Kit Harington - Temmuz 2017
Esquire Temmuz sayısıyla yine dopdolu..
- Bu Ay Dergide
- Cuma 14:16 | 23 Haziran 2017
Çocukluktan kurtul…
İçindeki erkeği serbest bırak!
O, televizyon tarihinin akıllarda en çok yer edinmiş dizisi Game of Thrones'un (Taht Oyunları) ekran yüzü. Sırf saçı bile çoğu aktörden daha fazla hayrana sahip. Evet, evet Kit Harington'dan, nam-ı diğer Jon Snow'dan bahsediyoruz. Game of Thrones son iki sezonuna girerken oyuncunun dizi sonrasında akıbetinin ne olacağı merak konusu. Herkesin aklında şu soru var: Kit, kariyerinde yeni bir döneme girerken Jon Snow'u geride bırakmalı mı?
RÖPORTAJ LOGAN HILL
FOTOĞRAF NORMAN JEAN ROY
DERLEME KAAN SANCAR
Kit Harington'ın aklında yapma bebekler var. İsyan ederek "Her gün yeni birini onaylamam gerekiyor. Şaka yapmıyorum, 'Görüntülerinden memnun musun?' diye soruyorlar bir de. Koca kafalı yapma bir bebek için ne dememi bekliyorlar ki?'' diyor Kit.
Şimdi, tasarımcılara karşı da adaletli olmak gerek. Milyonlarca hayranının anbean takip ettiği bir aktörün saçlı sakallı bir görünüşünü plastik bir bebek üzerine yansıtmak da Louvre Müzesi'ni koruyan muhafızlar kadar yaptıkları işe önem vermelerini gerektiriyor. Hele ki, yakın bir zaman sonra bu model ellerinden uçup gidecekken omuzlarındaki yük daha da artıyor. Hayır, yanlış duymadınız, Kit Harington doğru düzgün bir saç-sakal tıraşı olmak için gün sayıyor ve görünüşe göre, bu zaman neredeyse gelmiş. Harington'ın, Game of Thrones'un yedinci, diğer bir deyişle sondan bir önceki sezonu için Kuzey İrlanda'nın Belfast kentinde yapacağı sadece bir günlük çekimi kalmış. Görünüşe bakılırsa Jon Snow için kış bu sefer gerçekten yaklaşıyor!
Popüler kültüre bağımlılığın bir simgesi niteliğindeki dağınık haliyle New York East Village'deki bir restoranın arka masalarından birinde oturuyoruz. Harington, klasik ünlü kamuflajına bürünmüş bir şekilde yaklaşıyor oturduğum masaya: Neredeyse yüzünü kaplayan kalın çerçeveli gözlüğü ve simsiyah isyankâr saçlarını örtmekte pek de başarılı olamayan bir beyzbol şapkasıyla. Mekâna girdiğinde beraberinde taze içilmiş sigara kokusunu da getiriyor, Kit.
2018 yılında Harington'ın saçları da şöhreti yakaladığı Game of Thrones dizisi gibi ortadan kalkacak. Dizi bitse de, Harington'ın saçları gitse de yaşamına devam edecek çok şey var, tabii. Neredeyse 10 yıldır canlandırdığı, Jon Snow'un işkence gören, soğuktan buz tutmuş, yere göğe sığmayan kahraman ruhu bunlardan biri. Jon Snow karakteri; babasını hiç tanımamış, tüm sevdiklerini kaybetmiş, öldüresiye bıçaklanıp ölümden döndürülmüş bir karakter. Dahası, gelecek sezonda da büyük ihtimalle yaşayan her şeyi tehdit edecek bir güç ile karşı karşıya gelecek!
Harington, takım elbiseli fotoğrafları para yapıyorken suretini her yerde göreceğini ve kendisinin revaçta olacağını biliyor. Ama zaman tükeniyor. Oldukça yaygın olan, 'HBO, Kit Harington'ın kontratını son 13 bölüm için – yedisi bu sezon, sekizi son sezonda - bölüm başı 1.1 milyon dolar olacak şekilde uzattı.' söylentilerine rağmen "Son sezonda yer alıp almayacağımı belirtmeden şunu söyleyebilirim: Bu yıl diziye veda etmeye çalışıyorduk." diyor Kit. Tabii ki bu, Jon Snow'a da elveda demek oluyor.
Kit, röportajımız sırasında herhangi bir zafiyetini açığa vurmuyor. Görüşmemizin büyük bir kısmında cana yakın ve rahat davranıyor. Kendine güvenen tavrı sadece bir kez çatırdıyor, o da ayrılık hatırası olarak aldığı yüzlerce çekim fotoğrafından bazılarını bana göstermeyi gönülsüzce kabul ettiğinde.
