Karanlık tarafın gizli aktörü: Google

Google, dijital alanda ihityaç duyduğumuz her şeyi sağlıyor. Karşılığında ise masumane bir istekte bulunuyor: "Kişisel verilerinizi kullanabilir miyim?" Soru ekiyle kibarlaştırılmış bu istek karşısında çaresiziz. Google'ın karanlık tarafına hoş geldiniz!

Giriş Tarihi: 18.08.2018 17:56 Güncelleme Tarihi: 18.08.2018 18:00
Yazı Baran ALIŞKAN

İnternet okyanusuna giren herkes en az bir kez Google ile temas etmiştir herhalde… Ülkemizde internet kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşırken 'Google'a kendini tanıtma' durumu tüm insanlara dokunuyor. Tarayıcılar Google arama motoruyla çalışıyor, adresler Google ile bulunuyor, ajandamızı Google dolduruyor ya da kişisel asistanlığımız onun tarafından yapılıyor. Yalnızca biz değil, dünyada internet erişimine sahip tüm cihazlar ve kullanıcılar bu sanal topluluğun içinde yer alıyor. Sanal topluluk da nereden mi çıktı? Bildiğiniz kadarıyla bir topluluğa üye değildiniz değil mi? Şimdi lütfen sakin olun, çünkü Google'ın karanlık yüzünü tanımaya çalışacağız… Google kurbanları arasına hoş geldiniz!

Google, dünya üzerinde çoğu cihaza bir şekilde erişim sağlayan nadide şirketlerden yalnızca biri. Bir döneme kadar arama motoru olarak hayatımızda yer alan fakat bir süredir yan oluşumları ve yatırımlarıyla birlikte Alphabet çatısı altına toplanan arama motoru artık çok daha farklı alanlarda (DeepMind, Android, Google X, You- Tube gibi) karşımıza çıkıyor.

Öncelikle "Bir şey bedava ise ürün sizsinizdir." sözünü hatırlasak hiç fena olmaz. Çünkü Google, sunduğu tüm servislere (harita, çeviri, kitaplık, uygulama marketi ve daha onlarcası…) rağmen hiçbir ücret talep etmiyor. Peki, tüm hizmetlerinin karşılığında bizden ne istiyor? Şüphesiz bu sorunun tek bir doğru cevabı var: Kişisel verileriniz! Kullanıcıların, yani bizim; en mahrem sırlarımızı, sorularımızı, beğenilerimizi, merakımızı ya da bilgilerimizi hatta sesimizi bile bilinçli ve cömertçe paylaştığımız şirket, tüm dijital hareketlerimizi kayıt altında tutuyor. Bu noktada problem nedir? Aslına bakarsanız görünürde hayatımızı olumsuz etkileyecek herhangi bir sıkıntı yok, tabii şimdilik. Fakat dört milyarın üzerinde internet kullanıcısı olduğunu kabul edersek dünyanın en büyük sır küpüyle karşı karşıya olduğumuzu görebiliriz. Bir dakika, cep telefonunuzu başka bir kişiye verirken ne kadar rahat hissettiğinizi merak ediyoruz. Kendinize 10 üzerinden puan vermeniz gerekirse bu kaç olurdu? Siz de bizler gibi çok rahat olmadığınız fark edeceksiniz. Çünkü onlar bizim kişisel kara kutularımız, evet bilgisayarlarımız da bu listeye dahil.



