Kapana kısılan hep kara derili
Geçen sene ülkemizde de gösterime giren ‘Kapan’ (Get Out), iyi düşünülmüş ve ustaca kurgulanmış hikâyesiyle izlenmeyi hak eden farklı ve sıkı bir gerilim.
- Bu Ay Dergide
- Çarşamba 12:47 | 25 Nisan 2018
Yazı: Ege GÖRGÜN
Kendisi de siyahi olan ABD'li komedyen Jordan Peele, senaryosunu yazdığı ve ilk yönetmenlik deneyimi olan 'Kapan' filminde, "Ben ırkçı değilim." fikri kisvesi altında ırkçılığın en ağır örneklerini sunanları, en iyi bildiği silahla; mizahıyla vuruyor ve müthiş bir eleştiri bombardımanına tutuyor.
Siyahi ırkın erkeklerinin spor ve seks gibi konularda beyazlardan daha iyi olduğu mitlerinin komplekse soktuğu beyazlar, onların atletik vücutlarına iltifat ederken bile ırkçılık yapadursun, Jordan Peele ırkdaşlarının layık görüldüğü bu tür rahatsızlık verici muameleleri de oldukça zeki bir bakış açısıyla sinemaya aktarıyor.
Irkçılığı konu alan pek çok film izlemişizdir muhtemelen ama böylesini izlemediğimize kalıbımı basarım. Akademi üyeleri de bu konuda benimle hemfikir olacak ki, 90. Akademi Ödülleri'nde 'Kapan'ı es geçmeyip filmi 'En İyi Özgün Senaryo' dalında Oscar Ödülü ile ödüllendirdiler.
Filmin açılış sahnesinde, ıssız bir yolda yürürken bir yandan da cep telefonuyla konuşan siyahi bir adamın kendisini takip eden beyaz otomobilin sürücüsü tarafından bayıltılıp otomobilin bagajına tıkıldığını görüyoruz. Hayli merak uyandıran bu sahnelerin devamında kız arkadaşının ailesiyle tanışmak ve hafta sonunu onlarla birlikte geçirmek üzere yola çıkan Afro-Amerikan delikanlı Chris adlı bir fotoğrafçının başta oldukça klişe görünen hikâyesine dahil oluyoruz.
Siyahi erkek, beyaz ırktan kız arkadaşı Rose'un ailesinin kendisini nasıl karşılayacağını bilemediğinden endişelidir. Rose, ailesinin Chris'in korktuğu gibi insanlar olmadığını söyleyerek sevgilisinin endişelerini dağıtmaya çalışır. Tanıştıklarında Rose'un dediği gibi olur ve ailesi Chris'i gayet sıcak karşılar. Buna karşın çok geçmeden Chris kendisini hiç tahmin etmediği, gerilim dolu bir durumun içinde buluyor.
Filmin başrollerinde 'Black Mirror' dizisinden ve 'Sicario' filminden tanıdığımız, yardımcı rollerin adamı Daniel Kaluuya ve 'Girls' dizisinin Marnie'si Allison Williams yer alıyor. Rod rolündeki Lil Rey Howery ise Jordan Peele'in âdeta mizahi tezahürünü üstleniyor. Sinir bozucu ve tekinsiz anne baba rolleri Catherine Keener ile Bradley Whitford'e çok yakışırken oğulları rolündeki genç oyuncu Caleb Landry Jones da en az onlar kadar sinir bozucu olmayı başarıyor.
SARIŞIN BOMBA
Atomic Blonde
Yönetmen: David Leitch
Oyuncular: Charlize Theron, James McAvoy, John Goodman, Eddie Marsan
Antony Johnston'ın yazıp Sam Hart'ın çizdiği The Coldest City adlı grafik romanın beyazperde uyarlaması, MI6'in ölümcül ajanı Lorraine Broughton'ın Soğuk Savaş döneminde bir meslektaşının öldürülmesini araştırmak üzere Berlin'e gönderilmesiyle başlıyor. Lorraine kendisine tuzak kurulduğunu fark edince bu tuzaktan kurtulmak ve teşkilattaki haini bulmak zorunda kalıyor. Aksiyona doyuran, eski moda casus filminde 'John Wick' serisini ortaya çıkaran ekibinin imzası var.
KALP ATIŞI DAKİKADA 120
120 Battements Par Minute
Yönetmen: Robin Campillo
Oyuncular: Nahuel Pérez Biscayart, Arnaud Valois
Prömiyeri Cannes Film Festivali'nde gerçekleşen film, 1990'ların başında AIDS'e karşı farkındalık yaratmaya çabalayan Act Up-Paris aktivist örgütünün hikâyesini anlatıyor. Toplumun bilgisizliği ve duyarsızlığı ile mücadele veren, ilaç şirketlerinin çıkarcılığına karşı savaşan bu gruba yeni katılan Nathan'ın yaşamı, Sean'ın hayatına girmesiyle kökünden değişecektir.