Dünyayı değiştiren saat ve John Harrison
İşte bu zorluklar saatlerin geliştirilmesini zorunlu kıldı. Ancak gelişmenin önünde başka zorluklar da vardı. Mesela çalkalanan bir denizde aynı konumda duramayan bir gemide ilkel zaman ölçüm araçları da yavaşlıyor veya duruyordu. Üstelik farklı coğrafyalar arasında gezinen gemilerin yaşadığı sıcaklık sorunu da saatleri etkiliyordu. Mesela sarkaçlı saatler devrine gelmek yüzyılları buldu ama soğuk havada saatte bulunan yağ donuyor, metaller büzüşüyor, sıcaklarda ise metaller genleşiyor yağ inceliyordu, böyle bir araçla boylamı belirlemek zordu. Bu nedenle aklı başında olanlar Ay ve yıldızlara bakmayı, çılgınlar ise akla hayale gelmedik çözüm yolları önerdiler. Yine de olmadı.
Zaten Keşifl er Çağı adı verilen bu dönemde uzak denizlere açılmak bir tür delilikti. Zamanın en iyi insan ve teknik donanımına rağmen, hiçbir gemi bulunduğu konumu tespit edecek güvenilir bir yönteme sahip değildi, bu nedenle efsanevi kaptanlar bile mürettebatıyla birlikte yollarını ve canlarını kaybetti. Geminin konumunu tam olarak belirleyememek, özellikle kötü havalarda binlerce denizcinin ölümüyle ve yüzlerce geminin batmasıyla, yüz binlerce ton ürünün denizin dibine gömülmesiyle sonuçlandı.
Boylamın bilinememesi nedeniyle uzun deniz yolculukları daha bir uzuyor, ilkel şartlarda yapılan yolculukların türlü zararları bir yana sağlıklı beslenemeyen denizciler çeşitli hastalıklardan dolayı acı çekerek ölüyordu.
John Harrison, 73 yaşında, 1766. Elinde deneysel amaçlı olarak John Jefferys'e yaptırdığı cep saati, arkasında H-3 (solda) ve kendi icadı olan şerit sarkaçlı bir başka saat (sağda) görülüyor.