Google, Larry Page ve Sergey Brin'in öngörüsü ve vizyonuyla ortaya çıktığında gayrıresmi manifestosunda "Don't be evil." yani "Kötü olma!" mottosuyla yola çıkmış ve güvenimizi kazanmıştı. Duvarında "Kötü olma!" nasihatiyle elindeki gücü doğru amaçlar uğruna kullanan bir şirket vardı. Ama bu slogan, yıllarca kurumsal iletişim mottosu olsa da resmi slogan olarak hiç kullanılmadı. Şirket çalışanlarını nezaket, saygı ve doğruluğa yöneltmek amaçlanmıştı. En azından kendi aralarında kötü olmama motivasyonuyla çalışan bir şirketten korkmaya hiç gerek yoktu… Gmail'in kurucusu olarak tanıdığımız Paul Buchheit'in şirkete hediyesi olan bu motto bir zaman sonra –amaçlar değişmiş olacak ki– sessiz sedasız şirket değerleri arasından kaldırıldı ve yerini "Do the right things." yani "Doğru şeyler yap." sözüne bıraktı. Tam da bu noktada kafamızda birden fazla soru işareti ve endişe belirdi… Komplo teorisyeni olarak gözükmek istemesek de kafamızdaki soru işaretlerini gidermek bir hayli zor. Google artık yalnızca bir arama motoru değil ve bu bizi fazlasıyla ürkütüyor. "Örnek yok mu, örnek?" dediğinizi duyar gibiyiz… Elbette var! Google X, bizim için çalışıyor!

'Selfish Ledger' (Bencil Kayıt Defteri), bahsi geçen karanlık tarafa geçişin en can alıcı örneklerinden biri olarak gösterilebilir. Malumunuz her teknolojik gelişmeyi 'Black Mirror' dizisiyle eşleştirebiliyor ve gelecek korkumuzu katlıyoruz. Sıradaki satırlar size dizinin senaryosu gibi gözükebilir fakat gerçekler biraz ürkütücü… Richard Dawkins'in 'Bencil Gen Teorisi'ne gönderme yapılan ve Darwin'in 'Evrim Teorisi'ne farklı bir yaklaşım sergileyen Lamarck'ın 'Kazanılmış Karakter İletimi' teziyle bağlantı kurulmuş bir proje. Daha anlaşılır şekilde anlatalım; amaç, kişisel verilerimizi kayıt altında tutarak, dijital hareketlerimize göre satın alma alışkanlıklarımızı manipüle etmek. Biraz daha açalım mı? Google, sizin için, sizin beğenebileceğiniz, size özel ürünler geliştirebilir ve bunu yapmak için sizden yeni bir şey öğrenmeye ihtiyaç duymaz. Çünkü ihtiyacı olandan daha fazlasını biliyor ve bu bilgileri sizden her saniye rahatlıkla alabiliyor.

Beğenilerimizi manipüle edecek bu proje, yalnızca bir kişiyle sınırlı kalmayıp genele yayıldığında da toplumsal davranışlar incelenip kitleler üzerinde manipülasyon uygulama imkânı doğacak. Günlük yaşam rutinlerinizi ezberleyen sistem siz farklı bir aksiyon aldığınızda sizi uyaracak. Anlayacağınız herkes, kendi düşük bütçeli 'Truman Show'unu yaşayacak. Başarılı olmak üzere giriştiğiniz yeni projede de sistem doğru adımları size dikte edecek. Bu kadar içli dışlı olur muyuz acaba… Merak etmeyin, aşk acısını atlatma yöntemlerinde de işe yarayacaktır. Her ne kadar Google, bunun yalnızca bir beyin fırtınası yaratma ve yaratıcı fikirleri harekete geçirecek bir fikirden ibaret olduğunu söylese de interneti hâlâ temel düzeyde kullanan bizleri kolay kolay ikna edebileceğini sanmıyoruz. Gerçekten bu kadar çok şeyi bilmelerine ve müdahale etmelerine gerek var mıydı? Bakın, aramızda hâlâ 'Geçmişi Sil' seçeneğini bulamayanlar var, lütfen!

Alphabet'in Alt Kuruluşları

Google, Google DeepMind, Google X, Google Capital, GV - Google Ventures, Nest, Verily, Calico, Jigsaw, Access&Energy, Side Walk Labs





"Aman, benim bilgilerimi ne yapacaklar?"

