Süper kötü adam: Javier Bardem

"Pek uymuyor." diye yanıtlıyor. "Trump'ın sorunu, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en şöhretli insan olmak istemesi. Her yaptığıyla, her söylediğiyle tarihe geçmeye çalışıyor. Birincisi, hiçbir şey umurunda değil. İkincisi tüm ilgiyi kendi üzerine çekmek istiyor. Aptal bir TV programı gibi: Beyaz Saray'daki ünlü, sırf ses getirsin diye bir şeyler yapıyor. Ancak başka şekilde düşünebilecek birçok insanı temsil etmek zorunda olduğu için bu bir sorun."

Tüm bunlar genç Bardem'in erdemli bir sosyal adalet savaşçısı olarak büyüdüğünü varsaymanıza neden olabilir, ancak tam olarak öyle değil. Bir ressam olmak istiyordu, ancak odasındaki duvarlarda Goya eserlerinin kopyaları değil, AC / DC, Pink Floyd, Led Zeppelin ve Playboy posterleri vardı. 21 yaş altı İspanyol ragbi takımındaydı. Yeni yeni özgürleşen Madrid gece hayatında isim yaptı; hiçbir şeye karşı değildi. Ayrıca yakışıklıydı. O kadar ki, 17 yaşına girdiğinde bir televizyon melodramında bir yakışıklıyı canlandırıyordu ve 1989'da televizyonun en çok izlendiği saatlerde yayımlanan eğlence programı 'La Tele de Tu Vida'da düzenli olarak ekrana çıkıyordu.

Genç TV yüzünden bir karakter oyuncusuna dönüşmesinin ardında ise pembe dizi senaryosunu andıran bir hikâye var: 1989'da bir gece, iki arkadaşıyla Madrid'de bir kulüpteyken yanlarından geçen bir kıza güzel göründüğünü söyledi. Kulüp çıkışında kızın erkek arkadaşı dört kişiyle onu bekliyordu. TV'deki rolüyle ilgili onunla dalga geçtiler, yumruklayarak yere düşürdüler, o kaçmaya çalışırken tekmelediler ve finali ise o güzel yüzünü tampona tekrar tekrar çarparak yaptılar. Durumu o kadar kötüydü ki ailesi hastanede aynaya bakmasına izin vermedi. Sonunda aynaya baktığında çenesindeki derinin açıldığını, sağ göz kapağının yırtıldığını, burnunun kırıldığını gördü ve artık kariyerinin bittiğini düşündü. Ancak bu, sadece başlangıçtı.

BİZE ULAŞIN