Otomatikle Tanışma

Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde, John Harwood gönüllü olarak orduya katıldı. Sıradan bir hayattan cephedeki pek çok efsanenin arasındaki yerine geçiş yaptığında, kısa bir süre sonrasını da hayal ediyordu tabii. Cephedeki görevi, cephanelikten sorumlu başçavuşluktu. Elbette, savaş sırasında dahi kol saatlerinin nasıl geliştirebileceğini düşündü. Savaş sonrasında ise, seri üretilen kol saatlerinin ilk jenerasyondaki isimleri arasında yer alacaktı.

Ateşkesten sonra Başçavuş Harwood, Man Adası'na yerleşti. Burada evlendi, başka bir saat firmasında işe başladı. Takip eden yıllarda, icat etmekteki doğal yeteneği ayyuka çıktı. Ailesinin hatırladıklarına göre; yaylı yıldız uçlu tornavida, hilesiz oyun kartı karma masası, yemek piştiğinde uyaran alarmlı saat ve üzücü bir şekilde pek takdir edilmemiş, yerleşik (ankastre) kesicisi de olan kek standı gibi icatları vardı.

Ancak dünya tarihinin bir şansı olarak, Harwood'un ana meşgalesi, mükemmelleştirilmiş bir otomatik saatti. Bu arada yeni şirketteki günlerini, o zamanki saat kurma yönteminden kaynaklanan, gövdenin içinde kir ve toz birikme durumuna bir çare aramakla geçiriyordu. Zira o dönemin saatlerinde şimdiki gibi kurma kolu yoktu. Gövdenin bir tarafı açıktı ve kurma işi bir anahtar aracılığıyla yapılıyordu. "Bu gidişata bir dur demek istedim," dedi sonradan Harwood, "Otomatik çalışan bir kol saatini insanlığa armağan etmeliydim."

BİZE ULAŞIN