Aşırı bilgi sendromu
Piyasaların aşırı hareketlendiği dönemlerde yaşanan bilgi kirliliği yatırım kararlarını olumsuz etkileyebiliyor. Yanlış bilgi, fikir, değerlendirme ‘anında’ yayılabildiği için sürü psikolojisi devreye giriyor ve kayıplar kaçınılmaz oluyor. Artık herkes bilgi kaynaklarını dizayn etmek zorunda.
- Bu Ay Dergide
- Salı 10:24 | 18 Eylül 2018
adil.ucar@forbes.com.tr
Çoğu kimse bilmez ama 2008'deki ABD Kredi Krizi'ni ilk kez Michael Burry isimli Asperger Sendromu'ndan mustarip bir hedge fon yöneticisi tahmin etmiştir. Burry sonradan tanısını koydurabildiği hastalığının laneti nedeniyle (empati kuramamak, arkadaşlık geliştirememek, bir konuya aşırı odaklanmak vs.) New York'taki tek kişilik ofisinde yaklaşan kredi krizini ve büyüklüğünü görmüş ve tipik bir hedge fon yöneticisi tavrıyla "Bundan nasıl para kazanırım?" sorusunu cevaplamış biri. Burry şu sıralar sıkça duyduğumuz ve riskin sigorta poliçesi olarak tanımlayabileceğimiz CDS'lerde açık pozisyon almayı başararak 2008'de milyarlarca dolar kazanmayı başardı. Düğün değil dernek değil fon yöneticileri için bile aşırı uç bir örnek olan Burry bizi şimdi neden öptü diyeceksiniz... Söyleyeyim, günümüzde yaşanan finansal çalkantıda yatırım söz konusu olduğu zaman hiç kimsenin bir Burry, Buffet hatta Gordon Gekko (!) olmadığını hatırlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Daha önce de bu tür türbülanslarda sakin kalmanın ve ayağı yere basan, aklıselim davranışların yatırımları koruyacağına değindik. Amaç çok para kazanıp voliyi vurmak olmadığı sürece bu tür iniş çıkış dönemlerinde aşırı hareketler bitip de piyasalar rasyonel davranmaya başladığında sakin kalabilenlerin en azından varlıklarını koruyabildikleri görülüyor.
İşte tam da bu noktada Burry devreye giriyor çünkü geçimini piyasalarda al-sat yaparak kazanmayanların dikkat etmesi gerekiyor. Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise 'bilgi akışı'. Evet, bilgi güçtür ve belki de son beş yıla kadar bilgi hiç bu kadar hayatımıza pervasızca girmemişti. Tuvalette işimizi görürken ABD Başkanı Trump'ın o an attığı tweet'e "Hadi len!" diye cevap verebildiğimiz bir dünyada yaşıyoruz artık. Okur, okumaz orası ayrı ama tuvalette ABD Başkanı ile diyaloğa girme kavramı bir beş yıl önce yoktu. Sadece girdiğimiz etkileşimler değil takip ettiğimiz haber kaynaklarından tutun da WhatsApp, Telegram gruplarına kadar her şekilde bilgi bombardımanına tutulmuş vaziyetteyiz. Elimizdeki cihazlardan gün içinde akan bilgi, kararlarımızı, duygularımızı hatta tavırlarımızı bile etkiliyor. Bu kadar önemli bir hale gelen 'bilgi selinin' ne kadarının doğru olduğu ise tam bir muamma. Bu kirlilik içinde yatırım kararı vermek, karar değiştirmekse bir o kadar zorlaşmış durumda. Artık yolda yürürken bile hisse alıp satabiliyoruz ama buişlemi 'neden' yaptığımız konusunda yanılmış olmamız büyük olasılık.
Eski günler güzellemesi yapmayacağım, ancak eskiden fon yöneticileri veya al-satçılar bütün gün bilgiye ulaşmak için telefon başında konuşur ve piyasada neler olduğunu anlamaya, ona göre karar almaya çalışırdı. Yeni dönemde neredeyse herkes bilgiye erişebiliyor. Ne var ki bilginin doğruluğu ya da ne olduğundan bir halt anlamadığımız bir 'bilgi'nin bize yanlış kararlar aldırması da olası. Yeni nesil bence bu bilgi kirliliğini ve nelere yol açtığını kripto paralar ile tecrübe ediyor, tabii bedelini ödeyerek.
Siyah Kuğu kavramını finans literatürüne kazandıran Nassim Nicholas Taleb aynı adlı kitabında fon yöneticiliği yaptığı dönemleri anlatır... Taleb, bir noktadan sonra yaşanan bilgi kirliliğinin çok arttığından ve aldığı kararları olumsuz etkilemeye başladığından bahseder. Sorunun çözümünü günlük gelişmeleri takip etmeyi bırakarak bulan Taleb bilgi akışını kestikten sonra fonlarında performans artışı olduğuna dikkat çekiyor. Elbette bizler nasıl bir Burry değilsek Taleb de değiliz. Ancak türbülanslı dönemlerde oluşturduğumuz yatırım stratejisini –sakin kalıp– sürdürebilmek için çeşitli önlemler almamız gerekiyor. Bir nevi kişisel bilgi süzgeçleri oluşturmalı, gelen bilgiye verilecek tepkileri doğruluğu sabit olana kadar sınırlı tutabilme becerisini geliştirmeliyiz ve üstelik bunu sadece 'finans' için değil bütün sosyal medya için yapabilmeliyiz. Açıkçası laf ebeliği yaparken kolay görünüyor tabii ama değil... Bu konuda adım atmak isteyenler için nereden başlayabileceklerine dair birkaç öneri vereyim:
Haber bombardımanını engellemek: Her kanaldan bütün gelişmeleri takip edebilmek imkânsız ve yorucu bir iş. Haber aldığınız kanalları sınırlayın.
Güvenilir kaynakları tespit etmek: Bilgi, bakış açısı ile manipüle ediliyor. Eskiden de böyleydi, sorun bunu artık herkesin yapabilmesi. Bilginin özünü alabileceğiniz, yorumdan ayıklayabildiğiniz kaynakları seçin.
Haberin doğruluğunu kontrol etmek: Sosyal medyanın olmazsa olmazı...
Uygun yatırım stratejisini belirlemek: Yatırımın temel prensibi. Kişisel özellik, gelir, harcama ve beklentinize göre strateji belirlemeden yola çıkmayın.
Daha da önemlisi bu stratejiye sadık kalmak: Her piyasa hareketliliğinde stratejinizden vazgeçmeyin. Profesyonellerden fikir alın.