SIHH’in öne çıkan saatleri

Dünyanın en lüks saat üreticilerinin yeni saatlerini tüm dünyadan basın mensuplarına tanıttığı SIHH Fuarı'ndan favorilerimiz ile döndük. Yazı: Özge DİNÇ Bu yazıyı fuardan dönüşümün sabahında yazıyorum. Dört gün boyunca sabahtan akşama dek süren toplantılar, sunumlar ve röportajlardan ötürü bir hayli yorgunum, ama şikâyetçi değilim. Dünyanın en lüks saat markalarının (Richemont Group'un markalarıyla başlayan macera, bu yıl Ulysse Nardin gibi uluslararası ve MB & F, Voutilainen gibi bağımsız saat markalarıyla 35 katılımcıya yükseldi.) saatlerini tanıttığı fuar, 'Fuar nasıl yapılır?'ın dersi gibiydi. Her imkânın yer aldığı basın odası, sergiler, saat kitaplarının satışa sunulduğu kitapçı bölümü, uluslararası saat dergilerini ücretsiz edinip adresinize yollayabileceğiniz kargo bölümü, özenli yemekler, otobüslerle fuara ücretsiz ulaşım, fuarla ilgili bilgileri bulabileceğiniz mobil uygulama derken her şeyin nasıl da detaylıca düşünüldüğünü görüp emeği geçenleri defalarca kutlamak istedim. Saat markalarının özel sunumlarda yeni koleksiyonları için çektikleri filmler ve ürünlerle aynı konseptte tasarlanan standlar da en az saatler kadar etkileyiciydi. Bu detaylardan bahsetmemin sebebi ise fuarın artık son gün halka açılıyor olması; saatleri seviyorsanız SIHH'in 2019 ayağını kaçırmayın! DİKKATİMİ ÇEKEN BİRKAÇ ŞEY • Fuarda birkaç marka yeni koleksiyon serileriyle karşımıza çıktı: Jaeger-LeCoultre yeni Polaris Koleksiyonu'nu duyurdu, Baume & Mercier ilk in-house üretimi olan; silikon eşapmana sahip, antimanyetik ve fiyat-performans açısından öne çıkan serisi 'Baumatic'i duyurdu, Vacheron Constantin yeni 'Fifty Six' serisine ait saatleri, Parmigiani Fleurier ise Kalpa Koleksiyonu'nu tanıttı. • IWC, 150. yılını coşkulu bir şekilde kutladı. Markanın yüzü olan ünlü isimler gelince stand dolup taştı. IWC'nin yeni marka yüzü Bradley Cooper da oradaydı. (Ünlüler demişken Jaeger-LeCoultre da yeni marka yüzünü duyurdu fuarda: Benedict Cummerbatch.) 'Zaman Makinesi' adlı, markanın kurulduğu 1868 ve 2018 yılını gösteren dev makine çok etkileyiciydi, makinenin tasarımı ise UTINAM Besançon adlı şirketin yöneticisi Philippe Lebru'ya aitti. Lebru daha önce de sanat müzeleri için dev saatler tasarlamış bir isim. Bir diğer etkileyici stand ise dallar, göl ve barıyla bir tropik adaya kurulan Piaget'ye aitti. Ulysse Nardin'in standında ise ünlü İngiliz sanatçı Damien Hirst'ün denize adanmış harika heykelleri bulunuyordu. • İnce saatler ve bilezik kayışlar fuarın önemli satırbaşlarıydı: Audemars Piguet, 25. yılını kutladığı Royal Oak Offshore'un üç yeni modelini tanıttı ve bu modellerden biri olan Offshore Chronograph'ın artık yüzde 30 daha ince olduğunu duyurdu, Piaget ise 2mm inceliğindeki Altiplano'yla sınırları zorlamıştı. (Yanına koyduğumuz metal para bile ondan kalındı.) Birkaç yıldır yerini deri kayışlara bırakan yekpare bilezikler ise yeniden dönmüştü. Çoğu marka, tek hareketle takılıp çıkartılabilen yeni işlevsel bilezikleri tanıttı. • Markalar, yeni komplikasyonlarla sınırları zorlamak