İdeal erkek olma rehberi
"...Zaman zaman kadınları anlamak için mücadele edebilirsiniz, ancak onları anlamak ve sevmek hayatın sunduğu en büyük maceralardan biridir."
Giriş Tarihi: 24.11.2018
16:48
Yazı Baran ALIŞKAN
Yıllardır kitaplar, dergiler, filmler ve diziler insan ilişkileri hakkında söyleyecek sözü olanlarla doldu taştı. Kimisi ahkâm kesti kimisi kendi tecrübeleriyle bu durumu ele aldı. Bu sayfalarda yıllar önce de bu konu konuşuluyordu. Şimdi, yeniden aynı konuyu ele alıyoruz. Klişe mi? Hayır! İnsan var oldukça ilişkileri de var olacak ve söyleyecek sözü olan herkes konuya ucundan kıyısından müdahil olacak. Konudan çok uzaklaşmayalım ve soralım: İdeal erkek dendiğinde aklınıza ne geliyor?
Hepimizin bu soruya bir cevabı vardır. Ama bizim bu soruya cevap aldığımız iki isim var: Washington Üniversitesi'nden John Gottman ve eşi Dr. Julie Schwartz Gottman bizi aydınlatmak için çalışıyor. Gottman Enstitüsü bünyesinde kurdukları 'Aşk Laboratuvarı', aradığımız tüm soruların cevabını bizler için araştırmış. Uzun yıllardır hakkında konuştuğumuz tüm konulara en sonunda bilimsel verilere dayanarak cevap bulmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ayrıca ikiliye, Douglas Abrams ve Dr. Rachel Carlton Abrams da eşlik ediyor. Anlayacağınız bu konuda yayımlanmış eserlerin yıldızlar takımı bu kitap için bir araya gelmiş.
John Gottman
Konumuz ideal erkek olmak, fakat alışılagelmiş çapkın erkek ya da medyanın yönlendirmesiyle zihinlerimize ekilen başarılı erkek olma tohumundan bahsetmiyoruz. Bu kitap, tam da bir aile kütüphanenizde yer alacak cinsten. Çünkü iyi bir hayat arkadaşı, iyi bir eş, iyi bir baba olmanın bilimsel kodlarını açıklıyor. Teoride anlatılanların pratikte nasıl etkiler yarattığını deneylerle örneklendiriyor ve sonuçta ortaya çıkan hissi kayıt altına alıyor. Anlayacağınız, gerçek anlamda 'ideal erkek' olmak isteyenlerin başucu kitabı olabilecek bir eser. Boşuna kapağına 'kadınların aslında ne istediğiyle ilgili bilimsel gerçekler' notu düşülmemiş. Çünkü John Gottman, çiftleri laboratuvarda toplamış; mimiklerini, jestlerini, ses tonlamalarını, sözlerini, olumlu ve olumsuz duyguları yansıtma biçimlerini kaydedip kodlayarak bu çalışmayı ortaya çıkarmış.
Gottman bu çalışmaların sonucunda, bir kadının bir erkekte ne aradığını bulduğunu iddia ediyor. Çalışmada öncelikle, ikili ilişkinin ilk olmazsa olmazının güvenilirlik olduğunu görüyoruz. Tabii 'Hero-Zero' kavramından bahsetmeden güven meselesine gelmek doğru olmaz. Hero, adından da anlaşılacağı üzere kahraman olmayı, Zero da sözlükteki karşılığı gibi sıfırı ve hiçliği temsil ediyor. Kitaba göre, eğer tüm sonuçları dikkate alarak uygularsanız bir Hero, aksi takdirde ise Zero olacaksınız. Yani ya kazanacak ya da kaybedeceksiniz. İlişkide tarafların birbirine karşı güven ortamını sağlaması ve o hissi vermesi gerekiyormuş. Güvenilirliği sağlamak adına da uyumlanmayı gerçekleştirmeniz gerekiyor. Kadınlar, duygusal olarak bağlı ve güvenli hissettiklerinde uyumlanma gerçekleşiyor. Uzmanın "Ona kulak verin ve fiziksel olarak yönelin." tavsiyesini de not düşelim. Ardından onu anlamaya çalışmalı ve bu noktada asla savunmaya geçmemeliyiz. Empati kurmanın gerekliliğinden bahsetmeye gerek var mı?
