Yeryüzündeki cennet Cape Town
Gez-gör
Masa Dağı
Mutlaka ve kesinlikle görülmesi gereken en önemli yer. Yalnızca Masa Dağı'na teleferikle çıkmak, rüzgârı bedeninizde hissetmek, şehri Antik Yunan tanrıları gibi yukarıdan seyretmek, sisin içinizden geçip gitmesini duyumsamak için bile Cape Town'a gidilir. Yaklaşık 40 avroluk bir tur ile bu dağı keşfetmeniz mümkün. Aşağısı yanıyor bile olsa, üzerinize bir tişört, hırka ya da mont almayı unutmayın; çünkü 'Masa'nın tepesinde sizi nelerin beklediğini hiç bilmiyorsunuz. Isıtan bir güneş, 10 dakika içinde yerini ürperten bir sise ya da sizi yerinizde zor tutan rüzgâra bırakabilir.
Bo-kaap
Her evin farklı bir renkle boyandığı bu bölge, yazıda anlattığımız melez kültürlerin nasıl ortaya çıktığını gösteren âdeta bir açık hava müzesi. Geçmişte göçmen Malayların yaşadığı bu bölge zamanla diğer kültürlere de ev sahipliği yapmaya başlamış.
Robben Adası
Modern Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 'kurucu babası' kabul edilen Nelson Mandela'nın 27 yıllık cezaevi mahkumiyetinin 18 yılını geçirdiği bu ada Hollandalılar tarafından 17. yüzyılda mahpusların gönderildiği izolasyon adası olarak kullanılmış. Daha sonra inşa edilen cezaevi ile ünlenmiş. 1991 yılında kapatılan cezaevi sonrası ada artık yalnızca turistik amaçlı kullanılıyor. İnsanın insana zülüm etme konusunda ne kadar 'yaratıcı' olabileceğinin gezip görülebileceği bir utanç müzesi.
Ümit Burnu
Bir kıtanın en ucunda olma hissini yaşamak için benzersiz bir nokta. Portekizli kâşif Bartolomeu Dias burayı keşfettiğinde 'Fırtınalar Burnu' demiş. Hint ve Atlas Okyanuslarından gelen nemli rüzgârlar Afrika kıtasının yalçın kıyılarına çarpınca ortaya çıkan fırtınalar yüzlerce yıl denizcilerin korkulu rüyası olmuş. Güvenli kıyıdan, yaklaşık beş mil uzaklıktan geçen kocaman yük gemilerinin bile bu sularda yol alırken zorlandıklarını görebiliyorsunuz. Devasa bir milli parkın içinde yer alan Ümit Burnu'nun feneri de çok ünlü.