Esquire Türkiye Haziran 2018'de neler var?
Esquire Türkiye'nin Haziran 2018 sayısında sizleri neler bekliyor?
ŞANSLI VE HIZLI
BİR BAKIMA ŞANSLI, ÇÜNKÜ 13 YAŞINDA STEVEN SPIELBERG TARAFINDAN KEŞFEDİLEN ALDEN EHRENREICH, 30 YAŞINA GİRMEDEN FRANCIS FORD COPPOLA, COEN KARDEŞLER VE DİĞERLERİYLE ÇALIŞARAK BAŞROL OYUNCUSU OLMA YOLUNDA HIZLA İLERLEDİ. ŞİMDİ, YÖNETMENLERİNİ YOLUN ORTASINDA BIRAKAN BİR FİLMDE EN RİSKLİ HAREKETİNİ GERÇEKLEŞTİRİYOR: SİNEMA DÜNYASININ EN İKONİK ROLLERİNDEN HAN SOLO'YU ÜSTLENMEK.
YAZI ALEX PAPPADEMAS
FOTOĞRAFLAR ALEXI LUBOMIRSKI
DERLEME ERKİN ÇAM
YENİ HAN SOLO, Los Angeles'taki Koreatown'ın kenarındaki bir bowling salonuna kapaklı bir telefon taşıyarak geliyor.
Gerçekten de çok hoş bir kapaklı telefon. En iyisi. 2007'de bir asansörde kalsanız rahatlıkla saatlerce 'Bejeweled' (Mücevher oyunu – renkli taşları eşleştirerek oynanıyor) oynayabilirmişsiniz gibi duruyor. Ancak bu tür bir telefon, teknik açıdan geride kalmayarak taşıyabileceğiniz en düşük teknolojili cihaz ve Alden Ehrenreich, son zamanlarda bunu tercih ediyor.
"iPhone'um vardı," diyor; "Ama sonra bir gün iPhone'umu evde unuttum ve 'Aman Tanrım, çok iyi hissediyorum. Harika bir gün geçiriyorum.' diye düşündüm. Sonradan fark ettim ki bunun sebebi günde 19 bin kere e-postamı kontrol etmiyor olmamdı."
Bugün akıllı telefonu olmayan ve çevresinin biraz daha farkında olan Ehrenreich, bowling salonunun hemen dışındaki boş barda oturup diyet kola içiyor. 28 yaşında, ancak şu anda bir üniversite öğrencisi gibi daha genç görünüyor. Düğmeli kovboy kesim gömlek, rüzgârlık ve siyah yürüyüş botları giyiyor. Birkaç günlük sakalı absürt derecede keskin çene hattını yumuşatırken yüzündeki genel film yıldızı havasını ortadan kaldırıyor.
Bu bowling salonunda yaklaşık üç saat oturacak ve toplamda yalnızca iki kez tanınacak ve yanına birileri gelecek. Biri onu Beautiful Creatures filminde çok beğendiğini söylemek için oldukça kibar bir şekilde yaklaşan Justine ve diğeri ise hipster bıyıklı zayıf bir arkadaş, ancak o gerçekten sayılmaz çünkü Ehrenreich'ı New York Üniversitesinde birlikte bir ders aldıkları için tanıdı.
Başka kimse onu rahatsız etmiyor. Bazen gece geç saatte olmak üzere bilardo oynamak veya birinin sabah üçe kadar açık duran bir bowling salonunda görebileceği 'gerçek insanlık manzaralarını' görmek için buraya geldiğinde insanlar onu genellikle rahatsız etmiyor. Ancak tüm bunlar değişmek üzere.
