'Altered Carbon' geleceğin aynası mı?
Bilim ve teknolojideki gelişmeler insanı korkutacak noktaya geldi bile.
- Bu Ay Dergide
- Pazartesi 13:46 | 26 Mart 2018
Hazırlayan: Emrah SAKA
KISA KISA 'ALTERED CARBON'
• 'Altered Carbon' dizisinin başrollerinde James Purefoy ve Joel Kinnaman var.
• Çekimler sırasında her sabah Kinnaman'ın dövmeleri, 90 dakikalık bir makyaj seansıyla gizlendi.
• Dizi 25. yüzyılda geçiyor.
• Dizinin ilk pilot bölümünü, daha önce 'Game of Thrones-Battle of Bastards' bölümünü de yöneten Miguel Sapochnik yönetti.
• Dizide Hiro Kanawa, Tanaka adlı karakteri canlandırdı. Bu onun canlandırdığı dördüncü Tanaka karakteri.
• 'The Following' dizisinden sonra James Purefoy yine Edgar Allan Poe bağlantılı bir yapımda rol alıyor.
• Dizi Vancouver'da çekildi. Joel Kinnaman'ın daha önce rol aldığı 'The Killing' dizisi de, 'RoboCop' filmi de aynı yerde çekilmişti.
Ünlü bilimadamı Stephen Hawking'in robotların derhal durdurulmasını istemesi, insanlığının sonunun robotlardan geleceğini söylemesi sizi ne derece korkutur bilemem, ancak İngiliz bilim adamları insan bilincinin saklanabileceğini ve başka bedenlerde ölümsüzleşebileceğini dile getireli çok oldu.
Durum böyle olunca insanlığın yavaş yavaş alıştırılması için televizyon dizilerinin, bilimkurgu kitaplarının ve filmlerin bu konuları işlemesi son derece doğal.
'Altered Carbon' yazar Richard K. Morgan'ın romanından uyarlandı. Dizi, günümüzden 300 yıl sonrasında geçiyor. Dizide Laurens Bancroft adlı bir karakteri canlandıran James Purefoy, oynadığı karakteri şu cümlelerle anlatıyor: "Benim karakterim seçkin, çok zengin bir grup olan Methuselah topluluğundan biri. En büyük özelliğimiz ise oldukça yaşlı olmamız. Örneğin ben 375 yaşındayım." Dizide bir diğer önemli kahraman ise Takeshi Kovacs. Joel Kinnaman'ın (Onu 'House of Cards' dizisinden hatırlarsınız) canlandırdığı karakter, geçmişte yeni dünya düzenine baş kaldıran ancak yenik düşen elit askerlerden biri. Bilinci uzun yıllar boyunca buzda hapsediliyor ve bir gün Laurens Bancroft onu başka bir bedende hayata döndürüyor. James Purefoy bu iki karakter arasındaki ilişkiyi şöyle açıklıyor: "Laurens, Kovacs'ı kendisi için hayata döndürüyor. Çünkü Kovacs oldukça yetenekli, güçlü, komando-denizci ve dedektiflik konusunda eşsiz bir asker. Laurens kendi cinayetini aydınlatmak ve bu olaydan iki gün önce transfer edilen bilincinin peşine düşmek için Kovacs'a ihtiyaç duyuyor."
Laurens Bancroft'un da içlerinde olduğu Methuselahlar oldukça ilginç bir yaşam topluluğu. James Purefoy bakın onları nasıl tanımlıyor: "Methuselahlar kendilerini klonlayabiliyen bir topluluk. Laurens Bancroft'un kendisinin, eşinin ve çocuklarının gezegenin her yerinde klonları var. Pekin'deyken bir anda Londra'da olabiliyorlar. Üstelik jetlag bile yaşamadan."
Dizide birisi ölümsüz olduğunda duygusal anlamda ne gibi değişimler oluyor? Duygulara karşı hissizleşiyorlar mı, sorumuzu şöyle yanıtlıyor, Purefoy: "Bence hissizleşme söz konusu olmuyor. Belki biraz kemikleşiyorlar. Yaşadıklarını hissetmek için daha büyük deneyimler arıyorlar bence.
Methuselahların kimliği konusunu ise şöyle anlatıyor: "Dizide çok yaşlı olanlar eğer isterlerse aynı beden içinde kalabiliyor. Hayatlarının her günü aynaya baktıklarında değişmediklerini görüyoruz. Ölümlülerden de hoşlanmıyorlar çünkü onların yanında değiller. Kimlikleri net. İstedikleri bedeni seçebiliyor, istedikleri gibi görünebiliyorlar. Asıl kimlik sorunları, ölümsüzlükle nasıl başa çıkacaklarıyla ilgili."
Başta bahsettiğimiz, teknolojinin önüne geçilmez hızı sadece bizi değil, James Purefoy'u da endişelendiriyor: "Bedenler ve insanlar arasında böyle bir bilinç yolculuğu olacak gibi görünüyor. Geçenlerde Elon Musk, insanların bir çip ile yaşayacaklarından ve yapay zekânın her yerde olacağından söz etmişti. Beş yaşındaki bir çocuk bilincinin 85 yaşındaki birine aktarılabilme düşüncesi çok korkutucu." Ancak teknolojinin güzel yanları da var Purefoy için: "Benim canavar dediğim bir verici var. Sadece göz retinama dokunarak internette olan herhangi bir şeye ulaşabiliyorum. Bir fotoğraf, video ya da herhangi bir şey. Hatta onu üç boyutlu bir hale getirip ona dokunabiliyorum."
'Altered Carbon', Netflix'in 2018'deki en iddialı yapımlarından biri, henüz izlemeyenler için James Purefoy diziyi kısaca şöyle anlatıyor: "Ben 'Altered Carbon'u, korku dolu bir geleceğe, içinde bulunduğumuz mevcut yörüngenin prizması üzerinden yapılan bir gözetleme olarak görüyorum."