Devir, gösteriş devri
BİZİM İÇİN HER SANİYE ÇOK ANLAMLI
Sosyal medya kullanımı, nispetizm ve nomofobi derken son olarak bu konu hakkında bilinmesi gereken FOMO sendromunu da es geçmeyelim. "Fear of Missing Out" yani 'gelişmeleri kaçırma korkusu' olarak tanımlanan bu sendrom bahsettiğimiz dünyaya ne denli sıkı sıkıya bağlandığımızı gözler önüne seriyor. Gün boyunca sürekli olarak zaman akışlarını yenileyen bu sendrom sahipleri tüm gelişmelerden haberdar olmayı hiçbir gelişmeyi kaçırmamayı arzuluyor. Her an bir yerlerde bir şeyler oluyor değil mi? Daha önce bu kadar çabuk erişemediğimiz için bu korkuya kapılamıyorduk fakat şimdi her yenilememizde dünyanın diğer ucunda yaşananları ya da yan masada olanları görebiliyorsunuz. Bahsettiğimiz gelişmeler sadece siyasi ya da herkesi ilgilendiren konular olmayabilir tabii… Kendi ilginize göre şekillenen gelişmeler kimisine göre hayvan hakları olurken kimine göre ofisteki rakiplerin hayatı da olabiliyor. En azından bahsettiğimiz konuda biraz olsun kontrol bizde ya da ilgilerimizde diyebiliriz. Aranızda dünyanın kötüye gittiğini düşünen varsa bu konuda kendi fikrimizi söylemeden geçmeyelim. Tüm bu 'kötü' olarak nitelendirilen olaylar aslında tarihin tozlu sayfalarında yazanların tekerrürü desek yanlış olmaz herhâlde. Fakat içinde bulunduğumuz dönemde bilgi akışının hızı sayesinde gündemimiz çabucak değişirken bizler gezegenimize karşı sorumlu hissediyoruz. Her gün fotoğraflar çekiliyor ve paylaşıyoruz. Ayrıca bu meseleyi sadece fotoğraf ile de sınırlamamakta fayda var. Sürekli durum güncelleyen ve duygularını eşe dosta aktaranlar, her caddede yer bildirimi yapmak gibi alışkanlıklar sahibi olabiliriz. Gösteriş devrinin sakinleri olarak görünmek, fark edilmek üzerine inşa edilmiş hayatlarımızı yaşamak zorundayız. Zorunda olma durumu ilk bakışta korkutucu gelse de bu devirde paylaşmak ve göstermek konularında bu kadar başarılı örnek varken kişi de kendini pekâla buna mecbur hissedebilir. Ayrıca yine, yalnızca bu döneme ait olduğu konusunda da şüphe duymamamız garip olurdu. Tarihin başından beri insan fark edilmek, dikkat çekmek, beğenilmek istemiştir diyebiliriz değil mi? İlkel kabilelerin yüzlerine sürdükleri boya onları diğerlerinden farklı kıldı, saraylarda düzenlenen balolarda şıklık yarışı yapıldı… Şimdi de sadece sağlıklı yaşamak amacıyla değil, şekilli vücudumuzu spor salonu aynasından fotoğraflamak için spor salonlarına ödeme yapıyoruz. Aslında çok da fark yok değil mi? Hayır, şartların sağladığı rahatlıkla beraber bu konuya kafa yorabiliyoruz hepsi bu. 21. yüzyılın başlarında olmamıza rağmen içinde bulunduğumuz hızlı dönemin ismi konusunda henüz anlaşamadık. Bilişim Çağı içerisinde olduğumuzu söyleyen otoritelere bir de 'Gösteriş Devri' teklifini sunuyoruz. Zamanını, paylaşmak adına cömertçe kullanan bu devrin insanları olarak tarihe not düşülmemiz gerekir… Kaldı ki yıllar sonra dünyadan geçmiş insanların günlükleri sayılacak olan Twitter varken hayattan silinmemiz pek de mümkün görünmüyor. Aile ilişkilerimizi Facebook, fotoğraf albümlerimizi Instagram, seyahat güncemizi de Swarm'dan bulacak torunlarımıza bol şans diliyoruz.