Dundee Üniversitesi'nden Dr. Fhionna Moore'un araştırmasına göre kadınlar fazla stresli erkekleri çekici bulmuyor. Bundan sakin kalmanın seksi olduğu kanısını çıkarabiliriz. Bir örnekle tamamlayalım mı? İlkel dönemde avlanan atalarımız stres konusunda başarılı kimseler olduğu için bu çekicilik algısı nesilden nesle aktarılmış olabilir. Kitapta bu konu Superman ve Clark Kent örneğiyle işlenmiş. Clark'ın gergin ve güvensiz hareketleri çekici değilken aynı adamın Superman halinde tüm dünyaca seksi kabul edildiğine dikkat çekilmiş.
Kadınları anlamak üzerine bir rehber olan kitapta, Webster Üniversitesi'nden Psikolog Dr. Monica Moore'un iki yüzden fazla kadını gözlemleyerek oluşturduğu bir listeden de söz ediliyor. Kabul edelim; ikili ilişkilerin en zor eşiği başta, karşı tarafın sözel olmayan iletişimini anlamaktan geçiyor. Bu listede kadınların restoran, bar, parti ve diğer mekânlarda flört ederken sergilediği davranışlar tespit edilmiş. Kısa bakışlar, göz göze gelindiğinde kırpılan gözler, saçlarda gezinen parmaklar, ortaya çıkan bacaklar ve açığa çıkan boyun listede yer alıyor. Fakat ola ki sinyali yanlış anlayıp iletişim kurmaya çalıştığınızda göz temasından kaçınıyor ve ilgisiz tavırlara maruz kalıyorsanız şansınızın olmadığını üzülerek belirtmeliyiz. Elbette çekiciliğin en önemli bileşenlerinden mizahı unutmayalım. Komik erkeklerin beğenildiği rivayeti bir bakıma doğru. Çünkü mizah ve zekâ birbiriyle doğru orantılı olarak görülüyor.
Tüm bu tavsiyelere uyduktan sonra partnerinize güvenilir olduğunuzu göstermelisiniz. Eğer yalnızca cinsel birlikteliği amaçlıyorsanız bunun için–doğruluğu şüpheli– milyonlarca taktiği uygulayabilirsiniz. Bu noktadan sonra, ideal bir erkek olma arzusuyla yanıp tutuşanlarla yolumuza devam ediyoruz. İşin sırrı partnerinize karşı davetkâr olmakta. Karşınızdaki kişiye alan tanımak kilit noktalardan biri. "Bırakın konuşsun, kendisini anlatsın ve müdahale etmeyin." diyor rehber. Yalnızca hikâyesini anlatmaya devam edebilmesi için açık uçlu sorularla konuyu açın. Bu aşamadan sonra ilişkinin karşılıklı sevgi ve saygıyla devam ettiğini varsayarak bir dahaki olası tehlikeden bahsedelim… İlişkilerin korkulu rüyası: Tartışmalar. İnsan ilişkilerinde anlaşmazlıklar çıkması olağan, duygusal ilişkilerde tartışma yaşanma ihtimali ise daha da fazla. Bu gibi durumlarda iki cinsin öfkesini yönetme biçiminin farklı olduğunu öğreniyoruz. Nefes almak, 10'a kadar saymak ya da o ortamı kısa süreliğine terk etmek öfke kontrolünü sağlamaya yönelik yöntemler arasında gösteriliyor. Tartışmanın çözümü için de karşı tarafa sorabileceğiniz üç soru mevcut: "Neye ihtiyacın var?", "Neyle ilgili endişelisin?" ve "Ne hissediyorsun?" Bu sorular çözüme giden yolda ihtiyacınız olan bir araç niteliğinde.
İlişkilerimizi hoşlanma temelinde başlatıyor ve ardından aşkla inşa ediyoruz. John Gottman, aşkın üç evresi olduğunu söylüyor: İlki tutkulu aşk aşaması olarak isimlendirilen, tarafların tabiri caizse kör olduğu dönem. Bu dönemde oksitosin hormonu salgılandığı için ilişkinin muhtemel tehlikeleri görmezden geliniyor. İkinci aşamada, ortalık biraz daha duruluyor ve görüntü daha da netleşiyor. Kitapta bu aşamada en önemli şeyin güven oluşturmak olduğu belirtiliyor. Üçüncü aşamaya geçtiğinizde iki taraf da tekeşliliği, fedakârlığı ve sadakati kabul etmiş sayılıyor. Bu aşamadaki çiftler, Aşk Laboratuvarı'nın bulgularına göre, birlikteliklerinin bireyselliklerinden daha önemli bir kavram yarattığını düşünüyor. Gottman bu durumu şöyle yorumluyor: "Yolunuzun kesiştiği herhangi bir kadınla yatma ihtimalinden vazgeçtiğinizde ne elde ediyorsunuz? Bunun için çabalamaya istekliyseniz bir ömür boyu aşk ve mutluluk."
