Kesinlikle Bir Devam Filmi Değil... Luca Guadagnino
Bir filmi yönetmekle kalmıyorsunuz, tam bir auteur'sünüz. Her şeye hakimsiniz.
Çünkü böyle öğrendim. Yönetmen olmanın ortak bir amaç için büyük bir grubu ve farklı kişilikleri bir orkestra gibi yönetmesi demek olduğunu düşünüyorum. Filmlerimin kontrolümde ilerlemesi beni mutlu ediyor.
Thom Yorke 'Suspiria' için ilk film müziğini yaptı. Sufjan Stevens'ı da, menajeri "Asla film için müzik yapmaz." demesine rağmen 'Beni Adınla Çağır' için ikna etmiştiniz.
Onlara sordum. Şanslıyım ki kabul ettiler.
'Suspiria' filmi çocukken sizi etkilemiş miydi?
Kalakalmıştım. Bu filmde her şeyin mümkün olduğunu anlamıştım; bu, çok önemli bir entelektüel egzersiz ve duygusal deneyim. Beynim hızlı hızlı çalışmaya başlamıştı sanki.
'Suspiria', İtalyan korku filmi türü Giallo'nun bir parçası.
Neden bilmiyorum, her zaman korku filmlerini sevmişimdir. Yaptığım şeyi entelektüel bir kalıba sokmaya çalışmıyorum; ama artık neredeyse 50'yim (47 yaşında) ve deneyimime dayanarak şunu söyleyebilirim ki, şiddetin etkisini görmek ve onu bir filmin formuna etki yaratacak şekilde koyabilmek çok ilginç. Jacques Tourneur'nün 1942 yapımı 'Cat People'ı ya da Paul Schrader'ın 1982 yapımı 'Cat People'ında, aynı film ama farklı bakış açılarıyla, insan doğasının sorgulamasını ve şiddete yol açan en basit insan içgüdülerinin keşfini bulabiliriz.
Bu keşif, şiddete hepimizin meyilli olduğunu mu söyler?
Kesinlikle.
'Suspiria'nın bir yeniden çevrim değil, saygı filmi olduğunu belirtmiştiniz.
Bu filmi yeniden çevrim olarak değerlendirenleri tembellikle suçlamayacağım, yani temelde elbette bir yeniden çevrim. Ama insanların filme açık kafa, açık kalp, açık beyin ve açık bağırsakla bakmasını istiyorum. Filmin derinine, zihnin açıklık kazandığı ve peşin hükümlerden kurtulduğu yere dek inmelerini umarım. Bu film, çok kişisel; 'Suspiria'yı izlerken hissettiklerimin bir yansıması.
Yeniden çevrimler genelde pek iyi sonuç vermez.
Çok iyi örnekleri de var; John Carpenter'ın 1951 yapımı B tipi (düşük bütçeli) filminin serbest bir uyarlaması olan 1982 yapımı 'The Thing' filmi ya da David Cronenberg'ün 1958 yapımı filmden uyarladığı 1986 yapımı 'The Fly'ı. Hitchcock da kendi filmlerinin yeniden çevrimini 1934, 1956 ve öncekileri referans alan diğer filmle üç kez yaptı. Ben tekrar eden bir şeyin yansımasını görme fikrini seviyorum. Film izlemenin doğası böyledir; bir yapımı her izleyişimizde yeni şeyler bulabiliriz.
'Beni Adınla Çağır' sizi değiştirdi mi?
Ben her zaman aynı kişiyim, işimi yapıyorum ve yaptığım işi seviyorum.
Büyük bir başarıydı ama…
Evet, iyiydi. Ne diyebilirim ki? Biraz utanıyorum.