'Fagameister': Can Faga
Kristal Elma’nın geçmiş dönem jürilerinden Can Faga reklamcılık konusundaki yeteneği yanında kendine özgü stiliyle de dikkat çekiyor.
Giriş Tarihi: 20.11.2018
12:18
Güncelleme Tarihi: 20.11.2018
17:19
Yazı Kaan SANCAR
Fotoğraf Şeref YILMAZ
Sakal bir erkeğin görünümünü değiştiriyor, hatta stilini baştan yaratıyor. Sonuç olarak, "Sakal erkeğin makyajıdır." diye bir söz bile var, değil mi? Fakat bu 'aksesuar' stille desteklenmediğinde ortaya görmek istemeyeceğimiz sonuçlar da çıkabiliyor. Neyse ki karşımda oturan kişi asla bu ikinci kategoriye dahil edilebilecek biri değil. Can Faga ya da sosyal medyadaki adını kullanırsak 'Fagameister', bu detayı stilini bir adım öteye taşımak için kullananlardan biri ve kabul etmek gerek ki bu konuda oldukça başarılı.
Reklamcılık yeteneğinin stil le doğru orantılı olduğu tezini ortaya atmanızı sağlayabilecek Publicis İstanbul Yönetici Kreatif Direktörü Can Faga ile Bomonti'deki ofisinde bir araya geliyoruz. Faga ile ilgili dikkatimi çeken birçok detay oluyor. O günkü giyim tarzı da bunlardan biri. İlerleyen dakikalarda bunun hakkında da konuşacağız, fakat Can Faga beni öncelikle kariyeri hakkında bilgilendiriyor.
'Türkiye'de reklamcılığın geleceğini şekillendirecek 10 reklamcıdan biri' olarak görülen Can Faga, İstanbul Nişantaşı'nda doğup büyümüş ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünde okumuş. Küçüklüğünden bu yana hep bir şeyler ürettiğini, bir şeyler yazdığını dile getiren kreatif direktör, mezuniyetinin ardından Ogilvy & Mather, McCann Erickson ve Rafineri ajanslarında metin yazarı, Lowe and Partners Worldwide ve DDB&Co.'da kreatif grup başkanı ve yine Lowe and Partners Worldwide'da kreatif direktör ve CCO olarak çalışmış. Faga'nın sonraki durağı ise, şu anda da aktif olarak çalıştığı, Publicis İstanbul olmuş.
Yaratıcılığını yalnız kalarak beslediğini anlatan kreatif direktör kariyeri boyunca birçok ödüle layık görülmüş. Bunlar arasında Cannes Lions ödüllerinde üç bronz aslan ve 13 shortlist ile Effie, Golden Drum, Eurobest, Kristal Elma ve Kırmızı gibi yaratıcılık festivallerinden kazandığı ödüller bulunuyormuş. Aldığı ödüller hakkında, "Yaptığın işin dünyada takdir edilmesi, birilerinin yaptığın işi anlamış, özümsemiş ve kabul etmiş olması, dünyaya bırakabileceğin bir iş yapmak çok güzel bir duygu." yorumunda bulunan Faga, Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri Yarışması'nda da altı yıl gibi uzun bir süre jüri üyeliği yapmış. Bu dönemi, "Çok güzel deneyimler edindim. Farklı ajanslardan birçok güzel işle karşılaştım. Jürideki arkadaşların bazılarıyla hâlâ görüşüyoruz." şeklinde anlatan Faga bu yıl iş yoğunluğu nedeniyle jüride yer alamamış.
Kariyeri bir kenara bırakıp stil konusuna geldiğimizde, öncelikle Faga'nın o gün spor şık parçalar tercih ettiğini belirtmeliyim. Kreatif direktör, yama detaylarına sahip klasik kesim bir jean'in üzerine kapüşonlu bir hırka ve beyaz bir tişört giymiş. İçerideyiz, fakat dışarıya çıktığımızda üzerine alacağı, onun için özel tasarlanmış, logo detayına sahip bir deri ceket askıdan bize göz kırpacak şekilde konumlandırılmış. Sakalı da stilini tamamlayan bir detay, tabii.
"Geçenlerde bakanlarımızdan birine sunum yapmak için bir açılışa gitmiştik. Ben de takım elbise giydim. Gören herkes şaşırdı tabii. Ben de ayna önünde kendime bakınca kendimi yeniden keşfeder gibi oldum."
