Bir gün, bir yerde,mutlaka.. Yapmanız gerekenlerin listesi

25/80

25 İstifa edin ve sevdiğiniz işi yapın

Bir avukat olarak evine haciz gelmiş banka müşterilerine otuz yıl kadar sayısız yardımım dokundu. Söyleyeceklerim bir itiraf gibi görünüyor, belki de öyledir. Hâlâ emin değilim. Hacizler yasaldı; ev sahipleri borcunu ödememişti. Müşterilerime göre ben bir kahramandım; diğerlerine göreyse bir hain. Dürüst olmak gerekirse ne olduğum hakkında düşünmekten hiç vazgeçmedim. Ben sadece bankaların haklarını koruyan bir araçtım. Hukuk bölümünde bize öğrettikleri buydu; tetikçi olmak.

On beş yaşımı düşündüm. Psikolog olan babam hangi mesleği yapmak istediğimi sormuştu. “Bob Dylan gibi bir söz yazarı olmak istiyorum.” diye yanıtlamıştım. Ruhumda Dylan gibi müzik ve şiir dolaştığını hissediyordum. Babam garantili bir iş yapmam konusunda nutuk çekince hukuk okumaya karar verdim (O tarihten sonra gitarım kapının arkasında durdu.). Sonraki 30 yıl da daha önce bahsettiğim gibi geçti.

Bu duyguyu dengelemek için zor durumdaki sanatçılara yardım ettim. Onların hukuki problemlerini çözdüm. Fakat sanatla ilişkim olduğu yerde kaldı, çünkü banka hep daha çok vakayla ilgilenmemi istedi. Ve para. Otomobilimin modelini yükseltmek için para biriktirmem gerekiyordu. Rahatım yerindeydi. Bu beni bir hain yapar mıydı?

Sonra, yaklaşık üç yıl önce arkadaşım, roman yazarı Charles McNair ile bir barda eğlenmeye karar verdik. Charles beni çıkık elmacık kemikleri olan, siyah saçlı, asil bir kadınla tanıştırdı. “Bu Natasha Trethewey, Pulitzer ödüllü bir şair.” İyi ve tanınan bir şairdi. Onu tavlamayı çok istedim.

Natasha birkaç dakika sonra nazikçe: “Hukukun hangi alanında çalışıyorsunuz?” dedi.

Klasik cevabımı verdim: “Bankaları temsil ediyorum.” Çoğu kadın bundan etkilenirdi. Natasha dışında.

Parlak kahverengi gözlerini gözlerime dikti: “Geceleri nasıl uyuyorsunuz?” dedi.

Donup kaldım. Geceleri iyi uyurdum. İyi bir kariyeri ve işi, parası, elemanları olan ve orta yaşlarında olan bir adamdım. Fakat sözleri beni şoke etmişti. Gerçekten mutsuz oldum. O an ilk kez babamın yanıldığını düşündüm. Belki kendime istediklerimi yapmam için izin vermem gerekiyordu.

Elimde ne var ne yoksa karıma ve kızıma vermem, şirket otomobili, kredi kartları, sağlık sigortalarımı iptal ettirmem iki seneyi buldu. Sanatçılara hukuk hizmeti vermeye başladım. Şarkı sözü yazdım, bir albüm çıkardım. Şarkılarım Dylan’ınkiler gibi değildi belki, ama benimdiler.

Hepimizin hayalleri var ve hayat bizi hatalara, istemediklerimizi yapmaya yöneltiyor, dersler veriyor, ‘konforlu’ bahaneler sunuyor ve bizi yolumuzdan ayırıyor. Hâlâ 30 yıl boyunca kim olduğumdan emin değilim: Kahraman, hain ya da ikisi de. Aynı sektörde çalışan pek çok arkadaşım da aynı hissediyordur. Emin olduğum tek bir gerçek var: Hiçbir şey şiir kadar büyük değildir.

BİZE ULAŞIN