Kaçakçıdan asi bir kahramana dönen Han Solo'nun daha toy bir versiyonu olarak Ehrenreich'ın başrolde olduğu, Lando Calrissian karakterine hayat veren Donald Glover'ın ve Han'ın suç hayatının parçaları olan Woody Harrelson ve Emilia Clarke'ın oynadığı Solo: A Star Wars Story, Anma Günü (Memorial Day) vizyona girdi. 'George Lucas ön bölümleri'nin çıkmaya başlamasından itibaren ilk kez, A New Hope'ta bize sunulan bir karakteri farklı bir aktörün oynamasını kabul etmemiz isteniyor; farkındasınız, değil mi? Hem de bu herhangi bir karakter değil. Zira Yıldız Savaşları'nın Bogart veya Wolverine'e yakın olan tek karakteri, Joss Whedon'un kült Firefly serisinden Guardians of the Galaxy filminde Chris Pratt'in oynadığı Peter Quill'e kadar kırk yıldır esprili, belalı ve pop kültürü ikonları için bir şablon oluşturan Han Solo, bu karakter!
Ehrenreich, henüz kendisine yapamayacağı bir şey sunulmamış (Francis Ford Coppola için opera, Coen Kardeşler için ip numaraları), eski matine idollerinin yüzüne sahip bir Y kuşağı üyesi. Şimdiye kadar en iyi performansı en komik olanı olabilir: Coen'lerin Hail, Caesar! filminde sanki Sanskritçeymiş gibi altı kelimelik konuk odası diyaloğu konusunda zorluk çeken kovboy aktör. Şimdiye kadar sergilediği yetenekleri, James Franco gibi dramlardan komedilere gidip gelebileceğini gösterdi ve emin olun, Star Wars sersinin ilk yarı komedi filminin çeşitli tonlarında bu özellik faydalı olacaktır.
Ancak muhtemelen bu filmlerdeki işi, sinemaya giden çok az kişi tarafından, hatta daha az sıkı Star Wars hayranı tarafından görüldü. Ancak öyle ya da böyle film tarihine ismini yazdırıyor. Göz korkutucu pop kültürü ikonunu kendi imajıyla yeniden yaratarak veya böyle yapmaya çalışıp işleri batırarak… Her iki türlü de Haziran geldiğinde bowling oynarken gerçek adını skor panosuna yazdırabileceği meçhul.
- Yazının tamamı Esquire Haziran 2018 sayısında…
DOSYA
BABAMDAN NE ÖĞRENDİM?
Yukarıdaki soru kolay gibi görünse de aslında cevaplamak, hem de uzun uzadıya hissedileni kelimelere dökmek fazlasıyla zor olmalı. Kimi baba kimi evlat… Süheyl Uygur, Güner Özkul, Bülent Şakrak, Derin Sarıyer, Murat Serezli, Irmak Ünal, Hacı Sabancı, Ferdi Eğilmez, Günfer Günaydın, Uraz Kaygılaroğlu, Raşit Bağzıbağlı… Tam 11 isimle, çevireceğiniz sayfalarda bu sorunun cevaplarını aradık. Onlarınki, hatıralar arası bir yolculuktu. Hissettikleri, anımsadıkları her ne ise bunları anlamlandırabilmenin peşine düştüler.
Baba… Ve öğrenmek… Bu kelimelerin altı nasıl da doldurulur değil mi?
Başlıyoruz. Keyifli okumalar.
RÖPORTAJLAR SEDA KARAN, KAAN SANCAR, ÖZGE DİNÇ
FOTOĞRAF ÖMER FARUK GÖKALP
Süheyl Uygur: "Bir gün babama dedim ki, 'Baba ben oyuncu olmak istiyorum.'. Bana o zaman, 'Önce insan olacaksın, sonra sanatçı olacaksın. Yaptığın işi bunun ardından başarıyla yapabilirsin.' demişti. O zamanlar ben daha küçüğüm anlayamamıştım ama ileride bu sözler Behzat'ın da benim de kulağımıza küpe oldu. Evlatlarıma da bunu aşılamaya çalışıyorum."
Güner Özkul: "Ben babamın halim selim bir dönemine denk geldim. Birlikte çok eğlenirdik. İçinde kaldığı için beni resme o yönlendirdi, ben de farkına varmadan kendim istedim sandım. Çok zeki bir insandı ve manipülasyon ustasıydı, sizi bir şeyi aslında sizin istediğinize ikna edebilirdi."
