürdürmelerinin çok zor olması sebebiyle, bu işi meraklısı olarak sürdürüyor, yani hobi olarak yapıyor. Ama çok az sayıda gerçek hazine avcısı da var. Bu, çok küçük bir topluluk. Herkes herkesi tanıyor. Yani muhtemelen maceracıların yüzde birden azı hazine avcısıdır. Sonuç olarak hazine avcılarının çoğunun bunu sadece hobi amaçlı yaptığını söyleyebiliriz.
ESQ: Bize 'Cooper'ın Hazinesi' hikâyesi hakkında birkaç cümle söyleyebilir misiniz?
D.M: ABD ve Rusya arasındaki Soğuk Savaş sürecinde, iki ülke arasında bir uzay yarışı vardı. İki ülke kafa kafaya gidiyordu ve uzay idaresi, ABD ve müttefiklerine yönelik olası nükleer tehditleri aramak fikriyle Gordon'u uzaya göndermeye karar verdi. Uzayda nükleer tehdit arayan bir mıknatısölçerin ham bir versiyonu test ediliyordu. Gordon, suyun içerisinde nükleer olmayan başka maddeler tespit etti; kısa sürede bunun gemi enkazı olduğunu fark etti ve fotoğraflarını çekmeye başladı. Dünya'ya döndükten sonra bunu bir deniz haritasına geçirdi; koordinatları belirledi ve belirli yerleri işaretledi. Hazine avcısı olan birkaç arkadaşıyla bu yerleri araştırdı ve uzaydan kaydettiği lokasyonlarda birkaç gemi enkazı buldu. Ben şimdi Gordon'un tamamlayamadığı işe devam ediyorum.
ESQ: Cooper'ın uzay istasyonundan elde ettiği bilgileri kullanılmasıyla ilgili bazı yasal sorunlar olduğu söyleniyor, bu engeller aşıldı mı?
D.M: Bu soru çok soruluyor. Gordon belirli koordinatları sadece not ediyordu. Amerikan hükümetinin "Sen ne yapıyorsun!" dediğini hiç sanmıyorum. Gordon'un bu işi yaşamak için yaptığını biliyorlardı. Eğer ekstra koordinatlar almışsa da bu onun görevine dahil değildir. Ayrıca Gordon, bu koordinatları araştırmakla nükleer tehditleri arama görevini tehlikeye atmadı. Her astronot uzay aracına kendi kişisel eşyalarını götürür. Bence işini yaptığı sürece birkaç koordinat yazmasının önemi yoktu. Bu konuyla ilgili herhangi bir dava bulunmuyor. Gordon, yapması gereken şeyi yaptı ve bilgiyi oradan aldı, o kadar.
ESQ: Karayipler popüler kültürde hazineler denizi gibi görülür. Bu durum, 21. yüzyılda da geçerli mi?
D.M: Evet, kesinlikle! Sadece Karayipler ve Atlantik'te muhtemelen bir milyondan fazla gemi enkazı vardır. Ve o milyonlarca gemi enkazının yüzde 10'unun değerli eşya içerdiğini söyleyebilirim. Bazılarında daha da fazlası olduğunu düşünüyorum. Karayipler ve Atlantik boyunca binlerce gemi enkazının olmasının sebebi, Avrupa ülkelerinin Yeni Dünya'yı kolonileştirmeye çalışırken oraya binlerce gemi göndermesiydi. Bu ülkeler, İspanya, İngiltere, İtalya, Fransa ve Hollanda'ydı. Amerikalılar gemileri gönderip sonra geri alıyordu, ama Avrupalılar bunu hiçbir zaman yapmadı. Böylece efsaneler gerçek bir hikâyeye dönüştü. Karayipler'de binlerce batık hazine var. Sorun şu ki, yüzlerce yıl önce gömüldükleri veya batırıldıkları için onları bulmak kolay değil. Aynı zamanda da riskli bir finansal yatırım. Yüksek riskin olduğu yerlerde yüksek ödül vardır, ancak kazanmaktan çok kaybetmeyi göze almalısınız. Bu nedenle çoğu insan bizim yaptığımızı yapmıyor.
