Nisan Ak | Hayattan Ne Öğrendim?
Sonucundan hoşlanmadığım bir şey olduğunda üzülürüm ama yılmam. Bu gibi durumlarda kendime vakit ayırıp hiçbir şey yapmam ve sonra normal hayatıma geri dönerim. İnsanın kendisine vakit ayırması çok önemli, mental sağlığı koruyor. Hayatta her şey hazırlıklı olmak gerek bir yandan da. Mesela önümdeki altı ayın çok zor olacağını geçen seneden biliyordum ve kendimi de bu şekilde hazırladım. Bana müziğin zor olup olmadığını soruyorlar; elbette zor. Hayattaki her meslek gibi müzik de zor. Ancak zor kötü değil; eğlenceli.
Hırslı biri değilim, olmayı da reddediyorum. Mesleğim bazen beni istemediğim şekilde beni hırslı durumlara sokuyor, bunu fark ettiğim an duruyorum. Kimi geçiyoruz da nereye varıyoruz ki? Ben bir tek geçen yılki Nisan'dan daha iyi olduğumda tatmin oluyorum. Tutkuluyum ama hırslı değilim. Tutkulu olan gelişmeye devam eder, hırslı olan ise depresyona girer.
Müziği çok iyi eğitmenlerden öğrendim. Hepsine binlerce yıl borcum var. Türkiye'de Tolga Tüzün, Orhun Orhon, Antonio Pirolli ve Erdem Çoloğlu; Avrupa ve ABD'de Donald Portnoy, Maurice Peress, Gerard Schwarz, Paavo Jarvi ve tabii ki sevgili Viyana mentorlarim Christian Schulz, Gergely Sugár, Wolfgang Sheidt ve Simeon Pironkoff… Hepsi birbirinden değerli müzisyenler. Müzikalite, teknik, prova teknikleri, zamanı iyi kullanma, repertuar, organizasyon, iletişim, enerjiyi iyi kullanma, müzisyenlere ilham verebilmek gibi daha aklıma hemen gelmeyen pek çok şeyi bana öğrettiler.
Müzik dışında diğer sanat dallarını takip ettiğimde çok heyecanlanıyorum. Geçenlerde bir çömlek sergisine gittim örneğin. Sergiden çıktığımda aklıma o kadar çok ilginç fikir geldi ki! Sanat sanatı kışkırtıyor!
Konserler dışında hayatta beni en çok heyecanlandıran şeylerden biri dondurma. Ya da bomboş geçireceğim, sadece kendime ayıracağım bir günü sabırla beklemek de beni heyecanlandırır. Ve tabii bir de tatil.