Murat Serezli: "Babam benim kahramanımdı. Onun bilgeliği, aklı, sıcaklığı, samimiyeti, disiplini, dile hâkimiyeti, komikliği, anlayışlılığı, kuralları, hayat duruşu, centilmenliği ve çocuk ruhluluğu hayran olduğum yanlarıydı. Onu hep örnek aldım kendime."
Raşit Bağzıbağlı: "Derviş Bağzıbağlı'nın oğlu olmak çok mesuliyetli, çok fazla yükümlülüğü olan bir durum. Taşıdığım soyadıyla beraber üzerime aldığım sorumluluklar olduğunu hissediyorum; gerek dededen gerekse babadan gelen. İkisi de tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelmiş."
Irmak Ünal: "Bizi çocukken özgür bırakır, bize güvenirdi. Kendi özgürlüğüne düşkün olduğu için aynı şeyi çocuklarına da uygulardı. Ama bir disiplin vardı, bir bakışla anlaşabilirdik. Şimdi ben de çocuklarıma aynısını yapıyorum, onları rahat bırakıyorum. Çocuklarım, evet, yaşları itibariyle şu anda oldukça coşku dolular ama babamdan öğrendiğim ve çocuklarıma uyguladığım bu disiplin sayesinde dünyanın her yerine gidip rahatlıkla seyahat edebiliyoruz."
Hacı Sabancı: "Babamı en iyi tanımlayan kelimelerden birinin 'adil' olduğunu düşünüyorum. Kendisi hem iş hayatında hem de özel hayatında adil olmaya oldukça önem verir. Bunun kişiliğinin en öne çıkan özelliklerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Babam hakkında, şunu da belirteyim: Kimseye haksızlık yapmak istemez ve kimseye haksızlık yapmaz da."
Derin Sarıyer: "Oğlum, babamın adını taşıyor. Bu ismi eşim koymak istedi. Özel olarak üzerine konuşmadık ama babamın oğluma onun ismini verdiğimiz için iyi hissettiğini biliyorum."
Bülent Şakrak: "İyi insan olmayı öğrendim babamdan. Daha doğrusu iyi insan olabilmek için gayretli olmayı öğrenmeyi öğrendim. Çünkü mutlak ve sonsuz iyilik diye bir şey maalesef olamıyor. Bizim de içimizdeki 'kötü' bazı durumlarda kendini gösterebiliyor. Dolayısıyla içimdeki 'iyilik' duygusu bazen beni tutamayabiliyor. Hiçbir şey olmasa, trafikte bir şoföre kızabiliyorum mesela; yani kötü düşünebiliyorum birisi hakkında. Benim de zaaflarım var sonuçta. Ama ne olursa olsun; birinci dereceden iyi olmayı babamdan öğrendim!"
Günfer Günaydın: "Ben büyüdükçe, ilişkimiz daha da sağlamlaştı babamla. Birlikte çok eğlenceli zamanlar geçirdik. Evimizde verilen kalabalık yemekler hiç bitmezdi. Oyuncusu, sanatçısı, müzisyeni, ressamı aklınıza gelebilecek her isim neredeyse her akşam bizim evde yemekte olurdu. Rahmetli babam bir de gençleri çok severdi; etrafında hep gençler olsun isterdi hep, ablamın ve benim arkadaşlarımla arkadaş olmaya bayılırdı."
Ferdi Eğilmez: "Babamın taktiği çok hoşuma gitti, bir kez de ben oğluma uyguladım. Daha dört yaşındayken bir gün çok yaramazlık yapıyor, onu uyardım. 'Ne yapacaksın?' diye dört beş kez geldi yanıma; bir şey demem lazım, aklıma babamın lafı geldi: 'Ben oğlumla ilişkimi böyle düşünmemiştim.' diye. Baktım koluma sarıldı.
Uraz Kaygılaroğlu: "Ben dört yaşındayken babamı kaybettik. Şu anda 31 yaşındayım, dört yıldır evliyiz ve 1,5 yaşında da bir kızımız var; Ada. Dolayısıyla 'baba-oğul' tanımını dolduracak bir ilişkimiz maalesef olmadı, gelişemedi babamla benim aramda. Zaten böyle bir ilişkiye dair açlığım çok büyüdüğü için erken yaşta baba olmak, çocuğumla birlikte büyümek, onunla vakit geçirmek benim için hayati bir noktadaydı. Yıllardır arzuladığım bir şeyi yaşıyor olmaktan çok mutluyum açıkçası."
