Kendi Kuşağının En Önemli Filipinli Sanatçısı: Sean Go

Entelektüel bir sanatçı olan Sean Go, Doğu'nun ve Batı'nın çizgi film mirasını çizdiği karakterlerle birleştirip yeniden yorumluyor. Go'nun küstah vuruşlar ve klasik dokular içeren eserlerinin yansıtmak istediği toplum hakkında sanıldığından fazlasını söylediğini belirtmek mümkün. Küreselleşen dünyada gelişen teknolojinin getirdiği sürecin tasarımı modernize ettiği günümüz şartlarında işçilik ve insan hatası da yavaş yavaş geride kalıyor. Yapay zekayı, makineleri ve otomasyonu göz önünde bulunduracak olursanız belki de Luddittler haklıydı: insanlar türünü tanımlayan kusurlarla bağlarını kaybettiler.

Go'nun eserlerindeki dokunuşları işte bizleri bu zamana sürüklüyor: hatanın ilerlemeye varan uzun bir süreç olduğu zamana. Bir nevi savunmasızlığı ifade etmenin ya da çocuklara birer sanatçı olabilmelerinin mümkün olduğunu hatırlatmanın bir yolu. Restoranların daha iyi yemekler ortaya çıkarmak için önce biraz hata yapması gerekir. Bireylerin affedilebilmesi için önce kötü bir karar vermeleri gerekir. Hatalar bazen de şans eseri yeni bir estetiği keşfetmemize olanak sağlar. Bundan dolayı hataların çekiciliği küreseldir.

Battleship with Godzilla and Kraken

Yargılama kültürü, yaşadığımız çağa oldukça hâkim. Görmek isteyin veya istemeyin, kibir ve algılar hayatımızda oldukça büyük ve müdahaleci bir rol oynuyor. Toplum olarak da akıl sağlığımız bundan kötü etkileniyor. Bunda dışlama kültürünün ve internet zorbalığının rolü büyük. İronik bir şekilde bunun çözümüyse bu tip davranışlara karşı "Hadi oradan!" diyerek tepki vermek. Filipinli sanatçı Sean Go da eserlerine böyle yaklaşıyor.

Playmouse, Mousefather, Barbie Blastoise, Koyun Giysili Kurt ve Pokémon Stadyumu gibi Go'nun en iyi çalışmalarından bazıları dönüşüm süreciyle ilgili: inanç sistemlerini değiştirmekten içsel korku felcinden ve toplumsal kısıtlamalardan kurtulmaya kadar olmak istediğiniz kişiye dönüşmek. Go'ya göre eserleri, hem ilişkilendirilebilir kalabilmek adına hem de gelişebilmek için görsel dilini korumalı. Eserleri sadece insanlıkla ilgili olmamakla beraber bizi deli edebilecek yinelemeleri de somutlaştırıyor.

3 Little Wolves and the Big Bad Pig

Go'nun hayatı onu dünyaın ikonik destinasyonlarına sürüklemiş. Kariyerine Ernst and Young San Francisco'da ve Atlanta'daki Techstars Venture Capital'da başladı. Bunlar onun memnun olduğu ancak yaratıcılık bakımından onu sınırladığını ve tutkuyla yaklaşmadığı seçimler. Go, kendisi için bir süper kahraman olarak gördüğü yakın arkadaşının 2021 yılında genç yaşta vefat etmesinin ardından bugünkü sanat dilini oluşturup bunun peşinden gitmeye karar verdi.

Sean Go / Fotoğraf: Phuong Dang

Manila'da geçirdiği çocukluğunda zorbalığa maruz kalan sanatçı, Samurai X, Dragon Ball, Naruto, Bleach ve Pokémon hayranıydı. Go, çocukluk çağında anime ve çizgi filmlerle ilgilenmenin havalı veya erkeksi bir hareket olmadığını belirtiyor.

Bugün ABD, Endonezya ve Filipinler'de çalışmaları sergilenen Sean Go'nun eserleri dünya çapında sanatseverlerle buluşturuluyor. Go'nun eserleri Manila'da Secret Fresh Gallery ve DF ajansı (Derek Flores) tarafından, Arthouse ve Search Mindscape Foundation'ın özel projeleriyle YOD Gallery Tokyo ve Osaka'da temsil ediliyor.

Sean Go, International School Manila'da eğitim gördü. ABD ve Avrupa'daki eğitimlerini UC Berkeley, Emory Hukuk Fakültesi ve Columbia Mimarlık ve Planlama Fakültesi'nde Emory Goizueta İşletme Bölümü'nde, Paris'teki eğitimini Parsons Tasarım Okulu'nda tamamladı.

Şimdi ssanat yolculuğuna mevcut zamanlara meydan okuyarak ve modern insanı çizgi karakterlerle belgeleyerek, alışılagelmişin dışına çıkarak, derin bir keşif arayışında devam ediyor. Umuda ve erişilebilirliğe ilham olabilecek kadar kötü karakterleri de eserlerine dahil eden Sean Go, gerçek bir Rönesans insanı olduğunu gözler önüne seriyor.

Snakes and Ladders, Sean Go