Amerika’nın doğusunda iki büyülü şehir: Charleston ve Savannah

Charleston, Amerikan İç Savaşı'nda önemli rol oynamış tarihi bir şehir... Bunun yanında Southern Food Movement'ın başladığı bir gurme rotası. Yıllardır Amerikalılar tarafından 'en iyi yemek' ve 'yaşanılacak en iyi şehir' destinasyonu seçilen Charleston'da konaklama için Relaix Chateaux grubuna ait Planters Inn'i seçebilirsiniz. Bahçesinde kahvaltı etmek ve akşamüstleri Charleston sosyetesinin toplandığı barında zaman geçirmek çok keyifli. Charleston'da kötü yemek yeme olasılığınız yok. Genç şeflerin kurduğu lokantalar, lokal mevsimlik ürünlerle harika lezzetler yaratıyor. Bunlardan biri Şef Mike Lata'nın Fig adlı restoranı. Tarihi banka binasında konumlanan ihtişamlı The Ordinary'de ise şehrin en iyi taze deniz ürünlerini tadabilirsiniz. Özellikle taze istridye ve çeşitli deneme mönüleri muhteşem. Charleston'ın bir başka özelliği de sokak cafeleri. Önce iç savaşın daha sonra 1989'da Hugo Kasırgası'nın tamamen harap ettiği Charleston afet sonrası aldığı sigorta parasıyla kendini yeniden yaratmış. Şu anda koruma altında olan tarihi şehrin sokakları manolya kokuyor. Özellikle Church Street ve çevresinde o kadar çok hediyelik dükkan ve kitapçı var ki hangisine gireceğinizi şaşırıyorsunuz.. King Street ise antikacılarla dolu. Burada bir gününüzü mutlakaşehrin dışına, eskiden kölelerin çalıştırıldığı pirinç ve pamuk tarlalarının bulunduğu çiftlik evlerini gezmeye ayırın. Middleton Plantation yüzlerce dönüm üzerinde rengarek bitkilerle, göletler, Fransız bahçeleriyle çevrili bir yer. Hemen yakınındaki Magnolia Plantation ise küçük bir açık tramvayla geziliyor ve yemyeşil bataklığın içinde yaşayan timsahları izleyebiliyorsunuz.. Savannah, Güney'in en mistik ve egsantrik şehri. Özellikle Clint Esatwood'un yönettiği Midnight in the Garden of Good and Evil fiminin adımlarını takip etmek ya da Forest Gump'ın çikolata paketiyle oturduğu otobüs durağını görmek, insanı bambaşka bir dünyaya götürüyor. Savannah'da konaklamak için yapılacak en doğru seçim klasik bed and breakfast'lar. Tarihi aile konağının10 odalı butik otele dönüştüğü Dresser Palmer House şehrin en iyilerinden. Maalesef Savannah yeme içme açısından Kuzey'deki kardeşi Charleston'a pek benzemese de Andaz Hotel'in içindeki 22 Square Restaurant & Bar şehrin en eğlenceli ve güzel yemek yiyebileceğiniz yeri. Tarihi doku arıyorsanız Savannah'nın eski zamanlarına doğru yolculuğa çıkabileceğiniz Olde Pink House Restaurant ideal. . Broughton Street, Savannah'ya özgü hediyelikler, mumlar hatta şapkalar alabileceğiniz ufak dükkanlarla dolu. Bunların içinde Paris Market & Brocante uğramadan dönülmemesi gereken yerlerden biri. Savannah'nın en ünlü yeriyse Forsyth Park. Eski şehir zaten tam buradan başlıyor. . Şu an korunma altında olan bu bölge 18. yüzyıldan itibaren yapımına başlanan tarihi konakların çevrelediği 22 parkla dolu. Burada fayton gezintisi yapmak ve faytoncudan tek tek her malikanenin hikayesini dinlemek şart. Ve tabii yine Clint Eastwood'un filminde geçen 150 yıllık Bonaventure Cemerety'e sabah saatlerinde bir ziyaret yapmak gerekiyor. Burası mezarlıktan ziyade; heykel bahçesi gibi.