Dünyayı değiştiren saat ve John Harrison
John Harrison geri dönüp beş yıl çalıştı ve H-1 adını verdiği sarkaçlı saatlerden ilham alan ilk saatini üretti. H-1 ortaya çıkıp görünür olduğunda, şaşkınlık uyandırdı. Kendisinden önce yapılan saatlere hiç benzemiyordu, garip görünüşüyle kendisinden sonra üretilen saatlere de hiç benzemedi. İlk şaşıran da Edmond Halley oldu. Saatin (Harrison'un tanımıyla boylam zamanölçeri) tanıtımı, Boylam Kurulu yerine Kraliyet Cemiyeti'ne tanıtımı yapıldı. Toplam 34 kilo ağırlığındaki H-1, John Harrison refakatinde Portekiz'e yapılan ilk kısa deniz yolculuğu testini başarıyla geçti; kaptanın övgülerini ve deniz kuvvetleri yönetiminin desteğini aldı.
Bu büyük bir fırsattı. Boylam Kurulu'ndan destek almak mümkündü, ancak John Harrison mükemmeliyetçi tavrıyla kurul üyelerini şaşkınlığa sürükledi, saatini savunmak yerine kötüledi ve daha iyi bir saat yapmak için destek istedi. Boylam Kurulu o sırada John Harrison'a destek olabilecek üyelerden oluşuyordu ve isteğini onaylamakta sakınca görmediler.
Uzun süren çalışmalar sonrası 1741'de ortaya H-2 çıktı. Devrimci yeniliklere sahip bu saat, karada yapılan zorlu testlerin hepsini geçti. Ancak mükemmeliyetçi bir insan olan John Harrison bu saatten de hoşnut değildi. Saatini savunmak yerine kusurlarını açıkladığı bir konuşma yaptı ve yine daha iyisini yapabileceğini belirtti. H-2 bu nedenle denize hiç çıkmadı. Bu arada George Graham ödünç aldığı H-1'i dükkânında sergiliyordu. H-1'i görmek için aralarında Ferdinand Berthoud gibi Fransa ve İsviçre'den gelen dönemin ünlü saat ustaları da vardı.
Bu arada seneler hızla ilerliyordu: H-3'ün yapımına başladığında 48 yaşında olan Harrison'ın bu saati bitirmesi 19 yılını aldı. İki yılda bir kule saati yapan, dokuz yılda dünya saat tarihini değiştiren ölçüde yenilikler barındıran iki deniz saati üreten Harrison'ın H-3 için böylesine zaman harcamasına tarihçiler bir açıklama getiremiyor.
(Toplam 753 parçadan oluşan H-3 üzerindeki yenilikler günümüzdeki termostatlarda ve sıcaklık kontrol aletlerinde kullanılıyor. Günümüzde yaygın olarak kullanılan kafesli rulmanın ilk örneği de bu saatte mevcuttu.) Harrison, 1755'te H-3'ün yapım aşamalarını anlattığı toplantıda H-4'ten de söz etti. Kurul bu her daim mükemmeli arayan Harrison'a ödeme yapmayı kabul etti.
John Harrison aradan geçen 19 yılda Boylam Kurulu'nun karşısına beş kez çıktı ve her defasında 500 sterlinlik bir ödeme aldı. John Harrison'ı destekleyen Kraliyet Cemiyeti ona Copley Madalyası verdi ve cemiyete üyelik teklif etti. Fakat Harrison saat yapımcılığına daha fazla zaman ayırmak için üyeliği kabul etmedi. Ancak zor şartlarda yaşıyordu, eşi hastaydı, bir oğlu ve kızı ölmüş, geriye kendisine ömrü boyunca yardım eden tek oğlu William kalmıştı.
Çok zor beğenen John Harrison elbette üzerinde senelerce uğraştığı H-3'ü de beğenmiyordu. Aslında H-3'ü yaparken fi krini değiştirmişti. Gemilerde kamaraların küçük olmasından dolayı hem pratik olması hem de yer tasarrufu sağlaması amacıyla cep saati boyutlarında bir deniz saati yapmaya karar vermişti. Böylece H-3'ten dört yıl sonra H-4'ü yaptı. Harrison H-4 için tuttuğu teknik bilgiler içeren notlarında sürtünmeyi önlemek amacıyla saatte elmas kullandığını yazmıştı. Kadranda Romen rakamlarının saati, Arap rakamlarının saniyeyi gösterdiği H-4, bir cep saati olarak çok büyüktü (çapı 12,5cm) ancak bir deniz saati olarak da önceki tasarımlara göre yine de çok küçük ve çok hafi fti. Tek sorunu, küçüklük nedeniyle Harrison'ın icadı olan sıcak soğuk dengesi sağlayan şeritler yerine bütün parçaların yağlanmasıydı.
Kimse farkında değildi ama H-4 devrimci özellikleriyle yeni bir çağın başlangıcını simgeliyordu. (Boylam ölçümü için üretilen hassas zamanölçer H-4 modern saatçilikte bir mihenk noktası olarak Abraham-Louis Breguet gibi diğer ileri görüşlü ve dâhiyane fi kirleri olan saat ustaları için önemli bir referans noktası oldu.)
Bütün olumlu gelişmelere rağmen saatlerin bir boylam bulma aygıtı olamayacağını, astronomik yöntemlerin daha uygun olduğunu düşünen, inatçı bir kişiliğe sahip Kraliyet gökbilimcisi Nevil Maskelyne kurul üyelerinin çoğu gibi yıllarca meslektaşlarının boylam için bir çözüm bulmasını bekledi, Ay gözlem cetvelleri hazırlayıp ödülün Harrison'a verilmesini engelledi. H-3 ile H-4'ün aynı anda sınanması gerektiğine karar veren Boylam Kurulu (Yıllar geçince üyeler değişmişti.), ödülün John Harrison'a verilmesini engellemek için şartnameyi bile değiştirdi. Bir ara Maskelyne, John Harrison'ın elindeki saatlere el koyup bunları depoya kaldırdı. Bu arada 'kazara' bazı saatlerin kırılmasına neden oldu.
H-4, 1762'de 81 günde Atlas Okyanusu'nu geçip Jamaika'ya vardığında sadece beş saniye geri kalmıştı. Bu o dönem için olağanüstü bir hassasiyet demekti. H-4, 1764'te Barbados'a da götürüldü, sonuçlar dönemine göre inanılmazdı. Ne var ki Nevil Maskelyne sonuçların tesadüfen düzgün göründüğünü söylüyor, 'sözde hassasiyet' ve 'rastlantı' gibi sözcüklerle dolu aşağılayıcı raporlar yazıyordu.
Bu dönemde Nevil Maskelyne'in destek verdiği gökbilimciler Ay'ın konumunu yıldızlara göre ölçen ve konum bulmayı sağlayan cetveller için yıldız haritaları hazırlıyordu. Tobias Mayer, John Hadley gibi isimler önemli çalışmalar gerçekleştirmişti. Bu amaçla önce 'oktant' ardından 'sekstant' adı verilen ölçüm cihazları geliştirildi. Bu aletlerle gerekli hesapları yapmak dört saat sürse de işlemler çok havalı görünüyordu. Oysa H-4 ile boylamı bulmak çok basitti ama o kadar havalı değildi. Ayrıca denizciler kopyası bile 200 sterlin olan H-4 benzeri pahalı bir saat yerine 20 sterlin değerindeki ahşap ve pirinç parçalardan oluşan oktant ve sekstantı kullanmayı tercih ediyordu.