- Röportajların tamamı Esquire Haziran 2018 sayısında…
MODA
DENİM'İN HER HALİ
İSTER ŞIK İSTER SALAŞ BİR ORTAMDA BULUNUN; KOMBİNİNİ DOĞRU YAPTIĞINIZ SÜRECE GÜNÜN HER ANI GİYEBİLECEĞİNİZ ŞEYLERİN BAŞINDA DENİM TASARIMLAR GELİYOR. 2018 İLKBAHAR – YAZ SEZONUNDA DA İSTER BLAZER BİR CEKETLE DENİM BİR PANTOLONU İSTERSENİZ BİR BERMUDA İLE DENİM BİR GÖMLEĞİ KOMBİNLEYEBİLİRSİNİZ. YAZ – KIŞ FARK ETMEKSİZİN HER SEZON BİR ŞEKİLDE ŞIKLIĞI YAKALAYAN DENİM PARÇALAR, BU SEZON DA TAHTTAKİ YERİNİ KORUYOR.
MODA EDİTÖRÜ DUYGU ALTIPARMAK
FOTOĞRAF ÖMER FARUK GÖKALP
SAAT
YILDÖNÜMÜNÜ KUTLAYAN MARKALAR VE MODELLER
Kültür, taş üzerine taş koya koya ilerler. 280 yıllık bir saat markası ve 70 yıllık bir saat modeli de bunun kanıtı.
YAZI ÖZGE DİNÇ
SEYAHAT
SEYİR TERASI: AMALFİ
Fazla değil; tiril tiril iki keten gömlek, üç şort, dört tişört, bir şapka, bir espadril ve birkaç zaruri eşya… Kabin boy bir valiz, kâfi. Yanılmıyorsak, önceden üzerinde çalışılmış, revizeleri yapılmış bir 'çalma listesi' de hazırdır zaten. Tamam gibiyiz. Ama bir dakika, yol arkadaşınız! Aman, tek gitmek yok; baştan anlaşalım. Unutmadan, istikamet Amalfi.
YAZI TOGAN NOYAN
YEMEK
İSTANBUL'DA BİR PAN-ASYA: ISOKYO
GÜNDEN GÜNE SAYISI ARTAN UZAK DOĞU MUTFAKLARININ HEM VARLIĞINA HEM DE LEZZETLERİNE ARTIK ALIŞTIK. ANCAK YENİ BİR MUTFAKLA TANIŞMAYA HAZIRLANIN: PAN-ASYA. RAFFLES HOTEL BÜNYESİNDE HİZMET VEREN ISOKYO, FARKLI ORTAMINDA YİNE BİRBİRİNDEN İDDİALI VE FARKLI LEZZETLERİ SUNUYOR.
YAZI SEDA KARAN
FOTOĞRAF İSA ARSLAN
INFO
Dört yılda bir gelen futbol bayramı
2018 DÜNYA KUPASI REHBERİ
Tüm dünyayı bir araya getiren bir festival, organizasyon, turizm, şov ya da turnuva. Bize göre adı 'Dünya Kupası' olsa da herkes için başka bir anlam taşıyor. Futbolun seveni kadar sevmeyeni de var ama Dünya Kupası'nı herkes sever!
YAZI BARAN ALIŞKAN
TEKNOLOJİ
AYNASIZLAR
DSLR, yani profesyonel fotoğraf makinelerine oranla çok daha hafif olan ve kolay taşınabilir boyutlarıyla dikkat çeken aynasız fotoğraf makineleri son zamanlarda oldukça popüler. Peki, çoğu koşulda DSLR'lara eşit kalitede fotoğraflar üretebilen, üstün standartlarda video çekim olanağı sunan ve her konuya uygun objektif kullanılabilen bu makineler arasında öne çıkanlar hangileri?
YAZI KAAN SANCAR