Kesinlikle Bir Devam Filmi Değil... Luca Guadagnino
"Evet, yoğunum," diye açıklıyor durumunu, Guadagnino. "Zamanım neye evet, neye hayır diyeceğime karar vermekle geçiyor."
Guadagnino geçen yılın Oscar Ödülleri'nden önce de tanınan bir yönetmendi: Özellikle de 2009 yapımı 'I Am Love' ve 2015 yapımı 'A Bigger Splash'tan sonra; görkemli gardıropları ve setleriyle öne çıkan bu tutkulu filmlerin başrolünde Tilda Swinton yer alıyordu. Sonra 'Beni Adınla Çağır' geldi. Film, Armie Hammer tarafından canlandırılan bir doktora öğrencisiyle Timothée Chalamet'in canlandırdığı Elio karakteri arasındaki yaz aşkını konu ediyordu. Elio ve ailesi Kuzey İtalya'daki taş bir evde yaşıyordu; Elio'nun babası, Oliver'ın birlikte çalıştığı bir profesördü. 'Beni Adınla Çağır', sanat filmi kategorisine girmesine rağmen 2017'nin 'En İyiler' listelerine girdi, dört Oscar'a aday olup James Ivory'den 'En İyi Uyarlanan Senaryo' Ödülü'nü aldı, sonrasında da sayısız ödülü kucakladı, ama asıl başarıyı gişede kazandı: 3,5 milyon dolara mal olan film, gişede 40 milyon dolar kazandı, ki sinemalar, vizyona girmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen filmi hâlâ gösteriyor.
Guadagnino'nun yeni filmi 'Suspiria' da Dario Argento'nun 1977 yapımı, bir Amerikan balerinin prestijli bir Alman dans okuluna kabul edilmesiyle birlikte olanları konu eden korku klasiğinin bir versiyonu. Bir dizi cinayet, tavanlardan düşen böcekler, odayı kaplayan dikenli tel, kovalarca kandan sonra enstitüyü bir cadı ordusunun yönettiği anlaşılıyor. 1977 yapımı 'Suspiria'ya artık pek korkutmayan bir kült film demek mümkünse de yeni versiyon o kadar kolay lokma değil. Korkutucu sintizayzır müziği eşliğinde Dakota Johnson Amerikan öğrenciyi canlandırıyor, Tilda Swinton grubun sanat direktörünü. Kadınlar ekrana taş soğukluğundaki şeytani gözlerle bakıyor. Filmde kan, kanca, böcekler ve kapı çerçevesine tırmanan biri var.