Fabien Cousteau ile denizler altında 31 gün
Sonunda denizlere, açık sulara yeniden kavuştu; babası ve kız kardeşiyle TV programları (Dedesinin de benzer bir programı vardı.), belgeseller çekti, National Geographic'te çalıştı, Fabien Cousteau Learning Center adında bir merkez kurarak sualtını ve deniz canlılarını koruma programları oluşturdu, gençleri eğitmek için dersler verdi, hatta denizler üzerine bir çocuk kitabı bile yazdı. En büyük merakıysa daima köpekbalıkları oldu. Köpekbalıklarını gözlemlemek için dünyanın pek çok yerinde dalış yaptı, Papua Yeni Gine'ye kadar gitti. 7 yaşında okuduğu bir çizgi roman macerasını da hayata geçirdi; Tin Tin'in "Red Rackham'ın Hazinesi" macerasındaki köpekbalığı şeklindeki gemiyi bir mühendis arkadaşına inşa ettirerek kendisi de maceraya çıktı. Bu, beyaz bir köpekbalığı gibi davranan "Troy" adlı denizaltı ile okyanusları keşfe çıktığında köpekbalıkları Troy'u dişi bir köpekbalığı zannedecekti.
Kâşif, denizleri keşfetmek kadar korumak için de çaba sarf ediyor. Çünkü 31 günlük deniz yaşantısında öğrendiği şeylerden biri, küresel ısınmanın etkilerinin sularda daha çok görüldüğüydü. Yanında bir miço, daha sonra da bir kâşif adayı olarak bulunduğu dedesinin söylediği bir sözü hayatı boyunca unutmadı: "Dedemden birçok şey öğrendim, ama özellikle bir sözü bana hayat dersi oldu: İnsanlar, sevdiği şeyleri korur, anladığı şeyleri sever ve ancak üzerine düşündüğü şeyleri anlar, demişti. Bu hayat anlayışı benim için, doğru karar vermek konusunda bir kılavuz oldu; neden birçok insanın yanlış kararlar aldığını da, bugün neden birçok zorlukla yüzleştiğimizi de bu sözle birlikte anladım."
Fabien Cousteau'nun çocukluğunda okuduğu Tin Tin'den esinlenerek yaptırdığı köpekbalığı şeklindeki deniz aracını diğer köpekbalıkları dişi bir balık zannetmişti.