Fotoğrafları bana göstermek için deri fotoğraf çantasını almak için sağ doğru yere uzanıyor, Kit. Ama o da ne! Yüzü bir anda soluveriyor Harington'ın, telaşla ayağa kalkıyor; çünkü çantayı bulamıyor! Gözleri fal taşı gibi açılıyor; eğilip masanın altına bakıyor. Orada da yok! Etrafı gözden geçirmek için masanın altından çıkıp tekrar ayağa kalkıyor. Telaşının nedeni fotoğraflarda kalan anıları kaybetme korkusu değil elbette. Fotoğraf makinesinde, eğer internete sızarsa dizinin henüz yayınlanmayan bölümleri hakkında birçok gizli bilgiyi açığa çıkarabilecek fotoğraflar var! Neyse ki sonunda makineyi duvara dayalı duran sandalyenin üzerinde buluyor ve "Lanet olsun. İşte buradaymış." diyor yüzündeki gerginlik hızla yok olurken.
"Thrones, 20'li yaşlarımı bir güzel yedi, artık 30 oldum." diyor İtalyan jambonu, yeşil salata ve yasemin çayından oluşan öğününden bir parça yerken. O esnada sesi canlılığını yitirerek ekliyor: "Belki kendimi yeniden inşa eder ve 'Thrones' ile bütünleşen kimliğimden kurtulurum. Ama belki de oynamam gereken rol buydu ve her şey buraya kadardı."
Geçmişe dönüp baktığımızda, Game of Thrones'un müstehcen doğası apaçık ortada. Fakat 2011'de ilk kez ekranlara geldiğinde dizi HBO için büyük bir kumar niteliğindeydi: Seri ya hasılat rekorları kıracak ya da kanalı iflasa sürükleyecekti. Bunun nedeni, dizinin hem yapım masrafları hem de kullandığı CGI teknikleri ile Hollywood filmleri ile yarışmasıydı.
George R. R. Martin'in A Song Ice and Fire (Buz ve Ateşin Şarkısı) serisi çarpıcı seks sahneleri (ensest!) ve olağanüstü şiddet sahneleri (hadım etme!) ile dolup taşıyordu. Bu tür sahneler, küçük ya da büyük çaplı olmasına bakılmaksızın ekrana getirilmek istendiğinde yapım süreci aşırı masraflı, kışkırtıcı ve karmaşık olmaya mahkûmdu. Sonuç olarak, Twitter'ın aksine Martin'in Game of Thrones'u yazarken 140 karakter limiti yoktu.
MICHELIN YILDIZLI RESTORANLARIN
ARKA KAPISI
Dünyanın en büyük restoranlarında çalışmış Türk şeflere sorduk: Michelin yıldızlı bir restoranda bir gün nasıl geçer, mutfağın görmediğimiz kısmında bizim bilmediğimiz ne var?
YAZI ÖZGE DİNÇ
FOTOĞRAF ARDA GÜLDOĞAN
Giderek daha popüler oldu, biz de yakından ilgilenir hale geldik: Gastronomi artık sokakta, sosyal medya hesaplarımızda, kısacası her yerde! Evrim tarihinden bugüne temel düzeyde bir ihtiyaçtan bir haz unsuruna, bir yaratıcılık alanına ve sanata dönüşen gastronominin bugünkü durumunu kazanmasında yemeği bir araştırma alanı ve tat almayı geliştirilebilir bir duyuya dönüştürmeyi hedefleyen şeflerin çok büyük etkisi var. Onlar artık süper yıldızlar; hepsini tanıyoruz, hayranlıkla izliyoruz. Hatta bazı şeflerin yemekleri kadar hayat hikâyeleriyle de ilgileniyoruz. Öyle olmasa neden markalar onları reklam yüzü olarak seçsin ki?
Şefleri tanımamızı sağlayan etkenlerden biri de listeler. Michelin'i hepimiz biliyoruz; artık 'dünyanın en iyi restoranları' listesine de bakıyoruz. 2017'de New York'taki Eleven Madison Park'ın birinci olduğu listeye bakmak, gitmemiz gereken adresleri de işaret ediyor bize.
Gastronomi listelerine ve dünyanın önde gelen restoranlarına müşteri masasından değil de arka kapısından girmek istedik. Dünyanın farklı bölgelerinde yer alan en önemli restoranlarında staj yapmış ve önde gelen Türk şeflere bu restoranların mutfağını, gittikleri restoranlardan neler öğrendiklerini ve Michelin yıldızlı bir restoranda bir günün nasıl geçtiğini sorduk.
ANTİK HAZİNE
RODOS
RODOS, BİRBİRİNDEN GÜZEL KOYLARI, TURKUAZ SULARI VE LEZZETLİ MUTFAĞIYLA YANI BAŞIMIZDAKİ KÜÇÜK BİR CENNET. RODOS'U DİĞER YUNAN ADALARI'NDAN BİR ADIM ÖNE ÇIKARAN İSE ANTİK TARİHİ İLE BİNLERCE YILLIK GEÇMİŞİN BUGÜN BİLE HİSSEDİLEN İZLERİ.
