Tasarım ve mimarinin geleceği
Geçtiğimiz ay, 100. yaşını kutlayan Forbes'un yeni yaş kutlaması vesilesiyle St. Regis İstanbul'da düzenlenen 'İdeas' oturumunda geleceğin kırılma alanlarından olmaya aday olan tasarım ve mimari konuşuldu.
Bir kesim teknolojide yaşanan gelişmelerin insanlığa daha iyi ve daha kaliteli bir hayat sunacağına inanıyor. Diğerleriyse bu gelişmelerin aslında bir altüst oluş olduğunu ve insanı bir adım geriye attığını düşünüyor. Peki, iki kesimin de ortak umudu tekil obje tasarımının ötesine geçip hayat tarzı olarak kendini konumlandırabilen bir tasarım çizgisi olabilir mi? Türkiye kentleşme konusunda, ne yazık ki, henüz hedeflenen düzeyde performans gösterebilen bir ülke değil. Özellikle, büyükşehirlerdeki ulaşım ve çevre sorunları gün geçtikçe artıyor. Üstelik insanların yaşam standartlarındaki yükseliş de daha iyi şartlar altında yaşama talebinin yükselmesine yol açıyor. Zaten bu beklentiler son yıllarda tasarım ve mimarinin yükselişinin de dinamiğini oluşturuyor. Artık binalar yerine mimarlardan ve mimariden söz ediyor, bir şirketin ürünün tasarımını konuşuyoruz. Alım talepleri de bu estetik kaygılar üzerinden şekilleniyor. Özetle tasarım ve mimari hızla hayatımızın içine entegre oluyor.
Bu nedenle FORBES'un 100'üncü yaşı vesilesiyle düzenlenen 'Ideas' oturumlarından biri, geleceğin kırılma alanlarından olmaya aday tasarım ve mimarlığa ayrıldı. St. Regis İstanbul'da yapılan ve Türkiye'nin en önemli mimarlarından Melkan Gürsel'in moderatörlüğünde düzenlenen FORBES Ideas 'Tasarım ve Mimarlığın Geleceği' toplantısında masanın diğer tarafında Harvard ve Yale'de dersler vermiş Ağa Han ödüllü mimar Han Tümertekin; Herman Miller, Moroso ve TOTO gibi uluslararası markalarla çalışan endüstriyel tasarımcı ve Sevdiğiniz Yaşamı Tasarlayın adlı isimli kitabın yazarı Ayşe Birsel, Mudo markasının kurucusu Mustafa Taviloğlu ve tasarım sürecine 'yaratıcı yıkım' getiren Atölye Labs'in iki kurucusu Engin Ayaz ve Alper Kerem vardı.