Faga'ya modaya ne kadar ilgili olduğunu soruyorum. "Modayı takip ediyorum ama giymek için değil, akımları görmek için." diyor ve ekliyor: "Tasarımları, düşünceleri, gidişatı anlamak için açıp baktığım bir sürü sayfa var. Sonuçta bu da yaratıcı bir alan." Sonrasında stili üzerine konuşmaya başlıyoruz. "Hipster giyim tarzı hoşuma gidiyor." diyor. "Biker dünyasını da seviyorum. Bu nedenle bu iki tarzı karıştırıyorum gibi. Mesela beni deri bir postal üzerine ekose desenli bir gömlek giymiş ve boynunu kapatmış olarak görebilirsiniz. Yine çok sade bir sneaker giyip üzerine bir biker ceket atabilirim." diyor ve giyiminde dikkat ettiği noktalara değiniyor: "Kendime çok aşırı renkli ve parlak şeyleri yakıştırmıyorum. İddialı parçalar da giymem. Ayrıca giydiğim ürünlerin dünyada çok fazla bulunmamasına dikkat ederim. Mesela şu anda giydiğim, Puma'nın 50. yıl özel ayakkabısı. Üzerinde Puma'nın ilk logosu basılı ve gerçek deriden üretilmiş."
Takım elbise konusuna geldiğimizde ise, "Düğün ve devlet törenleri hariç beni takım elbiseyle görmeniz çok zor." diyor Faga ve en son takım elbise giydiği günü şöyle anlatıyor: "Geçenlerde bakanlarımızdan birine sunum yapmak için bir açılışa gitmiştik. Ben de takım elbise giydim. Gören herkes şaşırdı tabii. Ben de ayna önünde kendime bakınca kendimi yeniden keşfeder gibi oldum."
Sohbetimizin sonlarında bu kez reklamcının tercih etmesi gereken stil hakkında konuşuyoruz. Fagameister, "Reklamcının ortalamanın üzerinde bir görünümü olmalı." diyor ve ekliyor: "Hiçbir zaman pespaye görünmemeli. Müşterilerle iletişim halindesiniz sonuçta. Bir de bir reklamcının kendisine özgü bir tarzı olmalı. Yaratıcı bir iş yapıyoruz nihayetinde." Başımı kaldırıp baktığımda kendisinin bu tanıma uyduğunu net bir şekilde tekrar görüyorum. Çekim için terasa çıkarken özel tasarım ceketini giyerek bu izlenimimi daha da güçlendiriyor.
Fotoğraf Şeref YILMAZ
Sakal bir erkeğin görünümünü değiştiriyor, hatta stilini baştan yaratıyor. Sonuç olarak, "Sakal erkeğin makyajıdır." diye bir söz bile var, değil mi? Fakat bu 'aksesuar' stille desteklenmediğinde ortaya görmek istemeyeceğimiz sonuçlar da çıkabiliyor. Neyse ki karşımda oturan kişi asla bu ikinci kategoriye dahil edilebilecek biri değil. Can Faga ya da sosyal medyadaki adını kullanırsak 'Fagameister', bu detayı stilini bir adım öteye taşımak için kullananlardan biri ve kabul etmek gerek ki bu konuda oldukça başarılı.
Reklamcılık yeteneğinin stil le doğru orantılı olduğu tezini ortaya atmanızı sağlayabilecek Publicis İstanbul Yönetici Kreatif Direktörü Can Faga ile Bomonti'deki ofisinde bir araya geliyoruz. Faga ile ilgili dikkatimi çeken birçok detay oluyor. O günkü giyim tarzı da bunlardan biri. İlerleyen dakikalarda bunun hakkında da konuşacağız, fakat Can Faga beni öncelikle kariyeri hakkında bilgilendiriyor.
'Türkiye'de reklamcılığın geleceğini şekillendirecek 10 reklamcıdan biri' olarak görülen Can Faga, İstanbul Nişantaşı'nda doğup büyümüş ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünde okumuş. Küçüklüğünden bu yana hep bir şeyler ürettiğini, bir şeyler yazdığını dile getiren kreatif direktör, mezuniyetinin ardından Ogilvy & Mather, McCann Erickson ve Rafineri ajanslarında metin yazarı, Lowe and Partners Worldwide ve DDB&Co.'da kreatif grup başkanı ve yine Lowe and Partners Worldwide'da kreatif direktör ve CCO olarak çalışmış. Faga'nın sonraki durağı ise, şu anda da aktif olarak çalıştığı, Publicis İstanbul olmuş.
