Neşe kaynağı bir isim: Murat Akkoyunlu

ESQ: Mesleğiniz için şu anakadar ne gibi fedakârlıklarda bulundunuz?
MA: Çok şeyden vazgeçtiğim oldu… Buna fedakârlık denirse… Bu işe başladığım yıllarda maddi ve manevi birçok sıkıntım oldu diyebiliriz. Pişman olacağım şeyler yaşamadım. Yanlış seçimler yaptığım zamanlar oldu. Bu seçimleri yapmamış olsaydım, ne gibi sonuçlarla karşılaşacağımı bilemezdim. Dolayısıyla yaptığım seçimler ne kadar yanlış, onu da bilemiyorum.

ESQ: Siz en çok neye gülüyorsunuz? En sevdiğiniz komedyen kim?
MA: Şu sıralar en çok kızıma gülüyorum. Neye güldüğüm o anki ruh halim ve ortamla ilgili, net bir şey söyleyemem. Ancak Cem Yılmaz’a çok gülüyorum.

ESQ:Oyunculuk haricinde özel bir ilgi alanınız var mı?
MA: Evde küçük maketler yapıyorum. Resimle ufak ufak ilgilenmeye başladım. Kendim yapmıyorum ama yapılmışları takip ediyorum. Bir de kızım en büyük ilgi alanım.

ESQ: Baba olmanın verdiği ilk ‘farklı’ düşünce neydi? Baba olmak, mesleğinizde ve hayatınızda ne gibi değişiklikler yarattı?
MA: Öncelikle baba olmak dünyanın en güzel duygusu… Allah, isteyen herkese bu duyguyu tattırsın. Ben taze baba sayılırım. Kızım aramıza katılalı 2,5 ay oldu. E tabii üzerimde ciddi bir sorumluluk duygusu hissediyorum. Onunla ilgili kurduğumuz hayalleri gerçekleştirmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ne olursa olsun, hayata geldiğine mutlu olmasını sağlayacağız. Mesleki anlamda şu anda bir değişiklik yok. Belki yıllar geçtikçe olur.

ESQ:Aile sahibi olmak bir oyuncuya katkı sağlıyor mu?
MA: Mutlu bir aileyiz. Bu, hayatınızın her alanına yansıyor. Tüm sosyal ilişkilerinize, iş hayatınıza… İşe mutlu gidiyorum, işten mutlu dönüyorum. Bir an önce evde olmak, kızımla daha çok vakit geçirmek istiyorum. Aile ve çocuk, bana daha kaliteli zaman geçirmeyi öğretti. İşte, arkadaşlarımla, evde; her anın zevkini çıkararak yaşıyorum.

ESQ: Sevdiğiniz aktörler kimler? Bu aktörler hangi özelliklerinden dolayı hoşunuza gidiyor?
MA: Beğendiğim yabancı aktör çok var. Peter Sellers, Robin Williams, Jim Carrey ve daha birçok isim sayabilirim. Bu arada Robin Williams’ın ölüm haberini aldığımda tanıdığım birinin ölüm haberini almışım gibi hissettim. Sorunun cevabı da bu sanırım. O kadar güzel projelerle hayatımıza giriyorlar ki, onlardan o kadar etkileniyoruz ki, onları hayatımızın bir parçası haline getiriyoruz. Çocukluk yıllarımdan beri yanımda, karşımda olan biri gitti. Düşünsenize, Peter Pan gitti. Onun dışında; son dizide beraber çalıştığımız Engin Alkan; hem oyunculuğunu hem de yönetmenliğini çok beğendiğim bir isim. Cem Yılmaz çok doğal ve gözlem yeteneği oldukça gelişmiş bir aktör.

ESQ: Özellikle oynamak isteyeceğiniz bir dram projesi var mı? Ya da oynamaktan keyif alacağınız bir karakter?
MA: Öncelikle, bir dram sinema projesinde yer almak isterim. Çalışmak istediğim bazı yönetmenler de var. Net olarak oynamayı hayal ettiğim bir karakter var diyemem ama özelliği olan bir karakteri oynamak isterim.

ESQ: Eğitimin bu meslekteki önemi nedir?
MA: Yetenekle beraber eğitimin de önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir oyuncu, yeteneği varsa onu eğitimle beraber disipline etmeyi öğrenir. Her alanda olduğu gibi bu alanda da eğitimin önemi yadsınamaz. Kısacası, eğitim şart.

ESQ: Yetenek-eğitim; hangisi daha ağır basıyor? İkisi paralel ilerlese de, yeteneği olmayan biri için eğitim, seyirci karşısına çıkabilmeye olanak verir mi?
MA: Tabii ki yetenek ağır basıyor. Ama daha önce de söylediğim gibi oyuncunun disipline olması lazım. Sektörün yazılı olmayan kuralları ancak çalışılarak, sahneye çıkılarak öğrenilebilir. Yeteneği olmayan ve sadece eğitim alan insanlar da zamanla kendilerini geliştirebilir tabii. Ama ne derece seyirciyi tatmin eder, onu bilemiyorum.

Esquire Dergisi'nin Eylül 2014 sayısından alınmıştır.

BİZE ULAŞIN