Yükselme devri
Ancak tabii ki etnik kökenin alakasız olduğu ve her şeyin yetenekle ilgili olduğu roller vardı. Nicolas Winding Refn'in 2011 yılında çıkan'Drive' filminde Carey Mulligan'ın sabıkalı kocası Standard ('göz alıcı ölüm' serisi için başka bir rakip); Alex Garland (Kendisiyle aynı zamanda önümüzdeki yıl çıkacak 'Annihilation' filmini de çekti. 'Son Jedi'ı çekerken Pinewood'da farklı ses sahneleri arasında gidip geliyordu.) tarafından yazılan ve yönetilen, harika bir şekilde dengelenmiş bilim kurgu 'Ex Machina'da (2014) gizemli bir teknokrat. Veya geçen ay gösterime giren, George Clooney'nin eski bir Coen Kardeşler senaryosundan yönettiği bir kara mizah olan 'Suburbicon'.
Bu filmde Isaac'in Julianne Moore ve Matt Damon tarafından işlenen şüpheli evrak işlerini inceleyen tazminat talebi araştırıcısı olarak küçük bir rolü var ve kısa sahnelerinin hepsine renk katıyor. Isaac, çok modern türde bir aktör: Sıkıcı olmadan çeşitlilik gösteren; koyu renkli, etkileyici gözleri, kalın kaşları ve kıvırcık saçlarıyla yakışıklı ancak dikkat dağıtacak kadar çılgın bir yakışıklılığı olmayan; ünlü olmaya çok da önem vermeyen ve tekrardan evlenip başka bir oğlu ve kızı olan babası dâhil olmak üzere ailesini yakınında tutan biri. İster İngiliz asili isterse Greenwich Village'dan fakir bir kişi olsun bir karakteri canlandırdığında yerinde başkasının olamayacağını düşünmemiz (Ray LaMontagne istisna olabilir) ne kadar yetenekli olduğunu gösteriyor.
Ancak bugün o danimarka prensi. Isaac'in Hamlet'i oynamasının New York'ta bir çılgınlık yarattığını söylememiz yetersiz kalır. Kapalı gişe olduğu kesin. Bizim buluşmamızdan önceki Pazar günü Al Pacino izlemeye gitmiş. Biletler o kadar zor bulunuyor ki Isaac'in kendi reklamcısı bana bilet bulamayabileceğini söylüyor. Röportajımız biter bitmez o gecenin performansı için iadeler olursa diye bekleme listesine yazılmak için Halk Tiyatrosu'na gidiyorum (Sırada yedinciyim ve arsız çaresizliğimle önümdeki kadına belki öne geçmeme izin verir umuduyla Isaac ile röportaj yapmak için Londra'dan geldiğimi söylüyorum. Kadın bir nanosaniye boyunca bunu düşünürken arkamdaki başka bir kadın gündüz işinin şempanze resmi yapmak olduğu hakkında konuşmaya başlıyor ve dinleyicilerimi kaybediyorum.).
Açık olarak görülüyor ki Hamlet Isaac'in beyninin büyük bir kısmını ele geçiriyor. Yaklaşık 1.500 replik ezberlemek zorunda kalmış olduğu gerçeğini saymıyoruz bile. "Bu akşam bile oyunun benim için ifade ettiği şey farklı," diyor. "Neredeyse dini bir metin gibi. Çünkü bir satırına bakıp bu satırı nasıl yorumladığınıza bağlı olarak çok farklı anlamlara gelebilecek İncil'in belirsizliğine sahip. Duygusal olarak özellikle bağlı hissetmediğim bir gecede bile bana bir şeyler öğretiyor. Bir repliği söylüyorum ve sonrasında 'Ah, bu harika bir tavsiye Shakespeare, teşekkür ederim.' diyorum." Hamlet, Isaac'in önceden göremediği veya hiç istemediği sebeplerden dolayı Isaac'te yankı uyandırıyor. Babasının zamansız ölümünün yasını tutan genç bir adamı oynarken Isaac de Şubat ayında geçirdiği bir hastalıktan sonra ölen annesinin zamansız ölümünün yasın tutan bir genç adamdı. Oyunu oynamak yaşadığı kaybı sindirmek için bir yol gibiydi.
"Sanki bu kadar yoğun duyguları ifade edebileceğiniz tek yer burası. Aksi takdirde bir odada kendi kendinize çığlık atmadığınız takdirde diğer yerlerde bunu yapmak pek uygun değil," diyor. "Bu oyun yas sürecinin nasıl atlatılacağıyla ilgili çok güzel bir ahlaki hikâye; son dört aydır her gece bunu deneyimlemek hem katartik hem de eğitsel oldu; karşı konulamaz hissettiren bir şeye bir yapı verdi." Mart ayında, Eugenia öldükten bir ay sonra Isaac ve Lind evlendi.
Ardından Nisan'da büyük annesinin anısına ismi verilen Eugene doğdu. Isaac'e ebeveyn olduktan sonra gerçekleşen perspektif değişimini, odağının bir oğul olmaktan baba olmaya değişip değişmediğini soruyorum.