ESQ: Siz modern bir hazine avcısısınız. Modern teknolojiler size yardım ediyor mu? Hazine avcılığı eskisinden daha mı kolay, yoksa daha mı zorlaştı?
D.M: Artık daha kolay, çünkü telsiz sistemimiz var. Bu sayede rotamızda yaklaşan fırtınaları önceden görüp yolumuzu hızlıca değiştirebiliyoruz. GPS koordinatlarımız var; bu bilgiler cep telefonumuzda bile mevcut. Bu işe başladığım 70'li ve 80'li yıllarda sahip olduğumuz ekipmanlara oranla şu anki ekipmanlar bize daha çok yardımcı oluyor. Bu harika bir şey; teknolojinin bu kadar gelişmesi inanılmaz. Bence Gordon bugün sahip olduğumuz teknolojiye sahip olsaydı ölmeden önce benim şimdi bulduğumdan çok daha fazla kazıyı bulurdu.
ESQ: Hazine avına katılan ekipten bahseder misiniz?
D.M: Bizim işte ben dahil dört kişiyiz. Hazine avlarında genelde büyük bir ekip olmuyor. Sadece deneyimli ve ne yaptığını iyi bilen, alanında uzman kişilerle çalışılıyor. Bazen küçük bir mürettebatı yönetmek, özellikle de ilk soruşturmayı yürütürken daha kolaydır. Laboratuvara hazineyi getirmeye başladığımızda daha fazla insana ihtiyacımız olacak, ancak şu anda mürettebatın az kişi olması ekibi yönetmeyi kolaylaştırıyor.
ESQ: Babanızın da bir hazine avcısı olduğunu söylemiştiniz. Sizin de çocuklarınız var. Çocuklarınız hazine avına olan tutkunuzu miras aldı mı?
D.M: Suya duyduğum tutkumu kesinlikle miras aldılar. Çocuklarım neredeyse her gün suyun içinde. Ama sonunda hazine avcısına dönüşecekler mi, bilemiyorum. Bu işin ne kadar zorlu olduğunu görüyorlar. Ama onların bu işten etkilendiğini de biliyorum; tarihe ilgi duyuyorlar. Bu nedenle bir şans var bence.
ESQ: Sizce bir hazine avcılığında en önemli şey nedir: Hazine mi, yoksa avcılık mı; kâr etmek mi, yoksa elde ettiğiniz sonuçlar mı?
D.M: Bunu sorduğunuz için çok mutlu oldum, kendimi açıklayabileceğim böylece. Herkesin sonuçları sevdiğini düşünüyorum, ancak avcılıkta kazanmazsanız sonuçlar pek de eğlenceli değildir. Avcılık, maceranın inanılmaz bir parçası. Yani yüzde 50/50 diyebilirim. Avcılık yapmadan daha ilk günden hazinenin içine düşmek de pek eğlenceli olmazdı. Ama tabii hiçbir şey bulmadan avcılık yapmak da pek zevkli değil. Ben ikisini de seviyorum.
Uzayda en uzun yalnız kalma rekorunu elinde bulunduran Cooper, dünyadaki nükleer tesisleri tespit etmek için çıktığı uzay seyahatlerinin birinde bambaşka bir şeyle karşılaştı: Gemi enkazları! Bunun üzerine, yıllar boyu gizlice çalışarak kendisini inanılmaz bir servete kavuşturacağını düşündüğü bir belge, uzaydan çekilmiş bir hazine haritası oluşturdu ve bu çok gizli belgeyi ölümünden önce yakın dostu Darrell Miklos'la paylaştı. Dünyaca ünlü define avcısı Darrell Miklos, 18 Ekim'de 21.00'de Discovery Channel kanalında yayımlanmaya başlayacak 'Cooper'ın Hazinesi' programında çocukluk kahramanı NASA astronotu Gordon Cooper'ın çizdiği define haritasını izlemeye çalışıyor! Darrell ile bu müthiş macera hakkında konuştuk.
ESQUIRE: Nasıl hazine avcısı oldunuz? Hazine avcısı olmanın yolları nelerdir?
