En Popüler Çirkin
Dan Stevens’ı Marvel evreninden ‘Legion’daki David Haller olarak tanıyorsunuz. Ya da daha romantikseniz ‘Downton Abbey’ dizisinde Matthew Crawley olarak hatırlarsınız. Ancak söylemeliyiz ki Dan bu kez biraz çirkin, hatta en popüler çirkin olarak karşımıza çıkıyor. Emma Watson’ın ‘Güzel’ olduğunu biliyorduk, ama Dan Stevens’ın bu derece iyi bir ‘Çirkin’ olabileceğini tahmin etmemiştik. Dan Stevens’a ‘Güzel ve Çirkin’le ilgili merak ettiklerimizi sorduk.
- Bu Ay Dergide
- Salı 12:47 | 18 Nisan 2017
Yazı: Emrah SAKA
ESQ: Sizi bu role çeken şey ne oldu?
Dan Stevens: Çok beğenilen iki boyutlu bir fi lmi daha insancıl olan üç boyutlu hale dönüştürmek epey zorlu oldu ama bu, muhteşem karakterleri olan harika bir hikâye; bu sebeple çok heyecanlıydım (Karım ve çocuklarım da çok heyecanlıydı.). Ayrıca filmde gerçek dünya ile sanal dünyanın bir arada olması da hoşuma gitti. Tabii ki yeşil ekranımız ve bilgisayarda yapılan efektlerimiz vardı, ama aynı zamanda gerçekliği de yaşıyorduk. Animasyon film ilk gösterime girdiğinde ben daha gençtim ve o filmi sinemada izlediğimi hatırlıyorum; inanılmaz popüler olmuştu. Bu sebeple benim için karakteri bütün farklı yönleriyle oynayabilmek eğlenceliydi.
ESQ: Karakteriniz, animasyon filmdeki Canavar'dan ne kadar farklı?
D.S: En büyük farklarından biri animasyon filmde Canavar'ı şekil değiştirmeden önce görmüyor olmanız. Onun mozaik camlı pencere versiyonunu görüyorsunuz ama tam olarak neye benzediği konusunda bir fikrimiz yok. Bu filmde ise onu sosyete balosunda görüyoruz. Bill'le (Filmin yönetmeni Bill Condon) birlikte bu huysuz, şımarık çocuğun düşüşüne sebep olan şeyleri ortaya çıkarmak istedik. Filmin girişini hazırlamak çok eğlenceli oldu; neredeyse dansın seviyesine kadar indi, ki bu daha önce hiç yapmadığım bir şey. Ama bu sayede seyirci başta neden ona büyü yapıldığını görme şansı bulacak ve bu büyünün nedeninin, sadece bir gülü reddetmesi değil diğer bütün davranışları da olduğunu görecek. Burada Canavar'ı canavar yapan psikolojik bir mantık var; ben de bu karakterle ilgili ilham alabilmek için 'Oyunbozan Ralph'ten 'Yurttaş Kane'e kadar her şeyi izledim.
ESQ: Emma Watson'la çalışmak nasıldı?
D.S: Emma, harika biri. Senaryoda o kadar yakın bir ilişki var ki Canavar'ı Emma'nın Belle'i oynamak istediği şekle göre ayarlamayı çok istiyordum. Bu yüzden birlikte çok zaman geçirdik ve güzellikle çirkinlikten, kadınlarla erkeklerden, kadınsılıkla erkeksilikten, iyiyle kötüden, bunun gibi zıt konulardan bahsettik. Bu şeylerden bazılarını uygulama şansımız oldu ve sonunda bu hikâyenin çirkin bir yaratıkla güzel bir kızdan ibaret olmadığını, güzellikle çirkinliğin hepimizin içinde olduğunu ve herkesin bu iki yönü dengeleyerek yaşamayı öğrenmesi gerektiğini fark ettik. Emma çok ilginç bir kız; peri masalıyla çok entelektüel bir seviyede ilgilendi. Bu da çalışma deneyimimizi çok daha zenginleştirdi. Umarım bunu sahnelerimize de yansıtabilmişizdir.
ESQ: Simgeleşmiş balo salonu sahnesinin çekimleri nasıldı?
D.S: Epey garipti aslında, çünkü çektiğimiz ilk sahnelerden biri o oldu. İnsanlar hâlâ beni bilgisayarda yaratılmış Canavar olarak görmeye alışmaya çalışıyordu, ki o da gri likraya sarılı bir kas giysisi ve bir da kafatasından ibaretti, yani pek de Canavar'a benzemiyordu. Ama vals yapmaya başladığımız zaman gerçekten büyülüydü. Emma'yla vals öğrenirken çok eğlendik, gerçi uzun paçalarla bunu yapmak kolay olmadı. Ama ilk defa balo salonu setine girmek hayranlık vericiydi. Benim gördüğüm en büyülü salonlardan biriydi.