Tekeşliliğe dair söz verdiğinizi üçüncü aşamaya geçişinizden anlıyoruz. Peki, bir aile olmayı ya da bir çocuk sahibi olmayı düşündünüz mü? Kitapta, annelik içgüdüsü ve ebeveynlik hakkında da yol gösterici bir bölüm hazırlanmış. Bebek sahibi olduktan sonra çiftlerin bölüştüğü roller yine malum laboratuvarda incelenmiş. Sonuçta annenin öğretmen, babanınsa rehber rolü üstlendiği tespit edilmiş. Tam bu durumda dikkat edilmesi gereken şey ise annelik içgüdüsü. İdeal bir erkek olarak annenin rolünü kavramak ve desteklemek zorundasınız. Çünkü anne içgüdüsel olarak çocuğunun hayatta kalmasına yönelik davranışlar sergiler.
Asıl konuşulması gereken konudan bahsetmenin tam sırası: Bir kadını ömür boyu sevmek… Einstein'ın, "Aşka takılıp düştüğünüzde kalkmak kolaydır. Fakat aşkın içine düştüğünüzde tekrar ayağa kalkmak imkânsızdır." sözü referans gösteriliyor. Neden mi; çünkü Ünlü bilim insanının, takdir edeceğiniz üzere dünyanın en akıllı insanlarından biriydi. Einstein duygusal ilişkileri yürütmenin fizik kurallarıyla benzerlik göstermediğini de ispatlamış. Eşi Mileva Mari 'le evlilikleri bitme aşmasına geldiğinde ilişkiyi kurtarmak için şartlarının yer aldığı bir liste hazırlamış. Liste işe yaramamış ve çift boşanmış. Anlayacağınız, bir kadına uyması gereken şartları vermek yapmanız gereken son hamle. Diğer dikkat etmeniz gerekense partnerinizin iç dünyasına yönelmeniz. Rehber, tüm hikâyeyi şöyle özetlemiş: İdeal erkek, karşısındakinin iç dünyasına yönelir.
Başlangıç için ihtiyaç duyacağınız bilgileri aldığınıza göre artık konu hakkında profesyonelleşmek isterseniz kütüphanenizde bir kitaplık yer açmanızı rica ediyoruz. Kadınların aslında ne istediğine dair bilimsel gerçeklere güvenip güvenmeme hakkınızı ise saklı tutuyoruz. Şimdiden mutluluklar!
Yıllardır kitaplar, dergiler, filmler ve diziler insan ilişkileri hakkında söyleyecek sözü olanlarla doldu taştı. Kimisi ahkâm kesti kimisi kendi tecrübeleriyle bu durumu ele aldı. Bu sayfalarda yıllar önce de bu konu konuşuluyordu. Şimdi, yeniden aynı konuyu ele alıyoruz. Klişe mi? Hayır! İnsan var oldukça ilişkileri de var olacak ve söyleyecek sözü olan herkes konuya ucundan kıyısından müdahil olacak. Konudan çok uzaklaşmayalım ve soralım: İdeal erkek dendiğinde aklınıza ne geliyor?
Hepimizin bu soruya bir cevabı vardır. Ama bizim bu soruya cevap aldığımız iki isim var: Washington Üniversitesi'nden John Gottman ve eşi Dr. Julie Schwartz Gottman bizi aydınlatmak için çalışıyor. Gottman Enstitüsü bünyesinde kurdukları 'Aşk Laboratuvarı', aradığımız tüm soruların cevabını bizler için araştırmış. Uzun yıllardır hakkında konuştuğumuz tüm konulara en sonunda bilimsel verilere dayanarak cevap bulmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ayrıca ikiliye, Douglas Abrams ve Dr. Rachel Carlton Abrams da eşlik ediyor. Anlayacağınız bu konuda yayımlanmış eserlerin yıldızlar takımı bu kitap için bir araya gelmiş.
John Gottman
Konumuz ideal erkek olmak, fakat alışılagelmiş çapkın erkek ya da medyanın yönlendirmesiyle zihinlerimize ekilen başarılı erkek olma tohumundan bahsetmiyoruz. Bu kitap, tam da bir aile kütüphanenizde yer alacak cinsten. Çünkü iyi bir hayat arkadaşı, iyi bir eş, iyi bir baba olmanın bilimsel kodlarını açıklıyor. Teoride anlatılanların pratikte nasıl etkiler yarattığını deneylerle örneklendiriyor ve sonuçta ortaya çıkan hissi kayıt altına alıyor. Anlayacağınız, gerçek anlamda 'ideal erkek' olmak isteyenlerin başucu kitabı olabilecek bir eser. Boşuna kapağına 'kadınların aslında ne istediğiyle ilgili bilimsel gerçekler' notu düşülmemiş. Çünkü John Gottman, çiftleri laboratuvarda toplamış; mimiklerini, jestlerini, ses tonlamalarını, sözlerini, olumlu ve olumsuz duyguları yansıtma biçimlerini kaydedip kodlayarak bu çalışmayı ortaya çıkarmış.
