20 Yıl Sonra Olgunlaşacak Adam

ÜNLÜLER DÜNYASINDAN BİRİYSENİZ, ÜSTELİK HEM KARİYERİNDE BAŞARI GRAFİĞİNİ YÜKSELTİYOR, HEM DE ‘KARİZMATİK’ BİR GÖRÜNÜMLE BEĞENİ TOPLUYORSANIZ; ÖZEL HAYATINIZIN MERAK EDİLMESİ VE YAKINDAN TAKİP EDİLMESİ SON DERECE OLAĞAN. KİMİ DEŞİFRE OLMAYA MÜSAADE ETSE DE ARADA AYIKLANAN BAZI İSİMLER DE ‘UZAK’ DURMANIN PEŞİNDE. O DA, BU İSİMLERDEN BİRİ. 20 YIL DEVİRDİĞİ OYUNCULUK KARİYERİ BOYUNCA ADINI SADECE YAPTIĞI İŞLERLE GÜNDEME GETİREN OZAN GÜVEN, TÜM İÇTENLİĞİ İLE KENDİNİ ANLATTI.

Giriş Tarihi: 26.01.2015 17:15 Güncelleme Tarihi: 27.01.2015 14:13


RÖPORTAJ SEDA KARAN

FOTOĞRAF CEM TALU

MODA EDİTÖRÜ DUYGU ALTIPARMAK

6 Ocak Salı günü… İstanbulluların pek alışkın olmadığı karlı ve buz gibi soğuk bir günde ekipçe düşünüyor ve onunla kapak çalışması yapmaya karar veriyoruz. İş başa düşüyor; kapak ve prodüksiyon çekimi için birazdan onu arayacağım. Telefonu, kısa bir müddet çaldıktan sonra o tanıdık sesiyle "Efendim?" diye açıyor…

"Merhaba Ozan Bey?"

"Evet, merhaba…"

"Esquire Türkiye dergisinden Seda Karan ben. Müsaitseniz sizinle yapmak istediğimiz kapak çekimi için görüşmek istiyordum."

"Çok teşekkür ederim ancak bilirsiniz; iş yapmadığım zaman röportaj vermiyorum hiçbir yayına."

"Ozan Bey, bence biraz düşünün. İşin magazinsel boyutunda değiliz; ayrıca soru-cevap şeklinde bir çalışma yapmak zorunda da değiliz…" Bu cümlemden sonra Perşembe gününe kadar düşünmek istediğini söylüyor ve konuşmayı bitiriyoruz.

YAKLAŞIK 10 DAKİKA SONRA TELEFONUM ÇALIYOR…

"Efendim?"

"Sedaaaa! Kızım sen, benim tanıdığım Seda değil misin?"

"Evet, benim!"

"Ee niye başkasıymış gibi konuşuyorsun o zaman?"

"Ne bileyim; iş için aradım… Kaç yıldır da görüşmemiştik. Belki tanımazsın birden diye düşündüm. Tanıdığına göre röportajı kabul ediyorsun."

"Beni çok zor bir duruma düşüreceksin şimdi ya… Peki o halde; röportajı sen yapıyorsan, kabul."

Daha Ozan Güven olmadan önce, Beşiktaş'taki pasajda bulunan ayakkabı dükkânında çalışırken tanıştığım Ozan'dı o benim için. Derken yıllar geçti; koptuk. Herkesin yolu bir yere doğru aktı. Hani derler ya, "Kısmet bugüneymiş." diye… Öyle bir durum işte! Bu yıl görüşmemiz, hatta güzel bir kapak çekimi yapmamız varmış kısmette. O hafta İstanbul'u deyim yerindeyse kilitleyen kar kalktıktan sonra ekipçe onunla buluşmak üzere sözleştik. 12 Ocak Pazartesi günü Ozan'la bir araya geldik, çekim ekibi olarak onunla nasıl bir çalışma yapmak istediğimizi konuştuk ve Perşembe günü buluşmak üzere sözleştik.

Geçtiğimiz günlere göre nispeten temiz ve sıcak bir günde sabah 09.00'da Cibali-Balat yollarına düştük. Tüm gün sokaklarda, mahalle berberinde, deniz kıyısında, oto tamircide ve virane bir mekânda çekim yaptık. Bu arada hakkını vermeliyim ki; saatlerce süren bu dış çekimler sırasında 'gık'ı çıkmadı. Arada bir dinlenmek, çay içmek ister insan! Yok… Hatta Temmuz ayından bu yana hamladığını ve çekimlerden oldukça keyif aldığını bile söyledi. Bu arada magazin haberlerinde gördüğünüz ya da genel olarak tahmin edildiği gibi suratsız bir adam da değil Ozan… Aksine son derece eğlenceli, kendisiyle dalga geçebilen ve sokaktaki insanlara karşı saygılı ve düşünceli biri. Üstelik her ortama da rahatlıkla uyum sağlayabiliyor. Röportajın ilerleyen bölümlerinde okuyacaksınız zaten…

O, sadece yaptığı işle gündemde olmak isteyen, 'çok rahat' olduğu düşünülse de, aksine son derece utangaç bir adam. Kısacası onu sadece 'kayıt ile stop' arası ilgilendiriyor. Gerisi ona özel kalsın istiyor.