yerine daha bildikleri sulardan gitmeyi tercih etmişti, bunun istisnalarından biri ise 'double split' özelliğini aşıp 'Triple Split' modelini lanse eden A. Lange & Söhne oldu. • Richard Mille, polo oyuncusu Pablo Mac Donough ile işbirliğini duyururken her zamanki gibi süper yıldız tavrındaydı. Pablo ile bir yemekte tanışan Mille, polo oyuncularının kullanabileceği bir saat tasarlamaya karar vermişti, saati şoklara karşı korumak ve kırılmazlığını sağlamak içinse yeni bir cam icat edildi. Greubel Forsey ise GMT Earth saatinde 360 derece görülebilen bir dünyayı seriyordu gözümüzün önüne. SIHH'e ilk kez katılan Hermés, mimari bir tasarıma sahip şık saatleriyle dikkat çekti, özellikle tasarımcı Marc Benthier'nin 2010'da tasarladığı Carrè H'nin yenilenen yüzü çok çekiciydi. • Alanda iki sergi mevcuttu: 'The Mysterious Clocks' adlı sergide Cartier, 1912'den bu yana ürettiği ve ünlü kralların koleksiyonlarında yer alan 19 ikonik 'mysterious hour' saati (gizemli saat) sergiledi, diğerinde ise The Beauty of Time kitabında da anlatılan, kilise saatlerinden Rönesans'a en önemli, büyük işçiliğe sahip saatler sergilendi. Saat kitaplarının satıldığı kitapçıda hep aradığım ve artık nadir sayılan bir kitabı da buldum: George Daniels, The Art of Breguet. A. Lange & Söhne '1815 Homage to Walter Lange' Bir Lange ailesi mensubunun duygusal konuşmasıyla başladı A. Lange & Söhne sunumu. Markanın ikinci kurucusu sayılan Walter Lange geçen yıl bu zamanlar hayata veda etmişti ve onu anmanın en iyi yollarından biri, hep istediği saati üretmekti. II. Dünya Savaşı yıllarında yıkılan ve yok olan bir şirketi, yıllar sonra dönebildiği ülkesinde 40 yıl sonra faaliyete geçiren Walter Lange, markasını dünyanın en iyi saat markalarından biri haline getirebilmişti. Kalitesinden asla ödün vermeyen Glashütte markasının 'Walter Lange'ye Saygı' saati ise hayatını kaybeden ustanın arzu ettiği özelliklere sahipti. Torun şöyle anlatıyor: 'Saatlerin prototipini ona gösterdiğimde 'Bunun neden saniyesi zıplamıyor?' derdi. Zıplayan saniye, büyük denge yayı onun hep istediği özelliklerdi. (Çünkü markanın kurucusu Ferdinand Adolph Lange'nin 1867 tarihli icadıdır aynı zamanda.) Bir gazeteci neden Walter Lange için daha komplike bir saat yapmadınız, diye sordu; çünkü ölümünden hemen sonra başladığımız saate komplike özellikler eklememiz bana çok ticari göründü. Bu, bir Walter Lange saati.' diye anlattı Lange ailesinin sözcüsü. Çok haklıydı. Vacheron Constantin 'Fifty Six' Koleksiyonu Dünyanın en eski saat üreticisi Vacheron Constantin'in sunduğu yeniliklerden biri, 'Fifty Six' Koleksiyonu'ydu. Yuvarlak kasaların dönemi 1950'lerde lanse edilen ikonik 6073'ün yeniden yorumu olan Fifty Six, görünümüyle Vacheron Constantin'in geleneksel yapısını koruyor ve ilginçtir ki aynı zamanda da çok dinamik görünüyor. Bunda yenilikçi tipografisinin ve sade kadranın etkisi büyük. Fifty Six (İngilizcede 56 demek; bu isimle, saatlerin ilk kez üretildiği 1956 yılına gönderme yapılıyor.) Koleksiyonu, markanın yapımevinin ilk otomatik mekanizmalı saatlerinden biriydi; 2018'deki versiyonuyla ilk kez hem altın hem de çelik versiyonla sunuluyor. 