Yaratıcılığını yalnız kalarak beslediğini anlatan kreatif direktör kariyeri boyunca birçok ödüle layık görülmüş. Bunlar arasında Cannes Lions ödüllerinde üç bronz aslan ve 13 shortlist ile Effie, Golden Drum, Eurobest, Kristal Elma ve Kırmızı gibi yaratıcılık festivallerinden kazandığı ödüller bulunuyormuş. Aldığı ödüller hakkında, "Yaptığın işin dünyada takdir edilmesi, birilerinin yaptığın işi anlamış, özümsemiş ve kabul etmiş olması, dünyaya bırakabileceğin bir iş yapmak çok güzel bir duygu." yorumunda bulunan Faga, Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri Yarışması'nda da altı yıl gibi uzun bir süre jüri üyeliği yapmış. Bu dönemi, "Çok güzel deneyimler edindim. Farklı ajanslardan birçok güzel işle karşılaştım. Jürideki arkadaşların bazılarıyla hâlâ görüşüyoruz." şeklinde anlatan Faga bu yıl iş yoğunluğu nedeniyle jüride yer alamamış.
Kariyeri bir kenara bırakıp stil konusuna geldiğimizde, öncelikle Faga'nın o gün spor şık parçalar tercih ettiğini belirtmeliyim. Kreatif direktör, yama detaylarına sahip klasik kesim bir jean'in üzerine kapüşonlu bir hırka ve beyaz bir tişört giymiş. İçerideyiz, fakat dışarıya çıktığımızda üzerine alacağı, onun için özel tasarlanmış, logo detayına sahip bir deri ceket askıdan bize göz kırpacak şekilde konumlandırılmış. Sakalı da stilini tamamlayan bir detay, tabii.
"Geçenlerde bakanlarımızdan birine sunum yapmak için bir açılışa gitmiştik. Ben de takım elbise giydim. Gören herkes şaşırdı tabii. Ben de ayna önünde kendime bakınca kendimi yeniden keşfeder gibi oldum."
Faga'ya modaya ne kadar ilgili olduğunu soruyorum. "Modayı takip ediyorum ama giymek için değil, akımları görmek için." diyor ve ekliyor: "Tasarımları, düşünceleri, gidişatı anlamak için açıp baktığım bir sürü sayfa var. Sonuçta bu da yaratıcı bir alan." Sonrasında stili üzerine konuşmaya başlıyoruz. "Hipster giyim tarzı hoşuma gidiyor." diyor. "Biker dünyasını da seviyorum. Bu nedenle bu iki tarzı karıştırıyorum gibi. Mesela beni deri bir postal üzerine ekose desenli bir gömlek giymiş ve boynunu kapatmış olarak görebilirsiniz. Yine çok sade bir sneaker giyip üzerine bir biker ceket atabilirim." diyor ve giyiminde dikkat ettiği noktalara değiniyor: "Kendime çok aşırı renkli ve parlak şeyleri yakıştırmıyorum. İddialı parçalar da giymem. Ayrıca giydiğim ürünlerin dünyada çok fazla bulunmamasına dikkat ederim. Mesela şu anda giydiğim, Puma'nın 50. yıl özel ayakkabısı. Üzerinde Puma'nın ilk logosu basılı ve gerçek deriden üretilmiş."
Takım elbise konusuna geldiğimizde ise, "Düğün ve devlet törenleri hariç beni takım elbiseyle görmeniz çok zor." diyor Faga ve en son takım elbise giydiği günü şöyle anlatıyor: "Geçenlerde bakanlarımızdan birine sunum yapmak için bir açılışa gitmiştik. Ben de takım elbise giydim. Gören herkes şaşırdı tabii. Ben de ayna önünde kendime bakınca kendimi yeniden keşfeder gibi oldum."
Sohbetimizin sonlarında bu kez reklamcının tercih etmesi gereken stil hakkında konuşuyoruz. Fagameister, "Reklamcının ortalamanın üzerinde bir görünümü olmalı." diyor ve ekliyor: "Hiçbir zaman pespaye görünmemeli. Müşterilerle iletişim halindesiniz sonuçta. Bir de bir reklamcının kendisine özgü bir tarzı olmalı. Yaratıcı bir iş yapıyoruz nihayetinde." Başımı kaldırıp baktığımda kendisinin bu tanıma uyduğunu net bir şekilde tekrar görüyorum. Çekim için terasa çıkarken özel tasarım ceketini giyerek bu izlenimimi daha da güçlendiriyor.