Her gün kullandığımız arama motoru, konum servisleri ve izlenen videolar, karşınıza çıkan 'size özel' reklamlar ya da dijital asistanınınızın sizi her an dinlemesi… Sahiden tüm bunları şimdiye kadar fark etmeyenler için bundan sonrası büyük bir yıkım olabilir. Bizler için ise karşı koymakta güçlük çekeceğimiz bir bölüm sonu canavarı gibi… Çünkü nasıl mücadele edebileceğimizi bilmiyoruz, bilemiyoruz. Mesela artık yer-yön bulma korkumuz kalmadı çünkü konumumuzu ve gideceğimiz adresi belirlediğimiz anda muhtemel güzergâhlar dahil olmak üzere bir yol haritasına sahip oluyoruz. Bulaşık yıkarken dijital asistanımıza seslenip eve yemek sipariş edebiliyor ya da daha önce izlediğimiz komik kedi videolarını referans alarak YouTube karşımıza dans eden papağan videoları çıkarabiliyor. (Bu arada papağan videosu iyi bir öneri bence.). Olaylara bu noktadan baktığımızda gelecek senaryolarının yavaş yavaş gerçekleştiğini ve insanlığın artık daha rahat bir yaşam biçimine kavuşacağını görebiliyoruz. Laf lafı açıyor ama bugün telefon, bilgisayar ya da tabletle kaç işinizi hallettiğinizin farkında mısınız? Kaç kişisel bilginizi o parlak ekranda gördünüz? Peki, arama motoruna neler yazdınız, gizlice nelere baktınız? İşte tüm mesele burada, çünkü bu işlemlerin hepsinin tek bir merkezde toplanarak kayıt altında tutulması fazlasıyla rahatsızlık verici. "Aman, benim bilgilerimi ne yapacaklar?" demeyin, zira bu bilgilerle ne yapacaklarını henüz biz de hayal edemiyoruz… 'Selfish Ledger' sizi tatmin etmedi sanırım. Bir adım daha geri çekilince, Google'ın artık hiç de masum durmadığını göreceksiniz.



Bir başka ilginç girişim ise, Google ve ABD'nin ile birlikte yürüttüğü askeri yapay zekâ projesi. Proje, şirket çalışanlarının savaşa destek vermek istememesi sayesinde önümüzdeki yıl sonlanacak. Maven Project, Google'ın özünde saldırgan bir proje olmadığını savunduğu, aslında Pentagon'un terörle mücadele noktasında İHA'ların topladığı görüntüleri analiz etme amacıyla yapılmış bir işbirliğiydi. Fakat çalışanlar bu ve bunun gibi projelerin art niyetli kişiler tarafından kötü sonuçlar doğurabileceğini düşünmüş ve bu projede çalışmak istemediğini belirtmişti. Ülkelerin kendi güvenlikleri adına bu şekilde girişimlerde bulunması gerekir fakat savaşı ya da insan hayatını yapay zekâ kontrolüne bırakmak ne kadar doğru bir karar olur, muallak. Hâlâ "Kötü olma!" mottosuna uyan insanlar olduğunu görmek sevindirici bir haber.

Yapay zekâ ile alakalı her gün bir haber ve gelişmeye şahit olduğumuz bu günlerde, insanlığı bu denli düşünen (!) Google da boş durmuyor. Şirket, Google Duplex ile yakın gelecekte hayatımıza girecek yapay zekâ çalışmalarına da ara vermeden devam ediyor. Yıllardır çalışmalarını sürdüren şirket, şimdiden gelecekte kendisine sağlam bir yer edindi bile. Yapay zekânın yükseliş döneminde Google, artık eskisi kadar şeffaf bir yaklaşım göstermiyor. İçeride neler olup bittiğine tam olarak hakim olmak imkânsız. Henüz durum hakkında pek bir bilgimiz olmasa da elimizde fikir yürütecek kadar bilgi var; tabii bu da bizimle paylaştıklarıyla sınırlı. Google Brain araştırmacıları, çocuk yapay zekâsıyla uzun bir süre önce gündeme gelmişti. AutoML adlı yapay zekâ kendi yapay zekâsı olan NASNet'i yaratmıştı. DeepMind programı ise bağımsız öğrenme yeteneği sayesinde en iyi oyunculara karşı oynadığı oyunları kazanıyordu. Tabii, kaybetmeye yakın saldırgan stratejiler belirlemesiyle gözümüzü korkutmayı da ihmal etmemişti. Son dönemde ise Google Duplex adlı dijital asistan insansı tavırlarıyla gelecek hakkında fikir yürütmemizi sağlıyor.