Ona ilk olarak Beşiktaş Pasajı macerasının nasıl başladığını ve Beşiktaş yıllarının onun için ne ifade ettiğini soruyorum. 1992'de başlamış… Aslında ilk, çorap-iç çamaşırcıda çalışıyormuş. Ama konservatuar meselesi ortaya çıkınca okulla iş hayatı bir arada yürümemiş. Sonra bir gün, halen ortağı olan Ramazan'la tanışıp kadın ayakkabıcılığı işine girmiş. "Düşünsene 15m2'lik bir dükkânda başlayan macera bugün halen devam ediyor. Kendimi bildim bileli Beşiktaşlıyım. Okulla dükkân arasında mekik dokurdum. Kim bilir kaç kez pantolonumun arka cebinde çekecekle okula gitmişimdir! İnsanları ve hayatı tecrübe etmekle ilgili çok şey öğrendim Beşiktaş'tan." diyor. Daha 20'li yaşlarının başında yaptığı ayakkabıcılık işi sayesinde Ozan kendi deyimiyle hayatı tanımış. Kadınlara ince davranabilmek, racon kesmek ya da esnaflık adına aklınıza ne gelirse işte! O bunları anlatırken, pasajın bir çalışanı olmanın kendisinde ve hayatında neyi törpülediğini soruyorum… "En başta, genç yaşta çalışıyor olmak, insanın hayatında zaten bir sürü şeyi törpülüyor. Hangi mesleği yaparsan yap; hayatı tanımadan ne yaptığın işi, ne de kendini tanıyabilirsin. Kendini tanımazsan da yaptığın işe bir faydan olmaz. O yüzden Beşiktaş benim hayatla tanışmama ve aidiyet duygumun gelişmesine yardım etmiştir. Bir de her gün kadınlarla berabersin tabii! Hatta bir ustamız, 'Birine beddua edeceksen, Allah seni kadın ayakkabıcısı yapsın de,' derdi. Dünyanın en zor işlerinden biridir. Beğendiği ayakkabının numarası uyar, uymaz. Topuğu kısa gelir… Ayağındaki modelin şöylesi var mıdır? Sevgilisiyle kavga eder sana gelir, evlenme teklifi alır sana gelir. Daha neler neler! Ne anılar birikti… Ama o yıllardan bugüne devam eden dostluklarımız da var. Müşterilerimden birçoğunun mezuniyet ayakkabısını, nişan, hatta gelin ayakkabısını sattım. Bir kısmı, bugün kızına babet alıyor.

.........................

Ozan, hayat kavgasını kendisiyle verenlerden… Pişman olmanın da bir tür olgunluk olduğuna inanıyor. Özellikle yaşı ilerledikçe kendisiyle verdiği kavgaların daha da arttığını ama içindeki seslerin bir o kadar azaldığını anlatıyor bu kez: "Delikanlıyken içinizde beş konuşan varsa yaş ilerledikçe konuşanların sayısı azalıyor, dolayısıyla kendinizle ettiğiniz kavgaların sayısı da azalmış oluyor." Kendisiyle sık sık kavga eden bu adama en sevmediği huyunu soruyorum bunun üzerine… Aceleci ve hemen her şeyin anında olmasını isteyen yönünü sevmediğini belirtiyor içtenlikle.

……………………….

Ozan Güven bu Mayıs'ta 40 yaşına girecek. 40 yaş bunalımı başladı mı acaba ya da kendisini artık daha olgun hissediyor mu? "Geçen seneye göre daha olgunum ya da üç yıl öncesine göre daha az olgunum. Bilmiyorum ki! Bir şekilde büyüyoruz. Halen çocukluk yapmıyor muyum; yapıyorum tabii ki. Tamamen olgunlaştım diyemem ama bazı şeyleri olgunlukla karşılayabiliyorum artık, bunu biliyorum. Bir de şöyle bir şey var; zaten 20 yaşına kadar hiçbir şeyin farkında olmadan yaşıyorsun; 20 yıldır bir şeyleri fark ederek yaşıyorum ben. Nereye olgunlaşıyorum, bir 20 yıl daha lazım!"

