Amerikalı fotoğrafçı Edward Curtis, Yerli Amerikalılar'ın hayatlarını, geleneklerini belgelemek için hayatının 30 yılını kıtanın bir ucundan bir ucuna Kızılderili kabilelerinin peşinde geçirdi. 1900'lü yılların başında Seattle'lı bir fotoğrafçı Edward Curtis, Amerika Birleşik Devletleri'nin batısına giderek Batı toplumunun henüz ulaşamadığı Kızılderili kabilelerinin yaşadığı topraklara gitti. Curtis, son kalan 80 Kızılderili kabilesini tamamen yok olmadan önce kayıt altına aldı. Nihayetinde Curtis'ten geriye aralarında meşhur Apaçi kabilesi şefi Jeronimo'nun fotoğrafının da olduğu 40 bin fotoğraf, 10 bin ses kaydı kaldı. Curtis'in çalışması, dünyanın ilk belgeseli olarak tarihe geçti. Fotoğrafçı Edward Curtis, kimsenin yok olmakta olan Kızılderili kültürünü yaşatmaya çalışmadığını görünce objektifine sarılmış. Ailesini ve geleceğini dikkate almadan, Amerika'yı at sırtında karış karış dolaşmış, binlerce fotoğraf çekmiş. Curtis'in ölümünden yarım yüzyıl sonra ise başka bir fotoğrafçı, Christopher Cardoza, Curtis'in izinden giderek, onun fotoğraflarını toplamaya başlamış. 1970'lerden bu yana Curtis'in fotoğraflarının peşinde koşan Cardoza, dünyadaki en büyük koleksiyonunu yapmayı başarmış. Yaklaşık 3 bin fotoğraftan oluşan bu koleksiyonda, Sioux Chiefs Red Cloud ve Joseph ve Apache'lerin lideri Geronimo gibi Kızılderili halkının ünlü isimleri de yer alıyor. Fotoğrafçı Edward Curtis, 1900'lerde başladığı gezisinin ilk yıllarında karısı ve çocuğu ile birlikte dolaşıyordu. Ancak başlarına büyük tehlikeler gelince, yola yalnız devam etmeye karar verdi. Bu zorlu yolculuklar sırasında yaklaşık 45 bin negatif de yok oldu. Kızılderililer tarafından kabul görmesi uzun zaman alan fotoğrafçı, sonraları öylesine saygınlık kazandı ki onunla birarada olmak şeref sayılmaya başladı. Ancak gezgin fotoğrafçı, 30 yılın sonunda, yıkılmış bir evlilik, bozulmuş bir sağlık ve tümparasını kaybettiği bir iflasla hayata veda etti. Geriye hiçbir şeyi kalmadı... Yok olmuş bir halkın, bir zamanlar yaşadığına dair kanıtlardan başka...