YAZI TÜRKAN DOĞAN
DOSYA
KOŞMAK NASIL FENOMEN OLDU?
İLKEL ATALARIMIZ AVINI YAKALAYABİLMEK İÇİN KOŞUYORDU. ÇÜNKÜ KOŞMAK BİR HAYATTA KALMA MÜCADELESİYDİ. MEGA KENTLER KURAN MODERN İNSAN İSE BUGÜN TEKRAR HİÇ OLMADIĞI KADAR HIZLI KOŞUYOR.
YAZI TÜRKAN DOĞAN – KAAN SANCAR
ŞIKLIĞIN 'SERİN' YANI
SICAKLARIN TAVAN YAPTIĞI BU YAZ GÜNLERİNDE, SERİN SULARDA OLMASA DA EN AZINDAN GİYDİKLERİNİZLE BİR 'SERİNLİK' ESTİREBİLİRSİNİZ. SEZONUN BİRBİRİNDEN İDDİALIRENKLERİ OLAN KÜL, KUM, BUZ MAVİSİ, YEŞİL VE TOPRAK TONLARI YİNE BİRBİRİNDEN İDDİALI BLAZER-BERMUDA, TRİKO, GÖMLEK VE TAKIM ELBİSELERLE BÜTÜNLEŞİYOR. SİZ DE 'COOL' HAVANIZI KORUMAK İSTİYORSANIZ; SEZON TRENDLERİNDEN VAZGEÇMEYİN.
MODA EDİTÖRÜ DUYGU ALTIPARMAK
FOTOĞRAF CAN TORUN
Sadece Tek Bir Kaptan Var!
T O T T I
Francesco Totti, tam 28 yıl önce 'Küçük Prens' olarak girdiği Roma kulübünün kapısından 'Il Grande Capitano (Büyük Kaptan)' olarak çıktı. Hem de öyle bir çıktı ki; 28 Mayıs'taki son maçı olan Genoa karşılaşmasının son düdüğüyle birlikte Roma Olimpiyat Stadı'nda hem kendi ağladı hem de binlerce Romalıyı ağlattı. Kolay değil, o gün, birçok imparatora ev sahipliği yapmış kadim bir şehir, şehre ruhunu veren son imparatorunu uğurladı.
Yazı Gökhan İlker
HAYATTAN NE ÖĞRENDİM?
GORDON RAMSAY
ŞEF, 50
RÖPORTAJ SANJIV BHATTACHARYA
DERLEME ÖZGE DİNÇ
En iyi şefler, iki ve üç yıldız sahibi olanlar; çünkü en maceraperest, en başına buyruk ve en tehlikeli zamanlarındalar. Benim bir numaram, Gordon Ramsay Restaurant'ın baş şefi Clare Smyth. Tam bir safkan. Kuralcı ve acımasız.
En dandik yağla tavada kızartılan 'fish and chips'i (balık ve patates kızartması) seviyorum.
Hiç maç arasında soyunma odasında bulundun mu? Mutfak da bundan farklı değil. Yalnızca yemek yapmak 90 dakikadan fazla sürüyor ve mola falan yok. Motivasyon düştüğünde takımı canlandırmak zorundasın. Çünkü kaptansın. Bu arada sana en mükemmel kaptanın kim olduğunu söyleyeyim: Vieira Keane.
Öfkeli değilim, coşkuluyum. Aptallarla uğraştığımda hemen sadede gelmek isterim: Saçmalamayı kes! Bu, en sağlıklısı.
Daha genç başlasam daha sabırlı olabilirdim. Altı ayda sıfırdan üç yıldıza çıkmak büyük bir sıçrayıştı. Biliyorum, şeflerin çoğu 25 yıldır bir yıldıza sahip. Bense işi öğrenirken iki yıldızla bile vakit harcamadım. Sadece durmadan yemek yaptım ve bugünkü hale geldik. Ortaklarım vardı, ama ben şeftim ve kâr-zarar dengesine ilişkin hiçbir fikrim yoktu.
29'umda vahşi bir hayvan gibiydim, şimdi daha anlayışlıyım, konuya hemen kafa göz dalmıyorum. Hayatın farklı dönemleri var. Her beş ya da sekiz yılda bir, adapte olmak ve olgunlaşmak zorundasın. Ben de bunu yaptım. Hem de en ışıltılı şekilde.
Marco Pierre White, bana bir keresinde "Hayattaki tek becerin, dünyaya gelmiş olmak." dedi. Kafanı salladım ve önümdeki tekir balığıyla uğraşmaya devam ettim. Bu saçma sapan cümle, beni bugünkü adam yaptı.
Herkes restoran açabilir. Herkesin sarhoş olduğu bir ev partisinde birinin "Tom, bence restoran açmayı bir düşün, yemekler çok leziz." demesi yeterli. Benim içinde bulunduğum endüstri, söylemek zorundayım ki, aptallarla dolu.