'Fifty Six'in üç ibreli otomatik, tarih göstergeli ve Ay'ın safhalarını da gösteren takvimli saatleri çelik versiyon için 17 bin dolardan başlayan fiyatlarıyla biraz şaşkınlık yarattı. Marka, fiyatları 'ulaşılabilir' tutmayı tercih etmişti; çünkü bu seriyle maddi gücü, büyük bir markanın komplike bir saatini almaya yetmeyen saatseverler hedefleniyor. Kararı eleştirenler olsa da ben çok olumlu buldum; markanın yeni bir yüzünü temsil eden bu saatleri yakından görmenizi tavsiye ederim. Jaeger-LeCoultre 'Polaris' Koleksiyonu 1833 doğumlu Jaeger-LeCoulte bu yıl, 185. yaşını kutluyor. Biz 200 yaşında markalara çok da alışkın olmadığımız için istikrarla bir markayı yaşatabilen ve sürekli yenilenen İsviçre markalarına hayranlık duyuyorum. Jaeger-LeCoultre de önce başka büyük markalar, sonra da kendisi için 'mekanizma üreten' bir üretici olarak bu övgüyü en çok hak edenlerden biri. 'Üretici', 185. yaşında saatseverlere yeni bir koleksiyon armağan etti: Polaris (yani Kutup Yıldızı). Marka, bu koleksiyonda 1986 tarihli ikonik modeli Memovox Polaris'ten ilham almış ve farklı komplikasyonlarla koleksiyonu genişletmiş. Üç saat ibreli kronograf, dünya saatli kronograf, tarih göstergeli model ve 'vintage' ruhunu taşıyan ve ikonik tarihi modelin yenilenmiş versiyonu olan Polaris Memovox, koleksiyonda yer alan saatler arasında. Markanın 185. yaşı gibi kutlanması gereken bir tarih de Memovox'un üretildiği yıl elbette: Memovox, saatin arkasındaki yazıdan da görebileceğimiz gibi bu yıl 50. yaşını kutlayan bir model. Saatlerin mavi ve siyah kadranı, zımparalanmış ve parlatılmış yüzey sayesinde derinlik kazanmış. Saatin iki kurma tepesi ise onu markanın diğer saatlerinden ayırmış, ama genelin aksine zarafetinden bir şey eksiltmemiş. Bu sportif ve vintage görünümlü saatler fuardaki favorilerimden biri oldu; çünkü ne fazla, ne eksik. Olması gerektiği gibi. Santos de Cartier Cartier için geçen yıl, 100. yıldönümü vesilesiyle Tank Koleksiyonu senesiydi, Bu yıl ise markanın diğer bir ikonik koleksiyonu olan Santos'u daha sık göreceğiz. 22 farklı uçak icat etmiş başarılı pilot Alberto Santos-Dumont'nun 1904'te yarattığı model, kare kasasıyla ve mekanik devrime-şehir mimarisine bir gönderme olan bezelindeki sekiz vidayla bir ikondur; Cartier'nin maskülen sofistikeliğini temsil eder. Bu 'altın oran'a yakın tasarımıyla da bana Royal Oak'u hatırlatır. Tasarım olarak farklılar elbette: Biri sekizgen, biri kare bir kasaya sahip; ama vidalar, yekpare bilezik ve kasa ile bileziğin birleşimindeki bütünlük, benzer bir kusursuzluk hissi uyandırıyor. SIHH'te altın, çelik, iskelet; bilezik ve deri kayışlarıyla birçok yeni Santos modelini gördük. Benim en beğendiğim Santos ise ilk kez sarı altın ve çeliğin bir arada kullanıldığı versiyondu. Cartier, bu antimanyetik ve suya dayanıklı modellerde bir yenilik olarak bileziğin kolayca takılıp çıkarılabildiği QuickSystem'i ve bir alet gerektirmeden bileziğin kısaltılıp uzatılabildiği SmartLink teknolojisini de tanıttı. IWC