Süper kötü adam: Javier Bardem

1975'e kadar –o zaman Bardem altı yaşındaydı– İspanya, diktatör General Francisco Franco tarafından yönetildi. Yasadışı uygulamalar, sansür ve polis tarafından gerçekleştirilen gizli kaçırmaların korkusunda yaşayan bir ulus… Franco öldükten sonra da faşistler etkisini devam ettirdi; o dönem Pilar takip edilip gözleniyordu. Pilar 1977'de bir sabah, Javier sekiz yaşındayken, Madrid'deki Calle de Atocha'da (Atocha Caddesi) bir avukatın ofisine siyasi bir toplantıya gitti; o oradan ayrıldıktan beş dakika sonra teröristler makineli tüfeklerle içeri girip orada kalan dokuz kişiyi vurdu ve beşini öldürdü.

"Unutulmaz bir olaydı, hiç aklımdan çıkmıyor." diyor ve omuzlarını silkiyor. "Sanırım hayat böyle bir şey."

Bu sözleriyle hayatın tesadüflerle dolu olduğunu ima ediyor, ancak bu tesadüflerin kötü sonuçları da olabileceğine ilişkin, aile geleneği olan aktivizmi devam ettirmesi fikrini engellemiyor. Franco'nun çok sayıda kurbanını resmi olarak tanıyan İspanya'daki 2007 tarihli Tarihi Hafıza Yasası'nın kabulü için kampanyaya katıldı, gözden kaçan insani olaylar hakkında belgeseller yapıyor ve kendisinden 'işçi' olarak bahsediyor. İspanya, 2005 yılında eşcinsel evliliği meşrulaştırdığında destek oldu. Dört yıl önce, o ve Cruz, İsrail'i Gazze'de soykırım yapmakla suçlayan bir belgeyi imzaladıkları için Hollywood'daki yöneticilerin hiddetini üzerlerine çektiler.

Konuşurken sıkça üstü kapalı şekilde politikadan bahsediyor. Özellikle de küresel ısınmadan ve mültecilere davranış biçiminden… Donald Trump'tan bariz bir şekilde hoşlanmadığını göz önünde bulundurarak 'özgür dünyanın mevcut liderinin' onun modern kötü adam tanımına uyup uymadığını soruyorum.

BİZE ULAŞIN