Gottman bu çalışmaların sonucunda, bir kadının bir erkekte ne aradığını bulduğunu iddia ediyor. Çalışmada öncelikle, ikili ilişkinin ilk olmazsa olmazının güvenilirlik olduğunu görüyoruz. Tabii 'Hero-Zero' kavramından bahsetmeden güven meselesine gelmek doğru olmaz. Hero, adından da anlaşılacağı üzere kahraman olmayı, Zero da sözlükteki karşılığı gibi sıfırı ve hiçliği temsil ediyor. Kitaba göre, eğer tüm sonuçları dikkate alarak uygularsanız bir Hero, aksi takdirde ise Zero olacaksınız. Yani ya kazanacak ya da kaybedeceksiniz. İlişkide tarafların birbirine karşı güven ortamını sağlaması ve o hissi vermesi gerekiyormuş. Güvenilirliği sağlamak adına da uyumlanmayı gerçekleştirmeniz gerekiyor. Kadınlar, duygusal olarak bağlı ve güvenli hissettiklerinde uyumlanma gerçekleşiyor. Uzmanın "Ona kulak verin ve fiziksel olarak yönelin." tavsiyesini de not düşelim. Ardından onu anlamaya çalışmalı ve bu noktada asla savunmaya geçmemeliyiz. Empati kurmanın gerekliliğinden bahsetmeye gerek var mı?
Dundee Üniversitesi'nden Dr. Fhionna Moore'un araştırmasına göre kadınlar fazla stresli erkekleri çekici bulmuyor. Bundan sakin kalmanın seksi olduğu kanısını çıkarabiliriz. Bir örnekle tamamlayalım mı? İlkel dönemde avlanan atalarımız stres konusunda başarılı kimseler olduğu için bu çekicilik algısı nesilden nesle aktarılmış olabilir. Kitapta bu konu Superman ve Clark Kent örneğiyle işlenmiş. Clark'ın gergin ve güvensiz hareketleri çekici değilken aynı adamın Superman halinde tüm dünyaca seksi kabul edildiğine dikkat çekilmiş.
Kadınları anlamak üzerine bir rehber olan kitapta, Webster Üniversitesi'nden Psikolog Dr. Monica Moore'un iki yüzden fazla kadını gözlemleyerek oluşturduğu bir listeden de söz ediliyor. Kabul edelim; ikili ilişkilerin en zor eşiği başta, karşı tarafın sözel olmayan iletişimini anlamaktan geçiyor. Bu listede kadınların restoran, bar, parti ve diğer mekânlarda flört ederken sergilediği davranışlar tespit edilmiş. Kısa bakışlar, göz göze gelindiğinde kırpılan gözler, saçlarda gezinen parmaklar, ortaya çıkan bacaklar ve açığa çıkan boyun listede yer alıyor. Fakat ola ki sinyali yanlış anlayıp iletişim kurmaya çalıştığınızda göz temasından kaçınıyor ve ilgisiz tavırlara maruz kalıyorsanız şansınızın olmadığını üzülerek belirtmeliyiz. Elbette çekiciliğin en önemli bileşenlerinden mizahı unutmayalım. Komik erkeklerin beğenildiği rivayeti bir bakıma doğru. Çünkü mizah ve zekâ birbiriyle doğru orantılı olarak görülüyor.
