Tüm samimiyetimizle neden vintage?
Üçüncü sebep ise başta çok sarıldığımız; her sınıfın lükse erişebilmesini sağlayan (Örneğin artık Chanel giyemiyorsanız da Chanel parfüme erişebilirsiniz. Evinizde o logoyu görme ihtimaliniz eskisine oranla daha yüksek.) seri üretimin bize artık yetersiz gelmeye başlaması. Bunun için kendimce bir örneğim de var: Birkaç hafta önce bir kalem ustasında denediğim 1910 üretimi bir kalem öyle güzeldi ki bilmem kaç adet yeni ve değerli dolmakalemim olduğu halde "Şimdiye dek hiç dolmakalem kullanmamışım," demekten kendimi alamadım. Çünkü bugünkü hızlı ve çok üretim anlayışı, her şeyin elde yapıldığı, en kaliteli malzemenin tercih edildiği o günlerin ürünlerini üretmeye ve bulmamıza imkân vermiyordu. Bu sebeple eski kıyafetler bugünkünden daha kaliteli, parfümler daha kalıcı, kitaplar daha gösterişliydi. Çünkü 'kalite', o yıllarda kârın henüz önündeydi. Her şey 'herkes için' üretilmediğinden nadirdi, nadir olduğu için kaliteli ve pahalıydı o yıllarda. Düşünün ki, moda dünyası henüz polyester ve yapay ipekle tanışmamıştı bile. Biz ise vintage giysi, aksesuar ve eşyaya eriştiğimizde şimdiki lüksten daha ucuza, daha kaliteli ürünleri almış olduğumuzu fark etmiştik.
Dergimizin konusu 'güncel moda'da da durum farklı değil. 2000'den bu yana 'retro-vintage' akımına örnek oluşturabilecek öyle çok koleksiyona şahit olduk ki, medyanın en popüler konularından biri de "Vintage yeni trend mi?" başlığını taşır oldu. Çiçek deseni, puantiye, fosforlu renkler, bob kesimi saçlar her yerdeydi. Beatles dönemi İngiliz ayakkabıları, seri üretim yapan popüler markaların bile gözdesi haline geldi. Hatta yalnızca bir dönemi ele almakla yetinmez olduk; tam bir melez moda dönemindeydik: Bir yanda hippi modası bir yanda da caz çağının kruvaze takım elbiseleri…