Ashley Walters ile “Adolescence” ve “Manosphere*” Üzerine

Netflix’in eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanan dizisi ve yakında çıkacak anı kitabı" Always Winning" hakkında oyuncu Ashley Walters’la konuştuk.

Giriş Tarihi: 10.04.2025 11:30 Güncelleme Tarihi: 15.04.2025 18:01

Yazı Nicole Vassell

Çeviri Zeynep Dallı

Kapak Fotoğrafı Netflix

*erküre; internet tabanlı olarak maskülenlik, erkek hakları üzerinden kadın düşmanı fikirleri yayan grupları ifade eder.

Her dönem, İngiltere televizyonlarında ulusal gündeme oturan bir yapım ortaya çıkar. 2024'te "Baby Reindeer" ve "Mr Bates vs The Post Office", ondan önceki yıl "Happy Valley". Ama dünyayı etkisi altına alan işler her zaman çıkmaz.

Bu ay başında Stephen Graham ve Jack Thorne'un birlikte kaleme aldığı sıra dışı gerilim dizisi "Adolescence" yayınlandığında, yalnızca birkaç gün içinde Netflix'in tüm bölgelerinde bir numaraya yerleşti. Yüzlerce inceleme yazısı yayımlandı, İngiltere başbakanı Keir Starmer bile dizinin bıçaklı saldırı vakalarını ve çevrimiçi "manosphere" kültürünün toksik etkilerini ele alışını House of Commons'ta gündeme taşıdı.

"Boiling Point" ve "Malpractice" ile tanınan Philip Barantini'nin yönettiği dizi, her biri bir saat süren ve tek plan çekilen dört bölümden oluşuyor. Hikâye, 13 yaşındaki Jamie Miller'ın (yeni isim Owen Cooper'ın olağanüstü performansıyla) sınıf arkadaşı Katie'yi öldürme suçuyla tutuklanmasıyla başlıyor. Graham, Jamie'nin babası Eddie'yi canlandırırken olaylardan sarsılan bir mahalleyi canlandıran kalabalık bir oyuncu kadrosu yer alıyor.

Ashley Walters ise Jamie'yi tutuklayan ve sorgulayan dedektif Luke Bascombe rolünde. 2023'te "Top Boy" macerasını noktaladıktan sonra, Walters –hem baba hem dede– tamamen farklı bir proje arayışındaydı. Erkeklik, incel altkültürü ve sosyal medya gibi temaları işleyen bu diziyle tam da aradığı şeyi bulmuş.

Öğleye doğru gerçekleşen bir Zoom görüşmesinde Walters'la dizinin yarattığı büyük etki, oyunculuğa olan tutkusu ve müziğe dönüşü hakkında konuştuk.

"Adolescence"in bu kadar ses getireceğini tahmin etmiş miydin?

Bu çapta bir tepkiyi öngörmem mümkün değildi. Çekimler sırasında kendi aramızda, "Bu dönem için çok önemli bir hikâye," diyorduk ve bir tartışma başlatmasını umuyorduk – zaten çoğu projede hayal ettiğin şey de budur. Ama dizi beklentilerimin çok ötesine geçti.

Çekim süreci nasıldı?

Yoğun. Bu tarz bir çekim yapmayı hep istemiştim ve Philip Barantini ile çalışmak da hayalimdi ama sürecin bu kadar zorlu olacağını kestirememiştim. Biraz körlemesine girdim, "Eğlenceli olur!" diye düşündüm. Ama hayatımda yaptığım en zor işlerden biri oldu.

Setteki birlik ise daha önce hiç deneyimlemediğim bir şeydi. Birkaçımız tek plan çekim tarzında hiç çalışmamıştık. Üçüncü haftaya kadar "Acaba yapabilecek miyim?" diye ciddi ciddi düşünüyordum. Birbirimize çok destek olduk. Ben, Faye [Marsay, DS Misha Frank] ve Jo [Hartley, Bayan Fenumore] çekim sonrası yemekler yedik, hepimiz "Lanet olsun!" modundaydık. Akşamları aynanın karşısında repliklerimi tekrar ederken, "Tanrım, lütfen bu işi berbat eden ben olmayayım," diye düşündüğüm çok oldu. Ama birbirimizi rahatlattık, sürekli "Sen halledersin," diyorduk.

"Dizinin yaratıcılarından Stephen, yakın zamanda Daniel Day-Lewis'le sohbet etmiş. O da performansların harika olduğunu söylemiş ve 'Özellikle Ashley müthişti,' demiş. Oyunculuk konusunda ondan daha yukarısı yok, bu tarz bir geri dönüş almam gerçekten inanılmaz."

Alamy

Seni şaşırtan yorumlar oldu mu?

Stephen, yakın zamanda Daniel Day-Lewis'le sohbet etmiş. O da performansların harika olduğunu söylemiş ve "Ashley müthişti," demiş. Oyunculuk konusunda ondan daha yukarısı yok, bu tarz bir geri dönüş gerçekten inanılmaz. Şimdiye kadar iyi bir kariyerim vardı ama bu proje, içimde varlığını unuttuğum başka bir seviyeyi açtı. Yeni bir başlangıç gibi hissettiriyor. Oyunculuk konusunda biraz kopma yaşamıştım. Bu yüzden son dönemde yönetmenliğe yöneldim, yeniden zorlanmak, ilk zamanlardaki gibi hissetmek istiyordum. "Adolescence" o tutkuyu yeniden ateşledi. Şimdi neler olacağını merakla bekliyorum.

