Karanlık yönleriyle Robert Pattinson
Kendini her ne kadar hakir görse de, 'Twilight' sonrasında başardıklarından gurur duymalı. Elbette sonraki film seçimlerinden hiçbiri ticari seçimler değil, bu da onun tam aradığı şey: Düşük bütçeli, bağımsız yapımların daha rahat kâra geçtiğini söylüyor ve onun uluslararası bir yıldız olması nedeniyle, ki bunda 'Twilight'ın payı göz ardı edilemez, dinlenmeye vakit ayırabiliyor. Hatta bazen bu projeler sırf onun dâhil olması sayesinde gerçekleştirilebiliyor.
Ama sanatsal yönden – ki bu açıdan kesinlikle korkak denemez ona – her proje bir risk, bir test, bir sıçrama, ama bir yandan da bir başarısı olma ve herkesin önünde kıç üstü oturma fırsatı. Ama o da böylesini seviyor. Gerginlik, başarısızlık riski onun ilgisini sıcak tutuyor.
"Büyük dağlara tırmanmayı seviyorum," diyor. "Bazı işleri yapacağımı kimse düşünemezdi ve bunun için de onları suçlamıyorum."
Peki neden kendi tipine bu kadar ters olan rolleri kabul ediyor? Omuz silkiyor. "Sanırım sadece başarabileceğimi göstermek için."
Hesap geldiğinde, Pattinson neşeyle bir başka kürdan alıp kemirmeye başlıyor. Bu sefer çok dikkatli. Bir bira bile içmedi. "İçersem saçmalarım," diyor. "Hatta muhtemelen şu anda bile saçmalıyorum!" Aslında bu gece 'Good Time'ın yapımcılarıyla bir konyak tadımına gidecekler, hakkını ona saklıyor. Basın turunun bile çok yorucu olmaması onu eğlendiriyor. Birazcık haylazlık yapmaya izin var.
Jimmy Kimmel Live! programında Josh Safdie ile azıcık dalga geçmek istemiş ama işler sarpa sarmış. Kimmel ile konuşurken Safdie'nin ondan bir köpeğe mastürbasyon yapmasını istediğini söylemiş. "(Hayvan hakları derneği) PETA'yı kızdırdı… Hatta herkesi kızdırdı. Neredeyse bir buçuk gün boyunca tam bir Amerikan şamatasına neden oldu," diyor Josh. "Tam bir piç kurusu. Ama öyle olmasını seviyorum."
Pattinson aslında çoğunlukla sakin bir hayat sürüyor. O, Twigs ve Solo evde takılıyorlar. İş yapmadığı zaman da iş aradığını söylüyor.
"Neredeyse her gün Loot'un sayfalarında geziniyorum. İşsiz bir insanın hayatını yaşıyorum." Ona göre bu sanat filmleri seyretmek, film meraklılarının web sitelerinde gezmek ve – 'Game of Thrones yayında olmadığında – ortada bir proje veya teklif yokken yönetmenleri aramak demek.
Birkaç hafta içinde Claire Denis ile birlikte çekeceği film için kozmonot eğitimi almak üzere Almanya'ya gidecek. Yine bir eski hükümlüyü oynayacak, ama bu sefer oynadığı karakter insan üremesi üzerine uzayda yapılan deneylere katılacak. 'Good Time'ın Los Angeles'taki gösteriminden sonra yapılan bir soru & cevap oturumunda bundan bahsetti ama izleyicilerden hiçbiri Denis'in kim olduğunu bilmiyor. Pattinson böyle seviyor.
"Bence Claire son 20 yıldır bir tane bile kötü film yapmadı, ama filmlerinden biri bile ticari olarak başarılı oldu mu bilmiyorum!" diyerek gülüyor. "Fransa'da işler böyle yürüyor. Geleneksel açıdan ticari olmayan filmlerin de bir piyasası var ve ben de o dünyanın bir parçası olmak istiyorum. İnsanların sadece kendileri için yaptıkları işlerin bir parçası olmak istiyorum, çünkü sanat tanımı gereği kişisel bir şey."
Onu heyecanlandıran bu proje yıl sonunda gösterime girecek: Antonio Campos'un yeni filmi 'The Devil All the Time' – Florida'da, 70'lerdeki depresif bir haber sunucusu hakkında parlak bir dram (bilginiz olsun diye söylüyorum, Pattinson Campos'u da daha ortada bir proje yokken arayıp bulmuş).
"İçinde bir replik var – bazen sadece bir replik yetiyor. 'Bunu söylemeye korkar insan,' diyorsun. Bu laf gelecek nesillere bile kalacak ve o repliği ben söyleyeceğim. Daha karanlık olamazdı. Çok karanlık. Bu karakter güney bölgesinde çalışan evanjelik bir vaiz, ama neşeli bir yanı var; kötü, komik ve karizmatik. Biliyorum, dayanılmaz bir fırsat bu."
Cinsel açıdan itici, zorlu biri mi yani?
"Hmmm… evet, onlar da var. Ama bir aktör 'Kötü bir şey yapan birini canlandırmak istemiyorum,' dediğinde ben 'Neden?' diye soruyorum; bu çok saçma yahu! Gerçek hayatta kötü bir şey yapamıyorsun zaten. Bence eğer biri sürekli kahraman rollerini oynamak istiyorsa, gerçek hayatında berbat şeyler yapıyor demektir."
Yani kötü olmak için tek şansın bu, söylemek istediğin şey bu mu?
Gülüyor ve ayağa kalkıyor, Ceketini giyiyor, kamuflajına bürünüyor ve ceketin altındaki kapüşonu kafasına geçiriyor. Artık bir olaya neden olmadan bu buluşmayı güvenli biçimde sonlandırabilir. Ama Queensli sosyopat banka soyguncusu Connie'nin izlerini görmemek mümkün değil.
"Evet," diye sırıtıyor. "Geri kalan zamanda tam bir meleğim!"