Zamanın durduğu dört gün
Yazı: Togan NOYAN
Cenevre, özellikle üniversite yıllarımdan beri radarımda olan, ancak şimdiye kadar yolumun düşmediği bir şehirdi. Tabii önceleri, çok sayıda önemli kurum, vakıf ve özel şirket merkezinin veya şubesinin Cenevre'de konuşlu olmasından dolayı şehre ilgi gösterdiğimi saklamak istemem. Bununla birlikte, oraya giden arkadaşlarımın şehirle ilgili anlattıkları, fi nansal hareketlilik; dolayısıyla da 'paranın hızlıca el değiştirmesi' gibi pek çok unsur, Cenevre'yi seyahat listemin 'İlk 5'inde uzunca bir süredir tutuyordu. Zira gerek İsviçre'nin gerekse de Cenevre'nin ekonomik hacmi, nüfus ve coğrafi koşullar göz önüne alındığında benim için ciddi bir merak konusuydu. Elbette, şehrin kozmopolit yapısının beraberinde getirdiği 'çokkültürlülük' de gözlemlenmeye değerdi ve vaktim olduğunca bunu yapmaya çalıştım. Tabii, bu anlamda yolun daha çok başındayım.
Gelelim, asıl meseleye; yani Cenevre'yi salt kültürel/ ekonomik çerçeveden anlamayı eksik kılacak, özel mi özel bir zanaat ve bu zanaatların olabilecek en şık şekilde sergilendiği fuara… Bu yıl 27'ncisi düzenlenen SIHH, tecrübeli katılımcılara göre daha şık detaylar (Ortam, markaların sunumları, sergi alanları gibi.) barındırmasına rağmen, öncekiler göz önüne alındığında daha sakin geçmiş. Bu tarz görüşlere, ilk SIHH tecrübem olmasına rağmen katılıyorum. Ancak özellikle söylemeliyim ki 'sakinlik', tamamen dünyadaki ekonomik tedirginlikle ilgili.