Tüm bu tavsiyelere uyduktan sonra partnerinize güvenilir olduğunuzu göstermelisiniz. Eğer yalnızca cinsel birlikteliği amaçlıyorsanız bunun için–doğruluğu şüpheli– milyonlarca taktiği uygulayabilirsiniz. Bu noktadan sonra, ideal bir erkek olma arzusuyla yanıp tutuşanlarla yolumuza devam ediyoruz. İşin sırrı partnerinize karşı davetkâr olmakta. Karşınızdaki kişiye alan tanımak kilit noktalardan biri. "Bırakın konuşsun, kendisini anlatsın ve müdahale etmeyin." diyor rehber. Yalnızca hikâyesini anlatmaya devam edebilmesi için açık uçlu sorularla konuyu açın. Bu aşamadan sonra ilişkinin karşılıklı sevgi ve saygıyla devam ettiğini varsayarak bir dahaki olası tehlikeden bahsedelim… İlişkilerin korkulu rüyası: Tartışmalar. İnsan ilişkilerinde anlaşmazlıklar çıkması olağan, duygusal ilişkilerde tartışma yaşanma ihtimali ise daha da fazla. Bu gibi durumlarda iki cinsin öfkesini yönetme biçiminin farklı olduğunu öğreniyoruz. Nefes almak, 10'a kadar saymak ya da o ortamı kısa süreliğine terk etmek öfke kontrolünü sağlamaya yönelik yöntemler arasında gösteriliyor. Tartışmanın çözümü için de karşı tarafa sorabileceğiniz üç soru mevcut: "Neye ihtiyacın var?", "Neyle ilgili endişelisin?" ve "Ne hissediyorsun?" Bu sorular çözüme giden yolda ihtiyacınız olan bir araç niteliğinde.
İlişkilerimizi hoşlanma temelinde başlatıyor ve ardından aşkla inşa ediyoruz. John Gottman, aşkın üç evresi olduğunu söylüyor: İlki tutkulu aşk aşaması olarak isimlendirilen, tarafların tabiri caizse kör olduğu dönem. Bu dönemde oksitosin hormonu salgılandığı için ilişkinin muhtemel tehlikeleri görmezden geliniyor. İkinci aşamada, ortalık biraz daha duruluyor ve görüntü daha da netleşiyor. Kitapta bu aşamada en önemli şeyin güven oluşturmak olduğu belirtiliyor. Üçüncü aşamaya geçtiğinizde iki taraf da tekeşliliği, fedakârlığı ve sadakati kabul etmiş sayılıyor. Bu aşamadaki çiftler, Aşk Laboratuvarı'nın bulgularına göre, birlikteliklerinin bireyselliklerinden daha önemli bir kavram yarattığını düşünüyor. Gottman bu durumu şöyle yorumluyor: "Yolunuzun kesiştiği herhangi bir kadınla yatma ihtimalinden vazgeçtiğinizde ne elde ediyorsunuz? Bunun için çabalamaya istekliyseniz bir ömür boyu aşk ve mutluluk."
Tekeşliliğe dair söz verdiğinizi üçüncü aşamaya geçişinizden anlıyoruz. Peki, bir aile olmayı ya da bir çocuk sahibi olmayı düşündünüz mü? Kitapta, annelik içgüdüsü ve ebeveynlik hakkında da yol gösterici bir bölüm hazırlanmış. Bebek sahibi olduktan sonra çiftlerin bölüştüğü roller yine malum laboratuvarda incelenmiş. Sonuçta annenin öğretmen, babanınsa rehber rolü üstlendiği tespit edilmiş. Tam bu durumda dikkat edilmesi gereken şey ise annelik içgüdüsü. İdeal bir erkek olarak annenin rolünü kavramak ve desteklemek zorundasınız. Çünkü anne içgüdüsel olarak çocuğunun hayatta kalmasına yönelik davranışlar sergiler.
Asıl konuşulması gereken konudan bahsetmenin tam sırası: Bir kadını ömür boyu sevmek… Einstein'ın, "Aşka takılıp düştüğünüzde kalkmak kolaydır. Fakat aşkın içine düştüğünüzde tekrar ayağa kalkmak imkânsızdır." sözü referans gösteriliyor. Neden mi; çünkü Ünlü bilim insanının, takdir edeceğiniz üzere dünyanın en akıllı insanlarından biriydi. Einstein duygusal ilişkileri yürütmenin fizik kurallarıyla benzerlik göstermediğini de ispatlamış. Eşi Mileva Mari 'le evlilikleri bitme aşmasına geldiğinde ilişkiyi kurtarmak için şartlarının yer aldığı bir liste hazırlamış. Liste işe yaramamış ve çift boşanmış. Anlayacağınız, bir kadına uyması gereken şartları vermek yapmanız gereken son hamle. Diğer dikkat etmeniz gerekense partnerinizin iç dünyasına yönelmeniz. Rehber, tüm hikâyeyi şöyle özetlemiş: İdeal erkek, karşısındakinin iç dünyasına yönelir.
Başlangıç için ihtiyaç duyacağınız bilgileri aldığınıza göre artık konu hakkında profesyonelleşmek isterseniz kütüphanenizde bir kitaplık yer açmanızı rica ediyoruz. Kadınların aslında ne istediğine dair bilimsel gerçeklere güvenip güvenmeme hakkınızı ise saklı tutuyoruz. Şimdiden mutluluklar!