"Başroldeki 15 yaşındaki Owen Cooper bir sihirbaz. Nasıl başardığını bilmiyorum. Onu izlerken bu özgüvene hayran kaldım: İlk profesyonel işi ama tek plan çekim yapıyor, deneyimli oyuncularla oynuyor ve hepsiyle başa baş performans sergiliyor."

Owen Cooper'la çalışmak nasıldı? İlk profesyonel işi ama büyük bir projede yer alıyor.

O bir sihirbaz. Nasıl başardığını bilmiyorum. Onu izlerken bu özgüvene hayran kaldım: İlk profesyonel işi ama tek plan çekim yapıyor, deneyimli oyuncularla oynuyor ve hepsiyle başa baş performans sergiliyor: Steve, Erin [Doherty], ben… Ona çok saygı duyuyorum, gelecekte büyük işler yapacağına inanıyorum. Owen bana oyunculuğun özünü hatırlattı; o çocukça saflığı, yetişkin olsak bile her işte korumamız gereken o duyguyu… Oyunculuk, travmalarını, toplumun seni nasıl şekillendirdiğini unutup yaptığın şeye gerçekten inanmakla ilgili.

"Gençken görüşlerim çok daha keskin ve sivriydi. O dönem manosphere içeren görüşlerle tüm dünyaya erişimim olsaydı kariyerim daha başlamadan biterdi!"

Gençliğinde sosyal medya ve "manosphere" içeriğiyle karşılaşsaydın sence ne yönde etkilenirdin?

Dürüst olayım, pek iyi olmazdı. Gençken görüşlerim çok daha keskin ve sivriydi diyelim. Ama bu, içinde bulunduğum çevreye bağlıydı; yalnızca gördüklerime dayanıyordu. O dönem böyle görüşlerle tüm dünyaya erişimim olsaydı kariyerim daha başlamadan biterdi! O yüzden bu araçlara sahip olmadan önce kendimi tanıma fırsatı bulduğum için mutluyum.

Bulletproof, Cuffs, Silent Witness… birçok polisi canlandırdın. Bu rollere seni çeken ne?

Kariyerimin başlarında genç bir siyahi olarak hep suçluları canlandırmam isteniyordu. Bu kalıbın dışına çıkmak istedim, hep yasanın karşı tarafında olan karakterleri oynamak istemedim. "Top Boy" bir istisnaydı, onu reddedemezdim. Ama ondan önce "Artık bu rolleri oynamayacağım," demiştim. Beklentinin aksine karakterler canlandırmak istiyordum. Polis rolleri biraz da bu yüzden ilgimi çekti, yasanın doğru tarafında olmayı denemek istedim.

Yeni mini-albümün "Test the Walters 2" bu ay çıktı. Neden şimdi müziğe dönmek istedin?

İki yıldır bir albüm üzerinde çalışıyorum. Ama içimde bir korku vardı, ya istediğim ilgiyi görmezse, ya hak ettiği saygıyı bulmazsa? Sonra bazı sanatçılarla konuştum, "Kardeşim, müziğini yayımla işte, eğlenmek için yap. Bu kadar ciddiye alma," dediler. Ben de öyle yaptım.

Albümün açılış şarkısı "Take A Pic"te Giggs'le yaptığın işbirliği harika. Nasıl gelişti bu proje?

Giggs ve oğluyla yemeğe çıktık, öncesinde ona arabada şarkıyı dinlettim, o da bana yeni albümünden parçalar çaldı. Masaya oturduk, Giggs "Bu parçaya dahil oluyorum," dedi. O kadar. İkinci kez söylemesine gerek yoktu. Ama Giggs benim için sadece bir arkadaş değil, kim olduğumu bana hep hatırlatan biri. Kendimden şüphe ettiğimde "Ashley D. olduğunu unutma. Sen o adamsın," diye beni arar. Bazen yaptıklarımı fazla alçakgönüllü şekilde ele alıyorum. Bir yere kadar bu doğru ama Giggs bana hep başarılarımı kutlamam gerektiğini hatırlatıyor.

"Podcast'lerde ya da röportajlarda hep açık olmaya çalışırım; insanlar yalnızca güzel şeyleri değil, her şeyi bilsin isterim. Yeni anı kitabım da bunun uzantısı."

Yakında çıkacak anı kitabın Always Winning'den ne beklemeliyiz?

Podcast'lerde ya da röportajlarda hep açık olmaya çalışırım; insanlar yalnızca güzel şeyleri değil, her şeyi bilsin isterim. Bu kitap da bunun uzantısı. Bu sektörde çok güzel anılarım oldu ama aynı zamanda beni şekillendiren, yaşamla ilgili ilkeler geliştirmeme neden olan zor deneyimler de yaşadım. Hayat konusunda uzman değilim ama başıma bunlar geldi ve ben de yaşadıklarımdan bunları öğrendim. Ve artık aynı hataları yapmamayı biliyorum.

Son olarak, "Top Boy"dan bahsetmeden olmaz. Böylesine kült bir dizinin parçası olmak nasıl bir his?

Hayatımın çok büyük bir parçasıydı. Oyunculuğumu ve markamı ileri taşıdı. Artık yer almayacak olmak benim kararım ama yine de dizinin sona ermesi üzücü. Yine de Micheal [Ward]'ın yükselişini görmek, Kane'in [Robinson] kariyerinin büyümesini izlemek, Jasmine'in [Jobson] harika işlerini takip etmek beni çok mutlu ediyor. İlk sezondan Letitia Wright'a kadar herkes... Dizi, İngiltere'deki siyahi oyuncuların dünya çapında kendini göstermesi için sağlam bir zemin oluşturdu. Umarım bu etki uzun yıllar sürer.

BİZE ULAŞIN