Jaeger-Lecoultre fabrikasında bir gün
Sırada Heritage Gallery adı verilen müze-arşiv kısmı var. Bembeyaz ve minimal tasarımıyla âdeta MoMa'ya girmişiz gibi hissettiren bu bölümü görme şansını elde etmiş az sayıda insandan biriyiz. Jaeger-LeCoultre markası, bu bölümü mart ayında tamamlamıştı. Dışarıdan ziyaretçi alınmayan, yalnızca davetle girilebilen Heritage Gallery'de Jaeger-LeCoultre'ün bütün tarihi yer alıyor.
Antoine LeCoultre'ün geçmişteki atölyesinin yerine kurulu olan galeride önce kuruluştan bu yana düzenli olarak tutulmuş müthiş arşivi görüyoruz. Tarihi belgeler, markanın bu zamana kadar aldığı 420 patent, Reverso'nun ilk çizimi, saatlerin bütün parçalarının yazıldığı defterler ve daha birçok belge burada bulunuyor. Arşivde markaya neden 'saat üreticilerinin üreticisi' dendiğini bir kez daha anlıyoruz: Patek Philippe, Cartier, Audemars Piguet gibi markalara uzun zaman mekanizma üreten Jaeger-LeCoultre'ün 1903'te Patek Philippe için ürettiği cep saati de burada sergileniyor.
Girişte yer alan dev dokunmatik ekranda bir tarih seçip o tarihin marka için neden önemli olduğunu okuyabiliyorsunuz. Ki bu interaktif deneyimlerden bir diğerini de galerinin sonunda göreceğiz. Geçmişin hazinelerinin bugünün teknolojisi ve tasarım anlayışıyla sunulması, zamanlar arasında bir köprü kurmayı sağlamış.
Alt kat ve üst katta markanın dönüm noktası olan saatler, mekanizmalar, markanın ilk kez kamuoyuyla paylaştığı eski saatler ve komplike modeller bulunuyor. Spiral merdivenin üzerinde birer mücevher gibi duran nesnelere yaklaştığımızda bunların markanın bu zamana kadar ürettiği 1.226 mekanizmadan 340'ı olduğunu fark ediyoruz. Sergi alanında Antoine LeCoultre'ün patentini almadığı devrimlerden biri mikronu (milimetrenin binde biri) ölçen cihaz ve ilk anahtarsız saatin yanında minyatür saatler, 1931'de üretilen ilk Reverso, dünyanın gelmiş geçmiş en küçük mekanizması, ilk Atmos prototipi, kadranına kişiselleştirilmiş desenlerin çizildiği Reverso'lar ve markanın yeni tarihlerde ürettiği en komplike saatleri var. Galerinin sonunda ise Tamirat Atölyesi bulunuyor. Sayılı ustanın bulunduğu bölümün herkesten uzakta ve Heritage Gallery'nin sonunda bulunması doğal; çünkü bu ustalar, markanın saatlerini tamir ederken dikkatlerini dağıtmayacak bir sükûnete ihtiyaç duyuyor. Ustaların bir komplike saati tamir etmesi iki yılı bulabiliyor ve ustalar, tamir ettikleri saatin bir parçası eksikse onu üretildiği dönemin aletleriyle en baştan üretme bilgisine, tecrübesine ve maharetine sahipler.
Dünyanın en meşhur masa saati Atmos, İsviçre hükümetinin resmi hediyesi. Birçok büyük ismin ofisinde birer Atmos bulunuyor. Fotoğraftaki Atmos ise Charlie Chaplin'e ait.