Schaffhausen 'Jubilee' Koleksiyonu 2018, IWC için önemli bir tarih; çünkü 1868 doğumlu marka bu yıl 150. yaşını kutluyor. Bu özel tarihi kutlamak için de SIHH 2018'te ikonik serileri Portugieser, Portofino, Pilot saatleri ve Da Vinci'ye ait 27 limitli saatle karşımıza çıktı. Markanın yıldızlarından biri, ilk kez markada daimi takvim özelliği ile tourbillon'u bir arada sunan The Portugieser Perpetual Calendar Tourbillon'du, diğeri ise ise hiç şüphesiz, 1884 tarihli cep saati Pallweber'dan ilham alan, ilk zıplayan saat ve dakika göstergelerini kullanan mavi, beyaz lake kadranlı kol ve cep saatleriydi. Avusturyalı saat ustası Josef Pallweber'in cep saatlerinde zamanının çok ötesinde, dijitalmiş gibi zıplayan saat ve dakikayı geliştirmesinin sonucu olarak bu sisteme 'Pallweber Sistemi' denmişti. IWC, dikkatini çeken bu özelliği geliştirerek saatlerinde kullandı ve büyük başarı kazandı. 150. yılında tarihine ve kurucusu F. A. Jones'a bir saygı duruşu olarak da bu saatleri yeniden üretti. Pallweber Koleksiyonu'na ait saatler bugün için bile, birbirine benzeyen modeller arasında öyle avangart görünüyor ki markanın kreatif direktörü Christian Knoop, 'IWC Design' toplantısında bu tasarımın zamanının ötesinde olduğunu söylerken haklı olduğunu düşünmemek elde değil. Beyaz ve mavi rodyum kaplama lakenin 12 katman olarak birçok işlemle kadrana dönüştüğü saatlerin platin versiyonu 25, kırmızı altın versiyonu 250 ve çelik versiyonu 500 adet üretilmiş. Koleksiyona ait 27 saatin arkasında da özel tasarlanmış '150. yıl' logosu bulunuyor. Roger Dubuis 'Excalibur Spider White' 1995 doğumlu Roger Dubuis'nin adı artık hızla birlikte anılıyor. Çünkü marka, Lamborghini ve Pirelli gibi dev markalarla işbirliği sonucunda yeni komplike spor saatler üretiyor. Marka 2017'de Lamborghini'nin motospor bölümü Squadra Corse ile işbirliğini duyurduktan sonra Avendator S motorunun tasarımından ilham alarak ürettiği modelleri açıklamıştı. Bu yıl da çokkatmanlı karbon iskelet kasası ve pembe altın (ve mavi versiyonlu) bezeliyle 28 adet limitli Avendator S'i duyurdu. Bu saat, saatte 57.600bph titreşimle yüksek frekanslı bir saat olarak göze çarpıyordu. Pirelli işbirliğinin bir uzantısı olarak da 88 adetle limitli, titanyum DLC kaplama siyah-beyaz renkte Excalibur Spider modeli tanıtıldı. Bütün saatleri Cenevre Mührü standartlarına uygun olan marka, sunumunda bu 45mm boyutunda, çift denge yayına sahip ve iskelet mekanizmaya sahip limitli Excalibur Spider saatlerin Formula 1 yarışlarında derece almış araç (Seri numarasıyla kontrol edebilirsiniz.) lastiklerinden üretilen kauçuk kayışlarla ve orijinallik sertifikasıyla birlikte verildiğini anlatırken bu belgeyi yakından görme şansım oldu ve bu detaya bayıldım. Benim fotoğrafını çektiğim orijinallik sertifikasında şöyle yazıyordu örneğin: 'Bu özel saatin kayışı, derece kazanan Pirelli motospor lastiğinden yapılmıştır.' Roger Dubuis'nin içinde bulunduğumuz ayda gerçekleşen Lamborghini Super Trofeo Şampiyonası'nın sponsorlarından biri olduğunu da hatırlatalım.

SIHH'in öne çıkan saatleri