Devir, gösteriş devri

MODERN İNSAN TELEFONUNDAN UZAK DURAMIYOR

Sosyal medya kullanımıyla birlikte incelediğimiz nispetizm kavramının yanı sıra bizi akıllı telefonlarımızın kölesi haline getiren 'Nomofobi" kavramından bahsetmesek sanki bir şeyler eksik kalır… Ne o, daha önce duymadınız mı? Muhtemelen şu an telefonunuz minimum hareketle ulaşabildiğiniz bir yerlerde bildirim ışığı yanarak bekliyor… Siz her ne kadar sayfaları çevirip dursanız da o bildirim ışığı sönmeden rahat edemeyeceksiniz… Kafalarını sallayanlara müjde, nurtopu gibi bir sendromunuz var; Nomofobi! Mobil veri ve Wi-Fi kotamızın su gibi akıp gittiği şu günlerde "No mobile phone" sözcüklerinin birleşiminden ortaya çıkan Nomofobi kavramına yabancı olanlar için kısaca bir bilgi verelim. Modern insanın en yeni sorunlarından biri olan kavram 'telefondan uzak kalma korkusu' olarak nitelendiriliyor. Kişiyle cihazın arasında gelişen bağımlılık ise ileri seviyede iletişim bozukluğu, sosyal başarısızlık ve anksiyete krizlerine yol açıyor.

NOMOFOBİ MİYİM?

- Telefonum olmadan eksik hissediyorum.

- Telefonu sürekli kontrol ediyorum.

- Şarjımın bitmesi dünyanın sonu gibi.

- Cihazımı kaybetmekten, unutmaktan ve arızalanmasından korkuyorum.

- Yokluğunda baş dönmesi, kalp çarpıntısı, mide krampları gibi anksiyete belirtileri gösteriyorum.

Yeni neslin problemi olarak görülen bu korku aslında sanılanın aksine sadece 'Z Kuşağı' (1995-2010 yılları arası doğan nesile verilen ad) ilgilendirmiyor. Bizleri hatta ebeveynlerimizi de avucunun içine almış akıllı telefonlarla korku geniş bir tabanda yayılma fırsatı buldu diyebiliriz. Teknolojinin gelişmesi ve internetin artık geniş bant aracılığıyla yaygınlaşması iletişimin daha kolay olması işimize geliyor. Ancak bu yaygınlığın yeni bağımlılıklar ve roller ortaya çıkarmasıyla bir o kadar da ürkütücü hale geldiği gerçeğini göz ardı edemeyiz. Neyse, felaket senaryolarına ara verelim… İletişimin tek tıkla, ya da bir dokunmatik ekran aracılığıyla sağlanması, flörtün fotoğraf beğenme düzeyine inmesi ve arkadaşlıkların 'Retweet' aracılığıyla devam etmesi elbette bildiğimiz dünyadan kopuşumuzu ve farklı bir dünyaya adım atışımızı hızlandırdı.

İşte iletişimimizin ve ilişkilerimizin geldiği bu noktada daha çok beğenilmek, arzulanmak ve takdir edilmek amacıyla gösteriş yapmak ya da olmadığımız biri gibi gözükmek zorunda kalabiliyoruz. Arkadaşlarımız olsa bile yalnız hissetmemizin sebebi de sabırsız olmamızın sebebi de tam olarak bu durumun sonuçları. Sabırsızlıkla bu kavramların ne alakası mı var? Anlık mesajlaşma uygulamaları sayesinde fotoğraf alıp gönderebiliyor, görüntülü konuşabiliyor ve ücretsiz mesajlaşabiliyoruz. Her şey bu kadar kolayken 'mavi tık'ı gördüğümüzde alamadığımız bir cevap ise bizi çılgına çevirmek için fazlasıyla yeterli… Henüz "Bir cevap yazmak bu kadar mı zor?!" iletisini almayanlar hâlâ çok şanslı.

BİZE ULAŞIN