Darrell Miklos: 1960'ların sonlarında babam sayesinde hazine avcısı oldum. Babam bir hazine avcısıydı; Florida kıyısında yaşarken beni bu işle tanıştırdı. Sahil boyunca hazine arar, geçinmeye çalışırdık. Şimdi gelelim nasıl bir hazine avcısı olunur sorusuna… Ancak deliyseniz bu işi yapabilirsiniz. Bu çılgın işe ya aile ve arkadaş baskısı yüzünden girmiş ve takılmışsınızdır –çünkü çoğu insan hazine avcılığını kendi isteğiyle yapmıyor– ya da keşfetmeye ve maceraya ilgi duyuyorsunuzdur. Ancak ikinci bir işiniz olmalı, çünkü şu günlerde hazine avcılığı para kazanabileceğiniz bir iş değil.
ESQ: Peki hazine avcılığı 21. yüzyılda da sık karşılaşacağımız bir iş mi? Sanki artık çok fazla hazine avcısı bulunmuyor gibi.
D.M: Birçok hazine avcısı, işin doğası gereği başarılı olmanın ve yaşamlarını sürdürmelerinin çok zor olması sebebiyle, bu işi meraklısı olarak sürdürüyor, yani hobi olarak yapıyor. Ama çok az sayıda gerçek hazine avcısı da var. Bu, çok küçük bir topluluk. Herkes herkesi tanıyor. Yani muhtemelen maceracıların yüzde birden azı hazine avcısıdır. Sonuç olarak hazine avcılarının çoğunun bunu sadece hobi amaçlı yaptığını söyleyebiliriz.
ESQ: Bize 'Cooper'ın Hazinesi' hikâyesi hakkında birkaç cümle söyleyebilir misiniz?
D.M: ABD ve Rusya arasındaki Soğuk Savaş sürecinde, iki ülke arasında bir uzay yarışı vardı. İki ülke kafa kafaya gidiyordu ve uzay idaresi, ABD ve müttefiklerine yönelik olası nükleer tehditleri aramak fikriyle Gordon'u uzaya göndermeye karar verdi. Uzayda nükleer tehdit arayan bir mıknatısölçerin ham bir versiyonu test ediliyordu. Gordon, suyun içerisinde nükleer olmayan başka maddeler tespit etti; kısa sürede bunun gemi enkazı olduğunu fark etti ve fotoğraflarını çekmeye başladı. Dünya'ya döndükten sonra bunu bir deniz haritasına geçirdi; koordinatları belirledi ve belirli yerleri işaretledi. Hazine avcısı olan birkaç arkadaşıyla bu yerleri araştırdı ve uzaydan kaydettiği lokasyonlarda birkaç gemi enkazı buldu. Ben şimdi Gordon'un tamamlayamadığı işe devam ediyorum.
ESQ: Cooper'ın uzay istasyonundan elde ettiği bilgileri kullanılmasıyla ilgili bazı yasal sorunlar olduğu söyleniyor, bu engeller aşıldı mı?
D.M: Bu soru çok soruluyor. Gordon belirli koordinatları sadece not ediyordu. Amerikan hükümetinin "Sen ne yapıyorsun!" dediğini hiç sanmıyorum. Gordon'un bu işi yaşamak için yaptığını biliyorlardı. Eğer ekstra koordinatlar almışsa da bu onun görevine dahil değildir. Ayrıca Gordon, bu koordinatları araştırmakla nükleer tehditleri arama görevini tehlikeye atmadı. Her astronot uzay aracına kendi kişisel eşyalarını götürür. Bence işini yaptığı sürece birkaç koordinat yazmasının önemi yoktu. Bu konuyla ilgili herhangi bir dava bulunmuyor. Gordon, yapması gereken şeyi yaptı ve bilgiyi oradan aldı, o kadar.
ESQ: Karayipler popüler kültürde hazineler denizi gibi görülür. Bu durum, 21. yüzyılda da geçerli mi?
