Melisa Aslı Pamuk: Kendi Yolunda…
Melisa hep tek başına bir şeylerin altından kalkan, evin korkusuz büyük ablası olmuş. Daha küçük bir çocukken bile kendisinden iki yaş küçük olan erkek kardeşini okula götürür, tek başına evde kalabilir ya da ne yapılması gerekiyorsa ona yaparmış. Bir dergide gördüğü ilandan sonra, "Manken olmak istiyorum." dediğinde boyu 1,68; yaşı 13'müş. Ajansa yazılmış. Hem defi lelere çıkmış hem de gelecekte hayalini kurduğu oyunculuğa adım atmış; birkaç küçük prodüksiyonda da yer almış. Moda dergilerini, kıyafetleri ve parıltılı dünyaları hep çok sevmiş.
Babası gibi bol bol film izleyip beyazperdenin büyüsüne kapılmış. Üniversitede psikoloji okumaya başladığında ise daha önce gidip geldiği, bol ışıklı İstanbul'un ve daha canlı bir hayatın hayalini kurmuş. Okulunu dondurmuş, ailesini bunun sadece küçük bir mola olduğuna inandırmış ve yeni evine; İstanbul'a doğru yola çıkmış. "Üniversiteye başlamama iki ay kala İstanbul'da teyzemle birlikte kaldım. Hem İskenderun'a hem de İstanbul'a gidip geliyordum. Burada bir arkadaş çevrem oluşmaya başlayınca daha sık gidip gelmeye başladım. Nişanlımla (Tolga Sala) da o zaman tanıştık. Daha flört etmeye başlamamıştık ama yine de 'Ben bu adamla evlenebilirim.' diye düşünmüştüm. Biraz İstanbul biraz Tolga biraz da şansımı burada denemek için İstanbu 'a geldim. Ne yapacağımı çok da bilmiyordum."
Melisa her ne kadar küçüklüğünden beri kafasına koysa da İstanbul'a gelir gelmez güzellik yarışmasına katılmamış. Ya da şöyle anlatayım: Şansı hemen yaver gitmemiş. Güzellik yarışmasını organize eden ajansın kapısını ilk çaldığında 19 yaşında ve 68 kiloymuş. "Güzel kızsın, ama biraz zayıfl aman lazım canım." cevabı onun için geçmek bilmeyen bir seneye mâl olmuş. Bir sene sonra zamanı geldiğinde bir sabah uyanıp giyinmiş, makyajını yapmış, ayakkabılarını ayağına geçirmiş ve Nişantaşı'ndan Mecidiyeköy'e kadar yürümüş. Girdiği apartmanın kapısında başka bir dünyaya adım atacağını hissederek önündeki merdivenleri tek tek çıkmış. Kapıyı çalmış ve "Güzellik yarışmasına başvurmak için geldim." demiş. Fotoğrafl arı çekilmiş. Ve o gün, o kapıdan giren küçük kız, üç ay sonra Türkiye'nin en güzel kadını seçileceğinden habersiz önüne konan formu doldurmuş. Eve dönmüş ve beklemeye başlamış.
Hikâyenin geri kalanını biliyoruz. Ancak birkaç detayı hatırlamakta fayda var. Melisa Aslı Pamuk'un 'kilolu' bir Türkiye güzeli olması; yarışmanın finalinden önce 20 genç kadınla birlikte, 'Biri Bizi Gözetliyor' konseptinde, her yerinde kameralar olan bir evde üç ay boyunca yaşaması; kampın jürilerinden biri olan oyuncu Demet Akbağ'ın Melisa'ya "Neden kilo veremiyorsun? Sen benim favorimdin hâlbuki…" demesi Melisa'nın unutamadığı anılarmış. Melisa Haarlem'deki çocukluğunu 'tomboy' olarak yani bir nevi 'erkek fatma' dediğimiz türden bir çocukluk olarak tanımlıyor. Sonra bir gün, 20 yaşında kendini Zekeriyaköy'de, içi 19 genç kadın ve kameralarla dolu bir evde bulmuş. Melisa o günleri, "Kadınlarla nasıl sohbet edilir, nasıl konuşulur bilmiyordum. Hâlâ da bilmiyorum. Çünkü ben direkt biriyim ve erkeklerle daha iyi iletişim kuruyorum." diye anlatıyor. Ama sonra kendini koşu bandını kapmak için daha erken kalkılan bir yarış halinin içinde bulmuş. Demet Akbağ'ın cümleleri işe yaramış