Durma, Google'la!

Google Duplex, iletişim kurduğu kişiye göre cevaplar veriyor ve tıpkı bizim gibi duraksama kalıpları bile kullanarak gerçekçi diyaloglar kuruyor. Sesin robotik değil insansı olduğunu da bir kenara not ederek yola devam edelim. Duplex, şimdilik kendisinin bir yapay zekâ olduğunu ve görüşmelerin kayıt altında olduğunu belirtecek kadar ahlaklı olsa da bu teknolojinin geleceği konusunda garanti veremiyoruz. Bu güzel hikâyenin karanlık tarafını merak etmediniz mi? Google Duplex, bu mevcut yeteneklerine yalnızca mühendislik harikaları ile laboratuvar ortamında kavuşmadı. Şirketin sahip olduğu, kayıt altına aldığı konuşma, mesajlaşmalarımızı referans aldı. İşte en başta bahsettiğimiz "Ürün sizsiniz" kavramı burada devreye girdi. İster Duplex'i Google'layın, isterseniz de 2013 yapımı 'Her' filmini izleyerek geleceği hakkında fikir sahibi olun. Tüm bunların yanı sıra, Facebook gibi Google da dünyada internet erişimine sahip olmayan kişiler için ücretsiz internet sağlamak adına çalışmalar yürütüyor. Belki bundan yarım saat önce bu fikre sıcak bakarken şimdi asıl meselenin kendi çalışmaları için ihtiyaç duyduğu 'data havuzu' oluşturmak olduğunu anlamak zor değil.



Matematik terimi 'googol' (10 üzeri 100) referans alınarak'Google ismi türedi.
• Google, 'Google Guys' (ikilinin lakabı) Larry Page (üstteki fotoğrafta solda) ve Sergey Brin (sağda) tarafından Stanford Üniversitesi'nde araştırma programına bağlı olarak oluşturuldu.
• Resmi olarak, 1998 yılında kuruldu.





Geçtiğimiz yılın sonunda bu sayfalarda Facebook'u konu alan ve 'Dijital Dünyanın Yeni Kural Koyanı' başlığını taşıyan bir yazı yayımlamıştık… Bu dosyada, iki milyar kullanıcının verilerine sahip olan bir şirketin elindeki bilgileri bir gün kullanıp kullanmayacağı konusunda endişelerimizi de belirtmiştik. Malumunuz, geçtiğimiz günlerde dosyamızın başrolü Facebook ve Cambridge Analytica şirketinin karıştığı veri skandalıyla ve yargılama süreciyle karşılaşmış ve kötü senaryonun dünyada nasıl yankı bulduğuna şahit olmuştuk. Şimdi bahsettiğimiz konu ise çok daha ciddi, çünkü Facebook'un sahip olduğu bilgiler, Google'a oranla buzdağının yalnızca görünen kısmı. Dünyanın en büyük kara kutusu ve karanlık tarafın yeni aktörü Google'a bir de bu taraftan bakmanızı istedik. Belki de "Kötü olma!" mottolarını kaldırmasalardı bu konular gündeme gelmeyecekti. Umarız Google, insanlık için doğru olanı yapar. Bu arada 'Geçmişi Sil'meyi unutmayın!

Dijital Dünyanın Yeni Kural Koyanı: Facebook

BİZE ULAŞIN