D.M: Evet, kesinlikle! Sadece Karayipler ve Atlantik'te muhtemelen bir milyondan fazla gemi enkazı vardır. Ve o milyonlarca gemi enkazının yüzde 10'unun değerli eşya içerdiğini söyleyebilirim. Bazılarında daha da fazlası olduğunu düşünüyorum. Karayipler ve Atlantik boyunca binlerce gemi enkazının olmasının sebebi, Avrupa ülkelerinin Yeni Dünya'yı kolonileştirmeye çalışırken oraya binlerce gemi göndermesiydi. Bu ülkeler, İspanya, İngiltere, İtalya, Fransa ve Hollanda'ydı. Amerikalılar gemileri gönderip sonra geri alıyordu, ama Avrupalılar bunu hiçbir zaman yapmadı. Böylece efsaneler gerçek bir hikâyeye dönüştü. Karayipler'de binlerce batık hazine var. Sorun şu ki, yüzlerce yıl önce gömüldükleri veya batırıldıkları için onları bulmak kolay değil. Aynı zamanda da riskli bir finansal yatırım. Yüksek riskin olduğu yerlerde yüksek ödül vardır, ancak kazanmaktan çok kaybetmeyi göze almalısınız. Bu nedenle çoğu insan bizim yaptığımızı yapmıyor.
ESQ: Siz modern bir hazine avcısısınız. Modern teknolojiler size yardım ediyor mu? Hazine avcılığı eskisinden daha mı kolay, yoksa daha mı zorlaştı?
D.M: Artık daha kolay, çünkü telsiz sistemimiz var. Bu sayede rotamızda yaklaşan fırtınaları önceden görüp yolumuzu hızlıca değiştirebiliyoruz. GPS koordinatlarımız var; bu bilgiler cep telefonumuzda bile mevcut. Bu işe başladığım 70'li ve 80'li yıllarda sahip olduğumuz ekipmanlara oranla şu anki ekipmanlar bize daha çok yardımcı oluyor. Bu harika bir şey; teknolojinin bu kadar gelişmesi inanılmaz. Bence Gordon bugün sahip olduğumuz teknolojiye sahip olsaydı ölmeden önce benim şimdi bulduğumdan çok daha fazla kazıyı bulurdu.
ESQ: Hazine avına katılan ekipten bahseder misiniz?
D.M: Bizim işte ben dahil dört kişiyiz. Hazine avlarında genelde büyük bir ekip olmuyor. Sadece deneyimli ve ne yaptığını iyi bilen, alanında uzman kişilerle çalışılıyor. Bazen küçük bir mürettebatı yönetmek, özellikle de ilk soruşturmayı yürütürken daha kolaydır. Laboratuvara hazineyi getirmeye başladığımızda daha fazla insana ihtiyacımız olacak, ancak şu anda mürettebatın az kişi olması ekibi yönetmeyi kolaylaştırıyor.
ESQ: Babanızın da bir hazine avcısı olduğunu söylemiştiniz. Sizin de çocuklarınız var. Çocuklarınız hazine avına olan tutkunuzu miras aldı mı?
D.M: Suya duyduğum tutkumu kesinlikle miras aldılar. Çocuklarım neredeyse her gün suyun içinde. Ama sonunda hazine avcısına dönüşecekler mi, bilemiyorum. Bu işin ne kadar zorlu olduğunu görüyorlar. Ama onların bu işten etkilendiğini de biliyorum; tarihe ilgi duyuyorlar. Bu nedenle bir şans var bence.
ESQ: Sizce bir hazine avcılığında en önemli şey nedir: Hazine mi, yoksa avcılık mı; kâr etmek mi, yoksa elde ettiğiniz sonuçlar mı?
D.M: Bunu sorduğunuz için çok mutlu oldum, kendimi açıklayabileceğim böylece. Herkesin sonuçları sevdiğini düşünüyorum, ancak avcılıkta kazanmazsanız sonuçlar pek de eğlenceli değildir. Avcılık, maceranın inanılmaz bir parçası. Yani yüzde 50/50 diyebilirim. Avcılık yapmadan daha ilk günden hazinenin içine düşmek de pek eğlenceli olmazdı. Ama tabii hiçbir şey bulmadan avcılık yapmak da pek zevkli değil. Ben ikisini de seviyorum.