Hayatın ne de çok çabuk geçtiğinden hayıflanıyorum bunun üzerine. Ozan da benimle hemfikir! "Pazartesi derken bir bakıyorsun hop Cuma olmuş! 2000'li yıllar ve Milenyum'a giriyoruz dedik; 2015'teyiz. Belli bir yaştan sonra daha da mı çabuk geçiyor anlamadım! Bir de düşünsene 50 yıl sonra yokuz! Bitti, yok! Bunun üzerine şimdi ne önemsedin bu kadar kendini diye düşünmeye başlıyorsun! Senin yerine bundan 50 yıl sonra bambaşka insanlar olacak. Esamen okunmayacak! Böyle düşününce içim çok rahatlıyor. Niye bu kadar çok önemsiyoruz kendimizi, karşımızdakini, fikirlerimizi! Efendi efendi yaşayıp düzgünce gitmek lazım Benden sonrası tufan zaten."

………………

Ozan'ın yalnız kalma ile bir sınavı olsa, sonuç ne olurdu? "Hiçbir zaman yalnız kalmam diyemem. Unutmamak gerekiyor; hayatta her şarta en hızlı adapte olabilen varlık, insan. Asla olmaz dediğin şeyler bir bakıyorsun en fazla iki ay sonra hayatının ta kendisi olmuş. Hastalık ve ölüm dışında her şeye çare var. Yalnızlığıma da çare bulurum bir şekilde." diye yanıt veriyor.

…………………

Saç ve Makyaj ONUR MARANGOZ

FOTOĞRAF ASİSTANI ERAY KORKUT – KEREM KURTULUŞ

Röportajın tamamı ve Ozan Güven'in kaleminden 'Beşiktaş', Esquire Şubat 2015'te

2

İSTANBUL'UN ÜNLÜ BERBERLERİ

Pek çok erkek için ilk saç tıraşının adresi, genellikle babalarının berberidir. Bu süreç, erkeklerin yıllar içerisinde uyum yakaladığı bir berberi bulmasıyla sonuçlanır. Hepimiz en az bir kere, alışkanlığından vazgeçmek istemeyen bir erkeğin kendisini emin ellere bırakmak için kilometreler aşmasına tanık olmuşuzdur. Evet, berberleri erkeklerin en muhafazakâr oldukları alanlardan biri. Ve artık stillerine en önemli dokunuşu yaptırdıkları yerler de aynı zamanda. İşte İstanbul'un, "Kestir, yıkat ve çık!" dönemini sona erdiren ünlü berberleri…

YAZI TÜRKAN DOĞAN

FOTOĞRAF ARDA GÜLDOĞAN

Dosyanın tamamını Esquire Şubat 2015'te bulabilirsiniz.

3

STİL

Kar tatiline en yoğun çıkılan ve soğukların en çok hissedildiği Şubat ayında 'beyaz şıklık'ı yakalamak isteyenlerdenseniz; stil sayfalarımızda gezinmeden bu kışı atlatmayın, deriz.

4

'FARKINDA' OLUN,

ORGANİK YAŞAMLA TANIŞIN

Devir 'farkındalık' devri. Hayatımıza yön veren birçok alışkanlığımızın yanı sıra yiyip içtiklerimizin bile bizlere olduğu kadar çevremize hatta dünyaya bir faydası olmalı. Bunu sağlamanın yolu ise son yıllarda artık birçok insanın bilinçli olarak yöneldiği organik yaşamdan geçiyor. Hayatınızda yapacağınız birkaç ufak değişik ve dikkat edeceğiniz bazı detaylarla doğayı ve dünyayı korumak elimizde, unutmayın. Organik yaşamın farkındalığının öncülüğünü yapan birkaç yer keşfetmek istiyorsanız; sizlere hem keyifli vakit geçirmenizi sağlayacak hem de kendinizde 'bir işe yarıyor' hissi yaratacak iki adres öneriyoruz: Komşuköy ve Narköy. Çamurlar içinde toprakla ve hayvanlarla baş başa geçireceğiniz vakit boyunca kendinizi çok iyi hissedeceğinizi garantiliyoruz. Bu arada, organik tarım ve yaşamın nimetlerini sadece beslenerek değil; giydiğiniz, kullandığınız şampuan ya da evinizde dekoratif obje olarak kullandığınız mumlarla bile 'çevre dostu' olmanız mümkün.

YAZI SEDA KARAN

FOTOĞRAF CANER ÖZKAN

5

MALALA

Eğitim hakkını savunduğu için Taliban tarafından vurulan aktivist genç kız, 17 yaşında Nobel Barış Ödülü'nü alan en genç kişi oldu. İşte, yakınlarda biyografisi Türkçeye de çevrilen Malala'nın 17 kısa yıla sığan koca hayat hikâyesi ve düşündürdükleri…

YAZI ÖZGE DİNÇ

6

ESQUIRE PROFİL

BU SAYFALARDA "BİZDE İZ BIRAKAN KADINLARI AĞIRLAYACAĞIZ." DEDİK, SÖZÜMÜZÜ TUTMAYA DEVAM EDİYORUZ…

BU AY, KATE WINSLET BİZLERLE…

ÇOK SEVİYORDU ÖZGÜR BIRAKTI!

YAZI TOLGA AKYILDIZ

BİZE ULAŞIN