15 Temmuz'u unutmayalım unutturmayalım
Zehra Neşe Kavak (Academic Hospital Yönetim Kurulu Başkanı)
1-Duygularımı tarif etmek inanın çok zor. Üzerimden tank geçmiş gibi oldum. Çünkü bu çağda, bu şartlar altında kesinlikle olmaması gereken korkunç bir geceydi. Darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti ama etkileri, sıcaklığı ilk günkü gibi hala içimde. Bu millet zorlukları aşa aşa bugünlere geldi. Geleceğimize darbe teşebbüsünde bulunanlar, milletin karşı darbesiyle karşılaştı. Keşke kayıplarımızın hiçbiri yaşanmasaydı ama şunu biliyoruz ki bu insanlar bir hiç uğruna bu acıları çekip bu travmaları yaşamadı. Sonunda daha güçlü, kararlı ve istikrarlı bir ülke ortaya çıktı. İnsanlarımızın canlarını hiçe sayarak ülkemizi, milletimizi ve geleceğimizi kurtarmak uğruna yaptıkları, bence 21. yüzyılın en destansı mücadelesiydi. Bu olay bize ve özellikle tüm dünyaya şunu göstermiş oldu: Türkiye Devleti ve Türk halkı içte ve dışta kurgulanan oyunlarla yıkılamaz, bölünemez. Darbeye karşı koyarak herkese gücümüzü, irademizi ve kararlılığımızı göstermiş olduk. 15 Temmuz bir milattır. Toplum olarak tüm farklılıklarımızı, görüş ayrılıklarımızı bir kenara bırakarak bir olduk, birlik olduk ve tek yürek olduk, geleceğimize sahip çıktık.
2-Açıkçası yaşıyor olur muyduk onu bile bilmiyorum. Çünkü darbecilerin masum vatandaşlara karşı takındıkları tavrı hepimiz gördük. Tankları milletin üzerine sürdüklerine, silahsız halka kurşun sıktıklarına, gözlerini bile kırpmadan insanımızın canına ve malına zarar verdiklerine hepimiz şahit olduk. Toplum olarak darbeyi kabul etmektense cesaret ve kararlılığımızla karşı koymayı seçtik. Acı etkileri olsa da sonuçta kazanan Türkiye oldu. Eğer ki başarılı olsalardı, millet iradesini temsil eden meclisin kapatılma ihtimali vardı. Darbecilerin kendilerinden olmayanlara asla müsamaha göstermeyecekleri, ülkeyi maddi ve manevi yönden zarara uğratıp millet iradesini hiçe sayacakları, yalnızca kendi menfaatleri doğrultusunda bir yönetim sergileyecekleri sürpriz olmayacaktı. Evrensel hukuk yerine kendi fikirleri doğrultusunda adalet dağıtacaklardı. Medya özgür olamayacak ve doğru bilgiye ulaşmak zorlaşacaktı. Baskı altında tutulan halkın direnci kırılacaktı. İyice yalnızlaşan Türkiye, dünyadaki farklı güç odaklarının diledikleri gibi kullanabileceği ve günden güne eriyen bir ülke haline gelecekti. Ama ne mutlu bize ki o gece darbeciler kaybetti, millet kazandı. Darbe girişimi başarılı olsaydı 'nasıl bir ülke olurduk'tan ziyade, aslında bir ülke olur muydu bunu düşünmek gerekiyor bence.
3-Kesinlikle katılıyorum. 15 Temmuz gecesi milletçe anormal bir hareketlilik olduğuna şahit olduk ama ne olduğunu kestiremiyorduk. Kimsenin aklına darbe olabileceği gelmiyordu. Genel kanı terörle ilgili sıkıntılı bir durum olduğu yönündeydi ama yine de tam emin değildik. TRT'de okunan bildiri her şeyi netleştirdi. Bu şartlar altında halk darbeyi kesinlikle istemiyordu. Darbeciler deşifre olup da teşebbüslerini milletin sokaklarda olduğu erken saatlere alınca, sokaktaki vatandaş tepki vermişti. Bu karışıklıkta ne yapması gerektiğinden emin olamayan ama bir şeyler yapması gerektiğini de bilen büyük bir kitle vardı. İşte bu kitleyi harekete geçiren de Cumhurbaşkanımızın 'sokağa çıkın' çağrısı olmuştur. Kararsızlığı bitirip huzursuzluğa son veren, halkın haklı tepkisini kararlı bir zemine oturtan bu çağrı, olayın tüm seyrini değiştirmiştir. Halk, darbecilere karşı ne yapması gerektiği konusunda artık kendinden emin olmuştu. Bu çağrıyla sokakları dolduran kahraman milletimiz tankların, silahların, kurşunların ve bombaların önüne geçerek darbeci hainlere kendisine yakışan asil bir duruşla meydan okumayı başarmıştır.
4-Öncelikle ne mutlu bizlere ki millet olarak böyle cesur ve kararlı insanlara sahibiz. Vatansever şehit ve gazilerimiz sokaklarda canları pahasına destan yazarak darbe girişimini durdurmuş ve istikbalimize sahip çıkmışlardır. Sokakları dolduran halkın içinde şehitlik mertebesine yükselen ve gazi olan tüm vatandaşlarımız daima milletin gönlünde eşsiz bir yere sahip olacak ve önümüzdeki süreçte her zaman gururla anılacaklardır. Tüm şehit ve gazilerimiz devlet-millet kenetlenmesinin birer örneğidirler ve tüm dünyaya da mükemmel bir ders verdiler. Bizlere cesaretlerini, ruhlarını, bu güzel vatanı ve sevdiklerini bırakan tüm şehit ve gazilerimizin emanetlerini sonuna kadar koruyup kollayacak ve onlara sahip çıkacağız. Bu nedenle Allah hepsinden razı olsun. Kendilerini saygı ve rahmetle anıyoruz.
5-15 Temmuz, ülkemizin karanlıktan aydınlığa çıktığı, milletimizin cesareti ve basiretiyle hainlerden kurtulduğu bir gündür. Devletimiz bu günü resmi bir kararla milli bayram ilan etmiştir. Yurdun dört bir yanında halkımız tarafından 15 Temmuz Şehitler ve Demokrasi Günü olarak çeşitli etkinliklerle kutlanacaktır. Üzücü ve acı sonuçlarıyla birlikte milletimizin ayağa kalkıp dirilişine, kendisine güvenip kararlı bir şekilde yükselmesine neden olan bu önemli günü asla unutmamak, gelecek nesillere aktarabilmek amacıyla yurdun dört bir yanında tüm milletimizle birlikte o gece yaşananlar film, belgesel ve fotoğraflarla anlatılmalıdır. Yaşananlara tanıklık eden, o gece sokağa çıkan vatandaşlarla birlikte şehitlerimiz ve gazilerimiz de büyük bir gurur ve saygıyla yad edilmelidir. O gün, acılarımızı bir kenara bırakmalı, tüm yurtta halkımızla bir arada olmalıyız. Böylece karanlığı aydınlığa çevirişimizi, kahramanlığımızı, kararlılığımızı, birliğimizi ve gücümüzü gelecek nesillerin yanında tüm dünyaya da bir kez daha göstermiş oluruz.
Kaynak: Şamdan Plus